ALKIŞ

ALKIŞLAR; Hayrettin Karaman için çünkü...

Bugün insanların çoğu huzursuz, mutsuz, sıkıntılı, buhranlı olduğuna göre ahlakımız da o kadar eksik demektir.

ALKIŞLAR; Hayrettin Karaman için çünkü...
"Yalan söylemek, iftira etmek, iki yüzlülük, aldatmak, yapamayacağını vaad etmek, ehil olmadığı halde bir işe talip olmak, insana, hayvana, bitkiye ve eşyaya zarar vermek, insanları korkutmak, huzurlarını bozmak, şahsi menfaati ve hırsına ülkenin ve milletin menfaatini feda etmek, halka ve ülkeye zarar verecek bir günaha, kusura, suça göz yummak ve bunları -gerekiyorsa açıklamak veya ıslah etmek yerine- şantaj aracı olarak kullanmak... bütün dinlerde ve ahlak sistemlerinde kusurdur, ahlaksızlıktır, değersizliktir."

Yukarıdaki satırları, Hayrettin Karaman'ın 05.06.2011 tarihli Yeni Şafak'ta başlığı altında yayımlanan makalesinden alıntıladık...
Bu cümllerin içinde tek bir kelimenin bile "Yanlış" olduğunu veya "Doğru yerde kullanılmadığını" kim iddia edebilir?..
Hiç kimse...
Eminiz ki; imanı, inancı ve vicdanı olan herkes "Haklısınız Hocam" der tabii ki...
Biz de "Haklısınız Hocam" diyenlerdeniz...
O halde aynı makaleden devam edelim...

Bütün muhalif parti sözcüleri, kendileri iktidara gelme hedefinden önce mevcut iktidarı devirme hedefine yönelmiş durumdalar. Ahlaki sınırları da çiğneyerek ittifaklara giriyor, iktidarın aleyhinde olmak üzere doğru olsun yalan olsun her şeyi söylüyorlar. Ülkenin menfaatine olan, hayırlı ve yararlı olan, yâra ve ağyara göre başarı hanesine yazılan işlerinden ise asla bahsetmiyor, aksine onları da inkar ediyor, görmezden geliyor, hatta olumsuza çeviriyorlar. Hakaret, alay, tehdit, tahrik siyasetin sıradan araçları oldu.
Tabii bu ahlak dışı davranışlar bütün tabakalarıyla halkı da olumsuz etkiliyor; farklı partilere mensup insanımız birbirine düşüyor, sevgi ve dayanışmanın yerini nefret ve ayrılık alıyor.

Ya bu cümlelerde bir "yanlışlık" var mı?..
Haklısınız...
Burada da yanlış yok...

Hâsılı...
Muhalefetimiz dün de böyleydi bugün de böyleydi...
Muhaletteyken "Çekiç Güç defol!" diyenlerin iktidar olduklarında Çekiç Güç'ün görev süresini uzattıklarını unuttuk mu?..
Muhalefetteyken "Avrupalılar ortak biz pazarız" diyenlerin iktidar olduktan sonra AB kapısında "bizi de alın, bizi de alın" diye yalvardıklarına şahitlik etmedik mi?..
Muhalefetteyken IMF ve Dünya Bankası için "Yahudi çetelerin tahsilâtçıları" diyenlerin iktidar olduktan sonra "Emriniz başımız üzerine!" diyerek ekonomiyi Dünya Bankası  ve IMF talimatlarıyla yönettikleri örneği halen tazecik durmuyor mu önümüzde?..

Evet...
Devam edelim...

İktidar ve kamu görevi büyük bir emanettir. Allah emaneti göklere ve yere teklif etmiş de onlar yüklenmekten çekinmişler, korkmuşlar, ama insan –iyinin yanında kötüyü de yapma kabiliyeti olduğu için- bundan çekinmemiş ve emaneti yüklenmiştir. Güzel ahlak ve kemal sahibi olanlar emaneti yüklenmekten korkarlar, yüklenmek mecburiyetinde kalınca da emanetin hakkını yerine getirirler ve böylece kabiliyet bakımından insan olmayı, fiil olarak da gerçekleştirirler. Ehil olmadıkları halde emanete talip olanlar ile emanete hıyanet edenler ise insanlık mertebesinden aşağılara doğru iner, insanlık şerefinden mahrum olurlar.
Güzel ahlak dünyada ne kadar hakim ise huzur ve mutluluk da o kadar vardır. Bugün insanların çoğu huzursuz, mutsuz, sıkıntılı, buhranlı olduğuna göre ahlakımız da o kadar eksik demektir.

Neymiş...
"Bugün insanların çoğu huzursuz, mutsuz, sıkıntılı, buhranlı olduğuna göre ahlakımız da o kadar eksik demektir."

Muhteşem bir analiz...
Ve..
Bu muhteşem analizin sihirli cümlesi "Bugün"...
Yani...
Son dönemlerin "en dürüst, en cesur, en samimi" yazılmış makalelerinden biri...
Biz de haliyle "ALKIŞLAR; Hayrettin Karaman için" diyoruz...
ÇOK OKUNANLAR