ANALİZ

Akın İpek ne yapmak istiyor!..

"Ne zaman ki yapılan uyarıları göz ardı etti­ler, biz de üzerlerine her şeyin kapılarını açıverdik............" (En'am 6/44)

Akın İpek ne yapmak istiyor!..
Sevgili Akın (İpek);
Medyaradar refikimizin yaptığı bir habere göre Doğan Gurubu’na ait bazı gazete ve televizyonları satın almakta kararlıymışsın…
Oysa biz, Aydın Doğan’ın kızlarının, rahmetli Necdet Calp’in 6 Kasım 1983 seçimlerinden önce elini masana vurup da “Boğaz Köprüsünü sattırmam arkadaş!” deyişi gibi parlamalarına bakıp “ahkâm” kesmiştik…
O haberler gibi bizim yorumlarımız da “boş” çıktı…
Affola!..
Demek ki bizim kaynaklarımız “dandik”miş…
Benim evlâtları yanıltmışlar…
Onlar da beni…
 
                                 ***
 
Sevgili kardeşim Akın;    
Habere göre Aydın ve Akın Beyler, sadece “isim hakkı” alım satımında anlaşmışlar…
STAR TV’nin frekans hakkı yine Aydın Bey’de kalacak, Akın Bey STAR TV’yi, KANALTÜRK’ün frekansından yayınlayacak…
Bir başka deyişle bu satım – alım işlemi, Başbakan Edoğan’a rağmen gerçekleşecek…
Eğer böyle ise Akın İpek hayatının en büyük hatasını yapar…
A.B.O.
Bu satış, bu şartlarda olur ama sen de hayatının “kazığını” yersin…
İzninle önce neden, “satış olur” dediğimi anlatayım…
“Satış olur” çünkü…
Önceki ”sözleşme taslağında” yer alan “gayrı menkul ve sabit varlık” satışı; binalar ve matbaalar Maliye Bakanlığı’na “Teminat” olarak gösterildiği ya da Maliye “tedbir koyduğu” için yok…
Satılanlar sadece “İsim hakları”…
Ancak…
Şimdiden sonra yazacaklarımı iyi oku sevgili Akın…
İyi oku zira Medya dünyasında en tehlikeli satın alma “isim hakkı” satın almadır…
İşte bu yüzden sen bu sözleşmeye imza atarsan “tongaya basacak” ve “yanacaksın”…
Neden mi?..
Anlatayım…
Hem de yakın tarihten örneklerle anlatayım…
 
                                 ***
 
Sevgili Akın;
Senden çok önce bu mektubun benzerlerini iki kişiye daha yazmıştım…
Birinin adı, Korkmaz Yiğit’ti…
Hani, Çakıcı’nın telefonda sesini duyduğunda kimyası bozulan adam…
İkincisi Ahmet Çalık…
 
 
 
Önce Korkmaz Yiğit’i anlatayım sana…
 
Sevgili Akın;
Bir ara Korkmaz da senin gibi çok sıçramaya başlamıştı…
Kendisini “büyük patron” zannediyordu…
Oysa birkaç politikacının gazı ile doldurulmuş bir balondan başka şey değildi…
Dinç Bilgin’den Yeniyüzyıl’ın sadece isim hakkını 75 Milyon Dolar’a satın almıştı…
Sonra sırasıyla KANAL 6 TV ve MİLLİYET Gazetesi’nin de “sahibi” oldu...
Daha doğrusu “sahibi” olduğunu zannetti…
İlk açık mektubumun muhatabı Korkmaz Yiğit'e yazdığım açık mektuba, “Büyük hata ediyorsun Korkmaz Kardeş!” diye başlamış ve şöyle devam etmiştim; “Ne büyük kazık yediğinin farkında değilsin... Gazete ve televizyon dediğin ‘önce insan’dır… Sonra makine ve bina… Dinç Bilgin Yeniyüzyıl’ın içindeki kadroyu boşaltır, adını ‘Yenibinyıl’ koyar aynı kadro ile bir başka gazete çıkarırsa ne yaparsın?.. Senin, adına 75 Milyon Dolar verdiğin gazeteyi kimler satın alır da okur?”...
"Korkmaz Yiğit mektubumu okumadı ya da okudu; 'salak' deyip güldü, geçti" diye düşünüyordum ki; o mektubumu okuduğunu aylar sonra öğrendim...
Ve sonra ne olduğunu en aşağıda anlatıyorum...
 
 
                    
Ahmet Çalık ve SABAH&atv…
 
Geleyim ikinci mektubumun muhatabı Ahmet Çalık’a…
Henüz SABAH & atv’yi 1.1 Milyar Dolar verip de almamıştı…
Korkmaz Yiğit’e yazdığım mektubun neredeyse aynısını yazdım…
Çok küçük değişiklikler vardı sadece…
Nitekim ilerleyen aylarda Turgay Ciner SABAH’ın kadrolarını tam boşaltmasa da önemli adamları aldı, parayı da basıp “çok satan” sırlamasına giren ve “etkinliği” de olan bir gazete yaptı…
Önümüzdeki süreçte “çok izlenen” popüler (çal çengi oynasın, Seda Sayan, İbrahim Tatlıses, Serdar Ortaç, birkaç tane de pornografik, sulu gözlü insan dizisi) bir televizyon yapacağından da kuşkum yok…
 
                                 ***
                                
Sevgili Akın bir düşün istersen…
VATAN veya MİLLİYET Gazetelerinden birini BUGÜN Gazetesi’nin kadrolarıyla doldurdun…
Ali Atıf Bir gibi bir deha(!)yı da yine kendine “akıl hocası” yaptın ve “köşe” yazdırdın…
Kaç satarsın?..
Ben söyleyeyim:
Bir süre BUGÜN’ün mevcut tirajından beş – onbin fazla; sonra ancak o kadar…
Bir de televizyonculuğa bakalım sevgili Akın;
STAR TV’yi Fatih Karaca ve arkadaşlarına verdin (Bu arada Fatih’i çok sevdiğimi ve iyi dost olduğumuzu da belirteyim)…
Ne olur?..
Onu da söyleyeyim…
KANALTÜRK kadar ancak olur…   
İSTİDRÂC, basamak basamak çıkarma veya indirme demektir. Terim olarak kişiyi, arzusuna göre adım adım bir noktaya kadar götürüp beklemediği bir felâkete atmak anlamında kullanılır. Ama kişi, bu gidişin kendi yararına olduğunu zanneder….
 
 
                                 ***
 
De ki gazetelerin ve televizyonun mevcut kadrolarıyla devam kararı aldın…
Gülerim…
Ruhat Mengi’li, Uğur Dündar’lı, Oray Eğin’li, Yılmaz Özdil’li bir STAR TV ve İpek Gurubu ha!..
Veya…
 Hasan Pulur, Melih Aşık, Güngör Mengi, Ruhat Mengi, Mustafa Mutlu, Hikmet Bilâ’nın yazdıkları VATAN ve MİLLİYET!..
Yapma Akın yapma!...
 
 
                                 ***
 
Sevgili kardeşim;
KANALTÜRK’te değişmeyen tek şeyin “isim” olduğunu herkes biliyor…
Onun dışında kapıcısı bile kovuldu…
Peki...
Aydın Bey ve kızları; VATAN, MİLLİYET, STAR ve POSTA'nın içini boşaltır, aynı kadrolarla ama başka isimler altında yeni TV ve gazeteler kurarsa ne olur?..
"Sözleşmeye koyarım, bana rakip olamaz" deme sakın çünkü adam Medya patronu ve Hürriyet - Kanal D'nin sahibi olarak Kalıyor...
 
 
                                 ***
 
Sevgili kardeşim Akın;
Yüce Kuran’da “istidrac”ın anlatıldığı ayeti hatırla…
"Ne zaman ki yapılan uyarıları göz ardı etti­ler, biz de üzerlerine her şeyin kapılarını açıverdik. Kendilerine verilenlerle tam ferahladıkları bir sırada onları kıskıvrak yakaladık. Hepsi bir anda umutsuzluğa düştüler." (En'am 6/44)
Sevgili Akın;
Sanırım ne demek istediğimi anlamışsındır…
Sevgi ile gözlerinden öper; Başbakan'a rağmen bu satın alıma heveslenmemeni tavsiye ederim…
 
Adnan Berk Okan
 
 
 
En büyük sensin patron…
 
Sevgili Akın;
Korkmaz’ın medya patronu olduğu o günlerde YURTBANK’ın bilmem kaçıncı kuruluş yıldönümü kutlamaları vardı…
Gecenin “en gözde” iki ismi, YURTBANK’ın halen “HAPİS"te olan sahibi Ali Balkaner ile MİLLİYET, YENİYÜZYIL gazeteleri ve KANAL 6, Kanal E televizyonlarının sahibi Korkmaz Yiğit’ti…
İlle de Korkmaz Yiğit…
Şen kahkahalar atıyor, ne anlatıyorsa çevresindeki gazeteciler, yazarlar yarı bellerine kadar eğiliyor, dizlerini döverek gülüyorlardı…
Korkmaz da kendisinin ne kadar “ÖNEMLİ” bir adam olduğunu zannedip böbürleniyordu için için…
Ben ise olan biteni bir “yalnız adam” olarak izliyordum uzaktan, uzaktan…
Bir dostum “gel seni tanıştırayım” dediğinde gitmemiştim yanına...
O gece yanına gitmemiştim ama…
Adı Korkmaz, soyadı da Yiğit olan bu kardeşim, her şeyini kaybettikten sonra bir gün ağabeyini (Yılmaz) bana gönderdi…
“Yazıp söylediklerinin hapsinde haklı çıktı… Artık param pulum yok ama yine de onunla paylaşabilecek ortak değerlerimiz var (Kanal 6 halen onundu); benimle çalışır mı?” diye sordurdu…
Kabul ettim…
Ama sadece iki ay çalışabildim kendisiyle çünkü…
Sevgili Korkmaz, “en büyük sensin!” diyenlerle çalışmaya alışmıştı…
Çünkü o “her şeyi bilen adam” rolünü oynamaktan çok memnundu…
Çünkü o “baş başa iken saygılı, başkalarının yanında ise kendisiyle alay eden” danışmanları “ciddiye” almayı huy edinmişti…
Oysa ben tam tersiydim…
Baş başa kaldığımızda onu yerin dibine sokuyor, başkalarının yanında ise ona “değer” veriyor onu “adam” yerine koyuyordum...
O baş başa iken de benden aynı şeyleri yapmamı istiyordu…
Yani “pembe yalanlar” söylememi…
“En büyük sensin patron… Sen ne dersen o doğrudur…”
Bir gün; “yahu hep sen haklıysan bana ne gerek var?.. Geç aynanın karşısına konuş... O zaman da iki kişi sayılırsınız" dedikten sonra şarkıdaki gibi “Kusura bakma, biz seninle ayrı dünyaların insanıyız" diyerek ayrıldım...
Korkmaz şimdi nerede mi?..
Bir sonbahar yaprağı gibi oradan oraya savruluyor…
Eski dostları(!) ise onu gördüklerinde “bir şey isterse” diye korkup yüzlerini çeviriyorlar…
ÇOK OKUNANLAR
Yorumlar 8 yorum