Ali Karahasanoğlu: İftiralar ve gerçekler!
Yeni Akit Gazetesi Yazarı Ali Karahasanoğlu, "İftiralar ve gerçekler!" başlıklı bir yazı kaleme aldı. İlgili köşe yazısını gazeteciler.com üzerinden okuyabilir ve dinleyebilirsiniz.
İşte Ali Karahasanoğlu'nun yazısı:
Bana yaptığı hakaretler için, “Hiçbirimiz hatasız değiliz. Hatalarımıza kefaret olur. ‘Ene’ demeyelim, ‘ego’ yapmayalım.. Bir dakikalık mesai arkadaşlığının 40 yıl hatırı olmalı, tolere edelim” dedim.
Aylardır, özelden attığı hakaretlere, hakaret etmeden, özelden cevap verdim.
Kimi zaman “Kardeşim” dedim. Kimi zaman “Oğlum” dedim..
Son iki haftadır sosyal medyadan, özellikle beni hedefe oturtarak yaptığı hakaretlere de “Sağlık olsun. Ne çıkar, birisi de bize haksız isnatta bulunsun, iftira etsin.. Allah gerçekleri biliyor” dedim, bir şey yazmak istemedim..
Taa ki, dün, rahmetli ağabeyim için, kendisi biraz utanmış olmalı, hayali kişilere ettirdiği alçakça sözlere kadar..
O zaman buyrun gerçeklere..
Bana “Niye bu kadar geciktin, biz de ‘Acaba’ diyecek hale gelmiştik” diyebilirsiniz.. Siz akit’e güvenin.. (Böbürlenmeyelim. “Allah korusun” diye, kendimize dua ederek söyleyelim. “Allah’ın izni ile” diyerek söyleyelim) akit’te yamuk olmaz.
Ne diyordu bu kardeş?
“27 yıl çalıştım, tazminatımı vermeden attılar.”
Yalan.. 1997-2001 arası, sonrasında da 2013-2022 arasında, kesintilerle toplam 12 yıl çalıştı.
2000’de; ilk çalıştığı dönemin tazminatını aldı.
2013‘den 2019’a kadarki dönemde de, tüm çalışmalarının tazminatlarını (kendi kusurlu hareketi ile çıkarılmak zorunda kalındığı dönem için dahi) aldı.
Diyeceksiniz ki, 2000-2013 arasındaki boşluk ne?
Gazetemizde 1,5 yıl kadar muhabirlik, bir yıl sorumlu müdürlükten sonra “Akrabalarım var, ben Almanya’ya gidip orda çalışacağım” diyerek, bizden sadece yurtdışına çıkarken, vize konusunda yardımcı olmamızı istedi, o tarihdeki tüm tazminatını alıp, ayrıldı..
Almanya’da kaldığı yıllarda akit ile bir ilişkisi yok.
2009 öncesinde Türkiye’ye gelmek istediğinde, pasaport sorunu çıktığında, benimle iletişim kurdu.
Birkaç tane gazete sebebi ile, bir tane şahsi suçundan dolayı, ilaveten askerlik sorunu sebebi ile pasaportunu yenileyemedi.
Gazeteden dolayı olan zaten bizim görevimizdi. Onu görev olarak hallettik. Ama kendi şahsi davasını da ben takip edip çözdüm, askerlik sorununu görüşmelerle çözdük ve 2009’da Türkiye’ye geldi.
Sonrasında yine Almanya’ya gitti. 2013’e kadar yine ara sıra görüştük.
Net söylüyorum.. 2001-2013 arası dönemde gazetede çalışmadı. Yalan söylüyorsam, “Yalan” desin. Yemin etsin.
Gargaraya getirmesin, “1997’den beri akit’teyim” demesin.
Burada çalışan onlarca kişi şahittir..
Pasaport kayıtları ortadadır.
Almanya’daki kaldığı yerde onu tanıyanlar, komşu olanlar, akrabası olanlar, dolaştığı yerlerdeki kişiler şahittir.
Şunu da söyleyeyim: Ben, beraber çalıştığım tek bir kişiye, “Şirket değişti” demedim.
Demekten Allah’a sığınırım..
Banka hortumcuları, darbeciler bana dava açıp, kendi yargı sistemlerinde, haksız yere, inananların yüz akı olmaya çalışan bu kuruluştan bir şeyler almaya kalktılarsa, onlara karşı hukuki her türlü savunmayı yaptım, bununla da gurur duydum, duymaya da devam ediyorum...
Ama gazetenin ilk dört yılı ile, son 10 yılında (2013’ten beri de kesintisiz sorumlu müdürüm) sorumlu müdür olduğum bu gazetedeki çalışan tek bir kişiye, tek çalışan arkadaşa, “Şirket değişmiş, sana ödeme yapılamıyor” demedik. Demeyiz. Kendi isteği ile işten ayrılanlara bile “Kıdem tazminatı, kanun öngörmese de hakkınızdır” dedik, verdik..
O kişi, Almanya’dan döndüğünde, gazeteye gelip, muhabirlik yapmak istediğini söylediğinde, biz de onu 2013’de tekrar işe aldık, muhabir olarak çalışmaya başladı.. Yani, “1997’den beri akit’teyim” ifadesi, “1997-2001 arası için doğru, 2001-2013 arası için yalan”..
2013’te tekrar yanımıza geldikten sonra.. Değişik birimlerde görev yaptı.. Ama hep sorun, hep sorun.. Bir ara, “Ailem Ankara’da. Beni Ankara büroya yollayın” dedi.. Dediği yapıldı.
...