ALKIŞLAR; Ece Temelkuran için çünkü...

Ece Temelkuran'ı eleştirdik geçen gün...
Çünkü o da Ahmet Hakan gibi haberlerde "iddia edildi" ifadesinin kullanılmasından rahatsız olanlardan...
Oysa gazeteciliğin de ve hatta hukukun da en temel kuralıdır "iddia edildi" denilmesi...
Bir hâkimin yargılama sırasında "Suçlu ayağa kalk" dediğini düşünebiliyor musunuz?..
Mümkün mü?..
Ya ne der?..
"Şüpheli" diye hitap eder çünkü henüz o da karşısındaki kişinin suçlu olup olmadığını bilmiyordur...
Bir avukat, kendi müvekkilinden söz ederken "masum" diyebilir ama karşı taraftan söz ederken "suçlu" sıfatını kullanamaz...
Bu durum, bir savcı için de geçerlidir...
Çünkü...
Yargılama süresince her şey bir iddiadan ibarettir...
Bunları neden mi yazdık?..
Ece Temelkuran'ın Nedim Şener'le yaptığı makalesinden etkilendiğimiz için...
O kadar güzeldi ki...
Geçen gün bu güzellikler yerine "gazeteciliğin en temel kuralını dışlaması"nı eleştirmiştik...
Ama Nedim Şener'le yaptığı konuşmayı yansıtışı mükemmel..:
İlle de Nedim Şener'in kızının, "Ben de kitap yaptım baba, suç mu bu?" diye sorması yüreğimiz burktu...
İçimizde zaten sürekli yanmakta olan ateşi alevlendirdi...
Ve...
Bakın daha başka ne diyor Nedim Şener:

"En çok gazeteci arkadaşlara bozuluyorum. Ataol Behramoğlu yazmış, 'Mezara koyulanın üzerine toprak atmak' diye. Aynen öyle yapıyor bazı gazeteci arkadaşlar. Bizi buraya koymuşlar zaten, daha ne istiyorsunuz? O arkadaşlar bir de bizi iyice karalamaya çalışarak üzerimize toprak atıyorlar."

Kim bu gazeteciler?..
Nedim Şener ve Ahmet Şık ya da diğer "Tutuklu Şüpheliler" için "iddia edildi" lâfından (Ahmet Hakan ve Ece Temelkuran da bu iki kelimenin ard arda söylenmesinİ sevmiyorlar nedense) nefret eden ve onlar için sürekli "Suçlu" sıfatını lâyık gören mezar kazıcılar tabii ki...

Hâsılı...
ALKIŞLAR; Nedim Şener ile yaptığı görüşmeyi, yani bizzat yaşadıklarını, gözleriyle görüp, kulaklarıyla işittiklerini yazan Ece Temelkuran için...