Ali Saydam faka basmaz ama bastırır...
"Hadi bakayım göreyim sizi" demektir, "eşek değilsiniz ya... Yarın bizim hastaneyi en kral şekilde anlatırsınız artık"...
ADNAN BERK OKAN
Ali Saydam Türkiye reklâm ve halkla ilişkiler sektörünün "en uyanık"larından biri...
İşini bilmekle övünenlerden...
"İşini Bilmek" denilince "kimi nasıl avlayacağını bilmek" olarak da tanımlanabilir...
Ya da, "Öpmeyeceği kişinin önüne bonfile tabağını sürmeyen"lerden...
İşte o Ali Saydam geçenlerde, halkla ilişkilerini yürüttüğü bir hastane gurubu için gazetelerin ekonomi sayfası şeflerini ve kimi yazarları yemeğe davet etmiş...
Yemekten sonra da müjde(!)yi vermiş...
Malum hastane, davetli gazeteci ve yazarlara özel indirim yapacakmış...
Bu nedir?..
"Hadi bakayım göreyim sizi" demektir, "eşek değilsiniz ya... Yarın bizim hastaneyi en kral şekilde anlatırsınız artık"...
Ve fakat...
Bu yemi yutmayanlar da olmuş...
Masayı terk edip gitmişler...
Kimler mi?..
Söyleyeyim:
Milliyet Ekonomi Müdürü Murat Sabuncu, Habertürk Ekonomi Müdürü Yavuz Barlas ve Vatan Ekonomi Müdürü Ercan İnan...
Diğerleri oturup, "rüşvet" gibi özel indirim almış olmanın keyfini çıkarmışlar...
En başta da mutad Hürriyet Yayın Koordinatörü Fikret Ercan ve yine Hürriyet’ten yazar Mehmet Y. Yılmaz varmış tabii ki...
Tanırız, iyi çocuklardır...
İşte bizim medyamızın hukuk anlayışı bu...
"Yasal Şüpheli" kendilerindense ilk tepkileri yargıya yönelik olur..
Soruşturmayı yapan savcıyı ve kovuşturma başlatan hâkimi suçlarlar...
Kendi "yasal şüpheli" oğlanlarının nasıl da "tertemiz" olduklarını anlatırlar kendi yandaşlarına...
Çetin Altan Usta'nın dediği gibi bir nevi "Türk'ün Türk'e Türklük propagandası"dır bu...
"Yasal Şüpheli" kendilerinden değilse, savcı ve hâkimi alkışlar, karşı tarafı hukuka saygıya davet ederler...
Somut kanıtları mı?..
Ergenekon, Balyoz, Deniz Feneri ve Şike operasyonudur...
Bir taraf; Ergenekon ve Balyoz kovuşturmalarının "Yasal Şüphelileri"ni pırıl pırıl yurtseverler olarak tanıtıp, yargıyı karalarken; Deniz Feneri Derneğinde yapıldığı iddia edilen yolsuzluğun şüphelilerini yerin dibine sokuyor...
Diğer taraf ise Ergenekon ve Balyoz davalarının şüphelilerini yargılama bitmeden "Suçlu" ilân ederken; Deniz Feneri şüphelileri için ise "Tanırım, iyi çocuklardır" tadında ve "tertemizdirler, asla çalmazlar" önyargısıyla yazıyor...
Ve...
Gerçekten tarafsız milyonlarca makul vatandaş işte bu zihniyetteki medyadan bilgileniyor...
Ve...
Biz de böyle bir medyanın bilgilendirdiği halkın daha "akıllı, yansız" olmasını bekliyoruz...
Güldürmeyin beni...
Ali Saydam Türkiye reklâm ve halkla ilişkiler sektörünün "en uyanık"larından biri...
İşini bilmekle övünenlerden...
"İşini Bilmek" denilince "kimi nasıl avlayacağını bilmek" olarak da tanımlanabilir...
Ya da, "Öpmeyeceği kişinin önüne bonfile tabağını sürmeyen"lerden...
İşte o Ali Saydam geçenlerde, halkla ilişkilerini yürüttüğü bir hastane gurubu için gazetelerin ekonomi sayfası şeflerini ve kimi yazarları yemeğe davet etmiş...
Yemekten sonra da müjde(!)yi vermiş...
Malum hastane, davetli gazeteci ve yazarlara özel indirim yapacakmış...
Bu nedir?..
"Hadi bakayım göreyim sizi" demektir, "eşek değilsiniz ya... Yarın bizim hastaneyi en kral şekilde anlatırsınız artık"...
Ve fakat...
Bu yemi yutmayanlar da olmuş...
Masayı terk edip gitmişler...
Kimler mi?..
Söyleyeyim:
Milliyet Ekonomi Müdürü Murat Sabuncu, Habertürk Ekonomi Müdürü Yavuz Barlas ve Vatan Ekonomi Müdürü Ercan İnan...
Diğerleri oturup, "rüşvet" gibi özel indirim almış olmanın keyfini çıkarmışlar...
En başta da mutad Hürriyet Yayın Koordinatörü Fikret Ercan ve yine Hürriyet’ten yazar Mehmet Y. Yılmaz varmış tabii ki...
Tanırız, iyi çocuklardır...
İşte bizim medyamızın hukuk anlayışı bu...
"Yasal Şüpheli" kendilerindense ilk tepkileri yargıya yönelik olur..
Soruşturmayı yapan savcıyı ve kovuşturma başlatan hâkimi suçlarlar...
Kendi "yasal şüpheli" oğlanlarının nasıl da "tertemiz" olduklarını anlatırlar kendi yandaşlarına...
Çetin Altan Usta'nın dediği gibi bir nevi "Türk'ün Türk'e Türklük propagandası"dır bu...
"Yasal Şüpheli" kendilerinden değilse, savcı ve hâkimi alkışlar, karşı tarafı hukuka saygıya davet ederler...
Somut kanıtları mı?..
Ergenekon, Balyoz, Deniz Feneri ve Şike operasyonudur...
Bir taraf; Ergenekon ve Balyoz kovuşturmalarının "Yasal Şüphelileri"ni pırıl pırıl yurtseverler olarak tanıtıp, yargıyı karalarken; Deniz Feneri Derneğinde yapıldığı iddia edilen yolsuzluğun şüphelilerini yerin dibine sokuyor...
Diğer taraf ise Ergenekon ve Balyoz davalarının şüphelilerini yargılama bitmeden "Suçlu" ilân ederken; Deniz Feneri şüphelileri için ise "Tanırım, iyi çocuklardır" tadında ve "tertemizdirler, asla çalmazlar" önyargısıyla yazıyor...
Ve...
Gerçekten tarafsız milyonlarca makul vatandaş işte bu zihniyetteki medyadan bilgileniyor...
Ve...
Biz de böyle bir medyanın bilgilendirdiği halkın daha "akıllı, yansız" olmasını bekliyoruz...
Güldürmeyin beni...