Ahmet Sever'in sizden neyi eksik?..
Bir cumhurbaşkanlığı eski basın danışmanının “halefiyle” ilgili bunları, bu şekilde yazması çok ayıp…
ADNAN BERK OKAN
Şu bizim “gazeteci / yazar” milleti bir âlemdir vesselâm…
Her türlü iyiliği, güzelliği, dürüstlüğü, zekâyı kendisine;
Her türlü kötülüğü, çirkinliği, ahlâksızlığı, aptallığı da başkasına yakıştırır…
Hayret bir şey yani…
Görüyor musunuz kaç gündür neyi tartışıyorlar…
Türkiye Cumhuriyeti Devleti Cumhurbaşkanı’nın kendisine “Basın Danışmanı” yaptığı bir meslektaşlarının “inisiyatif” kullanamayacak kadar pasif olduğundan,
kendi başına bir başka meslektaşı ile konuşmaya karar vermeyeceğinden,
mutlaka “güdülmek ihtiyacı” duyacağından o kadar eminler ki…
Yani…
Kendileri her konuda inisiyatif kullanabilecek kadar “sağlam karakterli, özgür ve yetenekli”…
Patronlarından asla izin almadan konuşup, yazıyorlar…
Ama…
Cumhurbaşkanı Basın Danışmanı, “pısırık, tutsak, yeteneksiz”…
Aksi olsa;
Bir başka meslektaşımızla (Ruşen Çakır) söyleşi yapıp da ortalığı ayağa kaldıracak açıklamalar yapan Cumhurbaşkanlığı Basın Danışmanı Ahmet Sever’i, “Cumhurbaşkanından icazet almadan konuşamayan danışman” konumuna düşürürler miydi?
Hooopppp!...
Hişşştttt!...
Orada kimse yok mu?..
Yahu sözünü ettiğiniz, “kendi fikri olamaz” dediğiniz kişi bu ülkenin zirvesindeki devlet adamına “danışmanlık servisi” veriyor, “çay servisi” değil…
Kim bilir kaç Kutsal Hazine Avcıları film setinden geçti de geldi o makama…
MİT tarafından kim bilir kaç süzgeçten geçirildi “güvenilirlik” açısından…
Sevgili okur;
Ahmet Sever’in, Ruşen Çakır’la yaptığı sohbette söyledikleri için “ay inanmıyorum” kıvamında itirazı olan diğerlerine lâfım olmayabilirdi de…
Nitekim kaç gündür susuyorum…
“Kıskançlık” deyip geçerdim bile…
Ama…
Bir süre kendisi de dönemin cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e danışmanlık yapan Cüneyt Arcayürek;
“Çankaya’daki, basın danışmanına -haberi yokmuş gibi- yaptırdığı açıklamadan öğrendik” deyince tepem attı…
“E vallahi ayıp… Hem de çok ayıp” diye söylendim kendi kendime…
Bir cumhurbaşkanlığı eski basın danışmanının “halefiyle” ilgili bunları, bu şekilde yazması çok ayıp…
Yaşına saygısızlık olmayacağını bilsem kendimi tutamayıp Arcayürek için çok daha ağır bir şey yazacağım ama zorlansam da klavyenin üzerinde dolanan parmaklarımı “tutsak” ediyorum…
Ve soruyorum:
Sever'e danışmanlık yaptığı Cumhurbaşkanı ile sohbet etmeyi yakıştıramıyor musunuz yani?..
Cumhurbaşkanı, danışmanına, "yeniden cumhurbaşkanı seçilmemi engellemek istemelerine kırılıyorum" diyemez mi?..
Yahu Cüneyt Bey!..
Sen aynı görevdeyken her yaptığın açıklama, her ettiğin kişisel sohbet için Demirel’den “icazet” mi alırdın?..
Pardon…
Abes bir soru oldu…
Öyle olmasaydı Ahmet Sever için de aynı şeyleri düşünür müydün?..
Hani iki görme özürlü dolma yerken biri diğerine, “ikişer ikişer yiyorsun” deyince beriki itiraz etmiş:
“Yahu sen hani kördün?”
“Kör olmasına körüm ama ben ikişer ikişer yiyorum…”
Hâsılı;
Bu medyamızda bu kıskançlık, bu “ben yaparsam iyi, başkası yaparsa kötü” zihniyeti olduğu müddetçe kılavuzu karga olan yolcu misali burnumuz boktan bir türlü çıkmayacak…