Ahmet Kekeç'ten Hasan Cemal'e: O köşkü kendiniz yazdınız Hasan Bey
Ahmet Kekeç, kişisel twitter hesabından Hasan Cemal'e "Sizin de varislerinden olduğunuz Cemal Paşa Köşkü'nün Ermenilerden gasp edildiğini kendiniz yazdınız @HSNCML Bey." diye seslendi
(HABER: Bülent Tellan)
MHP lideri Devlet Bahçeli'nin 'HDP'ye oy veren şerefsizler' çıkışından sonra başlayan tartışmalar tam gaz polemik olarak devam ediyor.
HDP'ye oy veren t24.com.tr yazarı Hasan Cemal dün yayınlanan 'Hem Boğaz'da evim var hem viski içerim, hem de HDP'ye oy verdim!' yazısında Bahçeli'nin sözlerini eleştirdi.
ERMENİLERDEN GASPEDİLMİŞ KÖŞKÜN VAR
Star yazarı Ahmet Kekeç ise Hasan Cemal'in bu yazısını bugünkü köşesine taşıdı ve Cemal'e "Boğaz'da evin var, viski içiyorsun, aferin HDP'ye de oy verdin ama bir de Ermenilerden gasp edilmiş köşkün var. O köşkün en önemli varislerinden birisin. Seni HDP'ye yönelten şefkat duyguların, günün birinde o köşk için de kabaracak mı? Nefret ettiğin Erdoğan, gasp edilmiş Ermeni malları için 2.5 milyar dolar ödeme yaptı. Sen hissene düşen 'tediye' görevini ne zaman hatırlayacaksın?" sorularını yöneltti.
YALANI PİYASAYA SÜRENLERE ACIYORUM
Kekeç'in yazısına Cemal'den yanıt gecikmedi. Cemal, Kekeç'in iddialarına "Ermenilerden kalma ne evim var, ne de köşküm. Bunun yalan olduğunu bile bile piyasaya hala sürenlere acıyorum, o kadar" tweet'iyle cevap verdi.
KENDİNİZ YAZDINIZ HASAN BEYAhmet Kekeç bunun üzerine aynı ortamdan Hasan Cemal'e yanıt verdi. Geçen hafta içinde Börtiçine Hack Tim tarafından hesabı elegeçirildiği için açtığı yeni kişisel twitter hesabından Hasan Cemal'e "Sizin de varislerinden olduğunuz Cemal Paşa Köşkü'nün Ermenilerden gasp edildiğini kendiniz yazdınız @HSNCML Bey." diye seslenen Kekeç, şu mesajları attı:
CEMAL PAŞA AİLESİNİN "ERMENİ" KÖŞKÜ
Birinci dünya savaşı sırasında Ermeni Tehciri'nden doğan kötü durumları gidermek ve engellemek için elinden geldiğini yaptığı ileri sürülen Hasan Cemal'in dedesi Cemal Paşa 1922 yılında Tiflis'te bir Ermeni tarafından öldürülmüştü.
Hasan Cemal de 2012 yılında yazdığı 1915: Ermeni Soykırımı isimli kitabında suikast sonrasında Türkiye'ye dönen Cemal Paşa'nın ailesine Atatürk tarafından İstanbul Kurtuluş semtinde Ermenilerin tehcir sonrasında el konan mallarından bahçe içinde bir ev verildiğini yazmıştı (Everest Yayınları, s.18)
Aynı günlerde konuyu köşesine taşıyan Habertürk yazarı Murat Bardakçı da Atatürk'ün Bakanlar Kurulu kararı ile Cemal Paşa ailesine hibe ettiği evin hikayesini anlatmıştı.
Bardakçı ilgili belgeleri de yayımladığı yazısında şunları kaydetmişti:
Hadise şöyle yaşanmış:
Ankara'da 1925 Aralık'ında, "Ermeni suikast komiteleri tarafından şehid edilen devlet ileri gelenlerin ailelerine verilecek tazminatlar" konusunda bir kanun tasarısı hazırlanmış, kanunun kabulünden sonra bu ailelere tazminat olarak çeşitli gayrımenkuller verilmişti. Gayrımenkullerin dağıtımında bir kurala da titizlikle uyulmuş ve verilen taşınmazların "emvâl-i metrûke"ye, yani tehcire uğrayıp dönemeyen yahut Türkiye'yi terketmiş olan Ermeniler'in geride bıraktıkları ve elkonan mallar olmasına dikkat edilmişti. Bu, tazminatların devlet eli ile dağıtılmış bir çeşit "kan parası" olması demekti...
Ermeniler'in katlettikleri devlet adamlarının ailelerine dağıtılan mallar konusunda devlet arşivlerinde bir hayli belge var. Belgeler, uygulamanın aslında 1922'de, yani bu konudaki kanunun kabulünden önce başladığı ve 1940'lara, İsmet İnönü'nün cumhurbaşkanlığı dönemine kadar devam ettiğini gösteriyor.
AİLELERİN HEPSİ PARASIZDI
Bugün bu sayfada bu uygulamalardan birinin, İstanbul'un Feriköy semtinde Viçen Hokuçyan adındaki bir Ermeni vatandaşımıza ait olan bazı gayrımenkullerin 1927'de Mustafa Kemal'in imzaladığı bir kararname ile Cemal Paşa'nın ailesine devredilişinin belgesine yer veriyorum. Aynı konudaki çok sayıda belge de, İttihad ve Terakki'yi konu alan ve yakında yayınlanacak olan kitabımda yeralacak...
Ama, sırası gelmişken işin aklımı kurcalayan bir başka tarafından daha bahsetmem gerekiyor:
Ben, İttihad ve Terakki'nin sürgünde can veren bazı liderlerinin ailelerini yakından tanıdım...
Bu ailelerin ortak bir özellikleri vardı: Zengin değillerdi ve çoğu kıt-kanaat geçiniyordu. Babaları yahut dedeleri devlete seneler boyu hâkim olmuşlardı ama çalmamışlardı ve çocukları ile torunlarından bazıları sıkıntı içerisinde yaşıyordu. Meselâ, İttihad ve Terakki'nin meşhur dahiliye nâzırı ve sadrazamı Talât Paşa'nın 1983'te vefat eden eşi Hayriye Talât Hanım'ın hayatı, maddî bakımdan çok parlak değildi. Cemal Paşa gibi önde gelen bir ittihadçının torunu olan Hasan Cemal'in ailesinin de öyle bir mal varlığı falan yoktu; Hasan ağabeyin babası, yani Paşa'nın büyük oğlu Ahmed Cemal uzun seneler Alpullu Şeker Fabrikası'nda mütercim olarak çalışmıştı...
Dolayısı ile, Atatürk ve İnönü dönemlerinde Ermeniler tarafından katledilen devlet adamlarının geride bıraktıkları eşlerine ve çocuklarına verilen gayrımenkullerin bu aileleri çektikleri maddî sıkıntılardan neden kurtaramadığı meselesi, ayrı bir araştırma konusudur...