Akil insan mı?.. Zalim bir ana mı?..
Ya da; başları örtülü fukara Müslüman kadınlar Kezban Hatemi’nin aslında kendi oğluna bile zulmeden bir anne....
ADNAN BERK OKAN
Kim söylemişti hatırlamıyorum ama mealen şöyle bir şeydi:
“İnançlar, insan ruhuna bastırılan sıcak damgalardır”.
Ve galiba en az inançlı olan insanlar orta karar bilgi sahibi olanlar…
En az bilenlerle (Cahiller) her şeyi bildiklerini zannedenler her şeye daha mı kolay inanıyorlar ne?..
En az bilenler her şeye gerçekten inanmak isteyen, kandırılmaya hazır, ruhu boş insanlar…
Her şeyi bildiklerini zannedenler ise inançlı olduklarına inanılmasını iseyen cepleri dolu ama ruhları en az cahiller kadar boş olduğu için damgalatıyorlar ruhlarını…
Nereden mi geldi aklıma?..
Dünkü Hürriyet’te Melis Alphan’ın, ünlülerin ve tabii ki çok aşırı zenginlerin boşanma davalarıyla, “azınlık” olarak tanımlanan vatandaşların gayrı menkul davalarına bakan avukat ve “Akil İnsan” Kezban Hatemi’nin oğlu Mehmet Ali Hatemi ile yaptığı söyleşiyi okudum...
“İnançlar, insan ruhuna bastırılan sıcak damgalardır” sözü ile az önceki tespitlerimi hatırladım...
Kezban Hatemi’yi en çok; cahil, eğitim görmemiş fukara Müslüman kadınlarıyla; kocalarının ihanetine uğramış, tazminatsız kapı dışarı edilmek istenen, çok şey bildiklerini zanneden zengin karılarının çok sevdikleri hep dikkatimi çekmiştir…
Orta sınıfların Kezban Hatemi’den söz açıldığında dudak büktüklerine; başı örtülü fukara, cahil, eğitimsiz Müslüman kadınların ise adını duydukları anda gözlerinin içinin parladığına tanıklık ettim…
Türkiye ölçülerine göre çok büyük bir servete sahip kocası tarafından tazminatsız boşanmak istendiği için Kezban Hatemi’ye vekâletname veren bir kadın arkadaşım ise “iyi ki Kezban Hanım var” demişti bir sohbetimizde… “Herif (kocası) hem …kinin keyfini çıkardı bende yıllarca, hem de sonunda kâğıt mendil gibi atmak istiyor… Allah razı olsun Kezban Hanım canını çıkarıyor valla”…
Meğer Kezban Hatemi can çıkarmakta gerçekten de pek mahirmiş…,
Oğlu’nun Melis Alphan’a anlattıklarını okurken tüylerim ürperdi, buz kalıplarının için düşmüş gibi oldum…
Ana değil bir “zalim” adeta…
Ey dostlar!..
Hepimiz aslında ne kadar da yanlış bilgilerle donatılıyoruz farkında mısınız?..
Kezban Hatemi’yi “Akil İnsan” seçen Başbakan Erdoğan, onun kendi oğluna zulmeden bir anne olduğunu bilseydi de yine aynı seçimi yapar mıydı acaba?..
Yoksa öylesine “zalim” bir ana yüreğinin başka yüreği yanık anneleri anlayamayacağına hükmedip tercihinden vazgeçer miydi?..
Ya da; başları örtülü fukara Müslüman kadınlar Kezban Hatemi’nin aslında kendi oğluna bile zulmeden bir anne olduğunu öğrenseydiler de yine onu çok severler miydi?..
Ööööffff , öfff be ööffff!..
Keşke insanların doğru bildikleri yanlışlanmasa…
Yanlış bildikleri de doğrulatılmasa…
Ne kadar rahat yaşayıp gidecekler…
Ne kadar huzurlu olacaklar…
Ah be Melis!..
Kezban Hatemi ile ilgili olan inançları öyle bir yıktın ki…
Kötü mü yaptın?..
Benim için iyi bile oldu ama ya onun mükemmel bir “Hanımefendi” olduğuna ilişkin inançlarını ruhlarına sıcak damga olarak bastıranları ne yapacağız?..