Akif Beki kaybetti çünkü...
"Konuşmalı" diyorsan daha önce defalarca yazdığın "susun konuşmayın" türü cümlelerin için özür dile..
Hadi itiraf edelim...
Her ne kadar "tarafız ama taraftar değiliz" desek de bazı arkadaşlarımız için "kaybetti" derken içimiz sızlıyor...
Yani "taraftarlığımız" tutuyor...
Çünkü biliyoruz ki bize kırılacaklar...
Ve yine biliyoruz ki gönlümüzden onlar için "alkış" tutmak veya "kazandı" diye duyurmak geçiyor...
Ama öyle şeyler yazıyorlar ki, "kaybetti" demek zorunda kalıyor veya eleştiriyoruz...
"Alkışlamak" istediğimiz dostlarımızdan biri Akif Beki...
Ama sanki inadına öyle abuk şeyler yazıyor ki bazen "kaybetti" demeye mecbur kalıyoruz...
18.05.2011 tarihli Radikal'de başlığı altında yayımlanan makalesinin bir yerinde bakın ne diyor:
"İddialar ağır, suçlamalar vahim, bölge gergin, tansiyon had safhada. Gelin görün ki, Genelkurmay Başkanlığı’ndan çıt çıkmıyor. Ne bir tepki ne bir ayar verme ne bir çıkışma ne de bir yalanlama var."
"Genelkurmay Başkanlığı’ndan çıt çıkmıyor"muş...
İyi ama aynı Akif Beki, Genelkurmay her ağzını açtığında veya açıklama yaptığında "Susun bakayım. Otutun oturduğunuz yerde!.. Askeri vesayet bitti!" diyenlerden değil miydi?..
Eeee...
Bu ne şimdi?...
"Genelkurmay Başkanlığı’ndan çıt çıkmıyor"...
Tamam işte Akif Beki...
"Çıt çıkarmayın" diyenlerden biri de sen değil miydin?..
Adamlar askeri vesayetin bittiğini kabul etmiş, susuyorlar...
Biliyorlar ki ağızlarını açıp bir şeyler söylemeye kalksalar en başta sen olmak üzere sıradan köşe yazarları tarafından azarlanacaklar...
Tamam işte...
"Çıt" çıkarmıyor, susuyorlar...
Ama...
Onlar susarak kazanırken sen, gereksiz konuşarak kaybediyorsun Akif Beki...
Çünkü...
Ne istediğinin farkında değilsin...
Gel önce "askerin konuşması mı konuşmaması mı gerektiği" konusunda samimi bir karar ver...
"Konuşmalı" diyorsan daha önce defalarca yazdığın "susun konuşmayın" türü cümlelerin için özür dile...
Ondan sonra otur yeniden yaz...