MEDYA KÖŞESİ

Ali Bulaç'tan Arınç'a Kürtçe ve İslam dersleri

Bulaç, Arınç'ın tepki çeken "Kürtçe bir medeniyet dili mi ki!" sözlerini eleştirdiği yazısında AKP kadrolarının İslam'a bakışını sorguladı...

Ali Bulaç'tan Arınç'a Kürtçe ve İslam dersleri
GAZETECİLER.COM
Zaman yazarı Ali Bulaç, Bülent Arınç'ın Kürtçe'nin bir medeniyet dili olup olmadığını sorgulamasına tepki gösterdiği yazısında çarpıcı eleştiriler yapıyor.

AKP kadrolarının ve muhafazakar ve aydınların İslamiyet'i bir medeniyet olarak gördüklerini savunan Bulaç ilk itirazını bu noktada yapıyor. İslam'ı bir medeniyet olarak kavramanın yanlış olduğunu vurgulayan Zaman yazarı "İslam sadece bir medeniyet değil Allah'a samimi kul, iyi insan olacaklarının yoludur" diyor ve sözü Arınç'a getiriyor. Arınç'ın Kürtçe'ye yaklaşımını eleştiren Bulaç, Arınç'ın tepki çeken "Kürtçe bir medeniyet dili mi ki!" sözlerinin İslam'a medeniyet olarak bakmasından kaynaklandığını söylediği yazısında şöyle diyor:

İslamiyet, salt bir medeniyet iddiası, davası ve daveti değildir. Bu dünyaya geçici olarak gelmiş, asıl yurdundan uzağa düşmüş gariplerin gurbetteki geçici hayatlarında nasıl Allah'a samimi kul, iyi insan olacaklarının yoludur. Tabii ki "Ed din fi'l-medin" fehvasınca Müslümanlar dinlerini ihlasla, yani sadece Allah'ın hoşnutluğunu ve ebedi saadeti talep ederek şehir mekânında yaşarlarken, maddi, sosyal ve kültürel kurumlar geliştirirler. Şehir ve içindeki maddi hayat ilhamını, meşruiyet ve fonksiyonel değerini vahyden alıyorsa, hasılanın toplamına "Müslümanların medeniyeti" denir. Ama Müslüman, görkemli şehirler, yenilemez maddi güçler kurmak üzere dinini yaşamaz; nasıl spor ve sağlık için namaz kılmıyorsa; nasıl diyet yapıp fazla kilolarını atmak için oruç tutmuyorsa, bunun gibi medeniyet kurmak için de dinini yaşamaz. Namaz kılan ve oruç tutan tabii ki sıhhat bulur, ama namaz ve orucun sebebi Allah'a kulluktur. Namaz ve orucu, yan sonuçlarına indirgediğiniz zaman, ibadetten sevap almaz, bir süre sonra çok daha etkili yol ve yöntemlerle spor, sağlık ve diyetler yapar, ibadetlerinizi terk edersiniz. Hareket noktası "İslam medeniyeti" olan dinini sekülerleştirir, bir süre sonra medeniyet, dinin önüne geçer. Büyük İslam medeniyetlerini -Emevi, Abbasi, Safevi, Osmanlı- yıkıma/helake götüren ana sebep bu olmuştur. Medeniyet kurmak, hareket noktası ve gaye olmaz, tabii sonuç olarak teşekkül eder.

Bu konu, Sayın Bülent Arınç'ın Kürtçe'nin eğitimde kullanımıyla ilgili öne sürdüğü engelleyici gerekçeyle doğrudan ilgili. Kur'an ve İslami bilgisi olduğundan kuşku duymadığım Sayın Arınç, Kürtçe'nin önündeki yasal engelleri sıralarken bir de şöyle der: "Kürtçe bir medeniyet dili mi ki!"

Bir dilin kelime veya kavram bakımından zenginliğinin, medeniyet dili kategorisine girip girmemesinin önemi yok. Türümüzün konuştuğu bütün diller a) Allah'ın ayetlerindendir; Kürtçe de; Arapça, Türkçe, İngilizce, Çerkezçe, Arnavutça gibi hürmete layıktır; b) Dili "isimler (esma)"le beraber insana öğreten Allah'tır; bütün diller "Ta'lim-i esma"nın tarihsel durumlarda tezahürüdür; c) İnsanların dillerini şu veya bu alanda kullanması onların tercihidir. Hiç kimse, Allah'ın onlara bağışladığı bir hakkı kullanmalarına engel koyamaz. Burada sorun, temel bir hakkın belirlenmesinde kriterin "din" değil, "medeniyet" seçilmesinden kaynaklanıyor.

 

Yazının tamamı için

ÇOK OKUNANLAR