MEDYA KÖŞESİ

Ahmet Kekeç'ten Akın Atalay'a 'tokat gibi cevap' yanıtı

Star yazarı Ahmet Kekeç, köşesinde yazdıklarına yanıt veren Cumhuriyet Vakfı adına Cumhuriyet Gazetesi İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay'ın yazısına sert tepki gösterdi.

Ahmet Kekeç'ten Akın Atalay'a 'tokat gibi cevap' yanıtı

Star yazarı Ahmet Kekeç, köşesinde yazdıklarına yanıt veren Cumhuriyet Vakfı adına Cumhuriyet Gazetesi İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay'ın yazısına sert tepki gösterdi.

Tokat öyle değil, böyle atılır! başlıklı bir yazı kaleme alan Kekeç, Atalay'a  "Hadi “tokat gibi bir cevap” daha yayınlayın da, insan içine çıkamaz hale geleyim" diye seslendi.

İşte o yazıdan dikkat çeken satırlar:

...Niçin bazı haberleri görmüyorsunuz?

Mesele bu.

Sevenlerinizin ve yandaşlarınızın “tokat gibi cevap” diye nitelediği makalenizde, “Bu gazetede en sıkı muhaliflerimiz, en sevmediklerimiz için bile tetikçilik yapılmaz, habercilik yapılır” buyuruyorsunuz.

Son “haberciliğinize” bir örnek vereyim; ne kıratta habercilerle çalıştığınızı, ne tıynette adamları söz sahibi kıldığınızı bir de kendi gözlerinizle görün

Gazeteniz, birkaç gün önce, İran’da idamla yargılanan Zencani’nin, Türkiye’de 8.5 milyon dolar rüşvet dağıttığına ilişkin bir haber yayınladı. Bu haber bir tek, (gazetecilik yapan, tetikçilik gibi ucuz işlere yeltenmeyen) Cumhuriyet gazetesinde çıktı.

Zencani’nin hiçbir açıklamasında, “Türkiye’de şu kadar milyon dolar rüşvet dağıttım” diye bir ifade yer almıyor.

Gazetenizde söz sahibi kıldığınız habercilere sorar mısınız: Neye dayanarak ve Zencani’nin hangi beyanını esas alarak böyle bir habere imza atmışlar? Zahmet olmazsa, bu ifadenin orijinalini yayınlamalarını sağlar mısınız? (Namuslu ve şerefli bir insan, iddiasını kanıtlar. Bu konuda kanıtınız nedir? Bilmek istiyoruz.)

Gazetenizin PKK ve DHKP-C’ye verdiği desteği bahis mevzuu bile etmiyorum.

Peki, “paralel örgüt”e karşı neden boynunuz kıldan ince beyefendi?

Bir önceki yazımda sıraladığım ithamlarla ilgili cevabınız nedir?

Başbakana “fiziki takip” uygulayan polisler, görevini savsaklayan ya da kötüye kullanan savcılar, “yasa dışı dinleme kararı” veren hâkimler, “himmet topluyoruz” bahanesiyle işadamlarına çöken maliyeciler, sınav sorularını çalan profesörler, sahte belgeye “sağlamdır” raporu veren Adli Tıp’çılar, kriptolu telefonların şifresini çözen TÜBİTAK’çılar...

Biz bu haberleri niçin Cumhuriyet’te okuyamıyoruz?

Devletin “güvenlik sorunu” olarak gördüğü bu örgüt neden ilgi alanınıza girmiyor?

Bir tek “kumpas” haberi yayınlamadınız... Bir tek dinleme skandalına yer vermediniz... Pensilvanya’ya hicret ettiğini söyleyen sahtekârlarla ilgili herhangi bir merak geliştirmediniz.

Neden?

Plaka tanıma sistemini kapatıp teröristlerin işini kolaylaştıran, PKK ve ASALA’yla “ortak eylem” koyan, devletin gizli operasyon bilgilerini terör örgütüne uçuran müntesiplerin suçüstü eylemlerini de göremiyoruz gazetenizde...

Hadi diyelim ki, “editoryal tercih”tir?

Bu tercihte bir problem görmüyor musunuz?

Haber gizlemek, okurdan haber kaçırmak, sadece editoryal tercihle izah edilebilir mi oysa?

Neden bu çeteye karşı sonsuz bir hoşgörü ve sevgi içindesiniz?

Neden tarlanızın sürülmüş olduğu gerçeğini kabullenmek istemiyorsunuz?

Hadi “tokat gibi bir cevap” daha yayınlayın da, insan içine çıkamaz hale geleyim.

Hadi Akın Bey!

ÇOK OKUNANLAR