Ahmet Sağılı günün yazarı...
Lütfen bir de siz okuyun… Ama… Yorumunuzu kendi kendinize… Ve… İçinizden yapın… Zira… Yerin kulağı var…
Aşağıda tamamını yayımladığımız yazısıyla “Günün Yazarı” seçtiğimiz Ahmet Sağırlı’nın tespit ve uyarıları için:
“Doğru valla” desek bir tarafın hışmına uğrarız…
“Amma da atmış ha!” desek Allah’tan korkarız…
*
O halde…
Lütfen bir de siz okuyun…
Ama…
Yorumunuzu kendi kendinize…
Ve…
İçinizden yapın…
Zira…
Yerin kulağı var…
MAHKEMELER 15 TEMMUZ'U AYDINLATABİLECEK Mİ?
15 Temmuz darbecileri yargılanmaya başladı. Sanıkların ifadeleri bizim hikâyemizle örtüşmüyor.
Biz buradan, yani hariçten yalan söylüyorlar, çarpıtıyorlar, işin içinden sıyrılacaklarını zannediyorlar, suçu başkasına atıyorlar vs. diyebiliriz.
Ama mahkemeler öyle demez. Çapraz sorular sorar, söylediklerini çürütür, yeni şahitler getirir, "Sen böyle diyorsun ama" der, sorar, soruşturur, ya işin içinden çıkar ya da çıkamaz.
Biz 15 Temmuz’dan sonra aralıksız 15 gün bu darbe teşebbüsü ile yatıp kalktık. Kendimize göre akıl yürüttük, sorular sorduk, tahminde bulunduk.
O yazılara bir kere daha baktım, özetinin özeti şöyle:
-Anlaşılıyor ki, darbeye teşebbüs eden bu FETÖ'cü grubun haricinde bunlara yol veren veya gaza getiren sonra hepsinin mantar gibi toplanmasına zemin hazırlayan ikinci bir irade daha var. Bunlar kim?
-Devletin istihbarat teşkilatlarının bu işten habersiz olması vahim bir durum. Haberleri vardı ama ile başlayan bir açıklamamız varsa bu bizi başka yere götürür ve işin çehresi değişir. Biz akıl yürütmek yerine beyanlardan yola çıkacaksak karanlıkta kalan çok soru var:
İstihbarat öğleden sonra 15'te komutanları bilgilendiriyor ama Başbakan'a ve Cumhurbaşkanına bilgi vermiyor. Bu işte bir gariplik yok mu?
Darbe olacağı konusunda bilgilendirilen komutanlardan biri düğüne gidiyor, öbürü davete gidiyor.. Bu nasıl iş?
15 Temmuz'dan itibaren hemen her gün soru sorduk, tahminde bulunduk.. O günden sonra hiçbir yeni bilgiye ulaşamadık. Kamuoyu olarak hiçbir sorumuza cevap bulamadık.
Parlamentoda bu işi araştırmak için komisyon kuruldu. Hiçbir soruya cevap bulamadı veya bulmadı. Her gelen hikâyesini 970'lerden başlattı, merak edilen sorulara cevap yok.
Şimdi mahkemeler karanlıkta kalan bu sorulara cevap bulabilecek mi?
Uçakla havalanıp kendi ülkesinin parlamentosunu bombalayan darbeci.. Helikopterle sivil halka ateş açan darbeci, televizyon basan darbeci.. Bunlara cevap bulmak zor değil. Bunlar somut olaylar. Neden yaptın dersin, filancanın emriyle der, filancayı çağırırsın falanca der.. Neticede bir yere varılır ve cezaları verilir. Ki nihayetinde onların sayısı 300'dür 500'dür. Zor olanı işin aslını ortaya çıkarmak. Mesela bizim Özel Kuvvetler merkezli efsanelerimizle sanık ifadeleri örtüşmüyor. En ufak bir benzerlik yok. O zaman efsanelerin bir karartma gayreti olma ihtimali var. Mahkemeler bu ihtimalleri değerlendirebilecek mi?
Bu teşebbüsün akamete uğratılmasında yabancıların payı var mı, teşebbüste yabancı parmağı var mı?
Varsa önleyenler bu işi bize iyilik olsun diye yapmış olabilirler mi?