POLEMİK

'AK Parti'nin gözü kapalı propagandist değilim'

Türk basınında kötü bir adet vardır: Bir insanın fikrini eleştirirsiniz, o buna kızıp sizin şahsınıza hakaret eder. Yeni Şafak yazarı Salih Tuna geçen Cumartesi günkü sütununda bana karşı tam da bunu yaptı. Benim de bir kaç söz sö

'AK Parti'nin gözü kapalı propagandist değilim'
GAZETECİLER.COM -

Türk basınında kötü bir adet vardır: Bir insanın fikrini eleştirirsiniz, o buna kızıp sizin şahsınıza hakaret eder. Yeni Şafak yazarı Salih Tuna geçen Cumartesi günkü sütununda bana karşı tam da bunu yaptı. Benim de bir kaç söz söylemem icab etti.

Mustafa Akyol, Cumartesi günü Yeni Şafak'taki köşesinde kendisi hakkında "şapşal yazılar yazan", "Adnan Hoca Müridi" diyen Salih Tuna'ya bu sözler ile yanıt verdi.

Salih Tuna'nın "Yeni Şafak için "Yandaş" demiş, kendi gazetesi kimin yandaşıysa artık..." mealindeki sözlerine "Ben, Türk basınında düzenli yazmaya başladığımdan beridir, AK Parti için gözü kapalı bir propagandist değil ama gerektiğinde eleştirel olabilen bir dost olarak gördüm kendimi." diye yanıt veren Akyol, önce Salih Tuna'nın örnek gösterdiği yazısında ne dediğini anlattı ardından da şunları yazdı:

DenemeSalih Tuna'dan Star yazarına: 'şapşal'

Yeni Şafak yazarı Salih Peki Tuna'ı sinirlendiren, Akyol'un yazısını "şapşal" diye nitelemesine neden olan şey neydi? Gelin Tuna'nın kaleminden okuyalım...

TIKLA OKU>>

HAKARET VE İSTİHZA DOLU BİR YAZI

"...tarif ettiğim siyasi çatışmacı kültürün bir ifadesi olarak alıntıladığım  bir zatın, hakaret ve istihza dolu bir saldırı yazısı yazması, tam da bahsettiğim sorunun çarpıcı bir örneği gibi geldi bana.

Bu vesileyle yine mezkur yazarın dile getirdiği ve belki başkalarının da aklında olan bir kanaate şerh düşmek isterim: Benim Gezi olaylarından itibaren “savrulmuş” olmam.

BEN SABİT DURUYORUM DİĞERLERİ SAVRULUYOR

Enteresandır, ben de bilakis benim epey sabit durduğumu, buna mukabil belki başkalarının savrulduğunu düşünüyordum bir süredir.

Çünkü, arşivlere bakıyorum, geçen on yılda hep aynı şeyleri savunmuşum: Türkiye’de hak ve özgürlüklerin tam tesisini; bu amaçla evrensel hukuk standartlarının kabulünü; devletin sivil topluma, piyasaya, özel hayatlara müdahale etmemesini; demokratik usulleri; siyasette nezaketi, anlayışı, empatiyi...

İÇ DÜŞMANLAR, VATAN HAİNLERİ, DIŞ MİHRAKLAR

Ve hep aynı şeylere karşı çıkmışım: Toplumun şu veya bu kesiminin “iç düşman” sayılmasına, iktidar muhaliflerinin “vatan haini” ilan edilmesine, sosyal olguların “dış mihraklar” odaklı komplo teorileri ile açıklanmasına, nefret diline, cadı avlarına, politik şiddete...

İşin güncel özüne, yani iktidara nasıl baktığıma gelince...

AK PARTİNİN GÖZÜ KAPALI PROPAGANDİSTİ DEĞİLİM

Ben, Türk basınında düzenli yazmaya başladığımdan beridir, AK Parti için gözü kapalı bir propagandist değil ama gerektiğinde eleştirel olabilen bir dost olarak gördüm kendimi. Eleştirimin dozu son dönemde arttıysa, yukarıda belirttiğim ilkeler nedeniyledir. (Beş sene evvel bu sütunda “Hiç kimse vatan haini değildir” diye yazmışken, bugünün yeni “vatan hainleri” söylemine eyvallah diyemeyecek oluşumdandır mesela.)

KUR'AN BÖYLELERİNE ŞÖYLE DEMEYİ TAVSİYE EDER

Niyetim, bundan sonra da eleştirel bir dost olarak kalmaktır. Konjonktürel kavgalar ve öfkeler bu yaklaşımımı değiştirmez. İlkelerimi hiç değiştirmez.

Mezkur yazara gelince... Kur’an, çirkin söz sahipleri karşısında, “Bizim işlerimiz bize, sizin işleriniz de size; selâm olsun size” demeyi tavsiye eder. Ben de öyle deyip geçiyorum. 



MUSTAFA AKYOL'UN TÜM YAZILARI
ÇOK OKUNANLAR