POLEMİK

Ahmet Kekeç: Halk TV'nin canına okuyorum...

Star gazetesi yazarı Ahmet Kekeç, Halk TV Genel Müdürü Şaban Sevinç'in "bize haksızlık yapıyorlar" serzenişine öyle bir cevap verdi ki!..

Ahmet Kekeç: Halk TV'nin canına okuyorum...

Star gazetesi yazarı Ahmet Kekeç, Halk TV Genel Müdürü Şaban Sevinç'in bir haftadır ekranlarda ağlaştığını yazdı...

"Bir grup yazarın ve bir internet kanalının kendilerini FETÖ’yle iltisaklıymış gibi göstererek haksızlık yaptığını söylüyor." hatırlatması yapan Ahmet Kekeç, o yazarlar ve sitenin ismini açıkladı...

"Söz konusu internet sitesi, Oda TV... Haksızlığa destek veren gazeteciler ise Hikmet Çiçek, Nihat Genç ve Ahmet Kekeç" diyen Star yazarı, "Kendi adıma konuşmam gerekirse, arada sırada Halk TV’ye dokundurmalar yapıyorum. Ne dokundurması, canına okuyorum" dedi.

Kekeç, "Şaban Sevinç’in ağlamalarına, hissesine düşen miktarıyla" cevap verdi...

İşte Ahmet Kekeç'in o yazısı:

SUÇÜSTÜ YAKALANMIŞ YAYINCI NİYE AĞLIYOR Kİ?

Bütün bir haftayı, Halk TV sorumlusu Şaban Sevinç’in ağlamalarıyla geçirdik.

Çünkü CHP müntesipleri ve “Kemalist” kılığına girmiş FETÖ militanları, bu ağlamaları, kısa videolar haline getirip sosyal medyada paylaştılar.

Ben de bu yüzden haberdar olabildim.

Ne diyor Şaban Sevinç?

Bir grup yazarın ve bir internet kanalının kendilerini FETÖ’yle iltisaklıymış gibi göstererek haksızlık yaptığını söylüyor.

Söz konusu internet sitesi, Oda TV...

Haksızlığa destek veren gazeteciler ise Hikmet Çiçek, Nihat Genç ve Ahmet Kekeç.

Oda TV’nin ve adını zikrettiğim yazarların ne yazdığını bilmiyorum.

Kendi adıma konuşmam gerekirse, arada sırada Halk TV’ye dokundurmalar yapıyorum.

Ne dokundurması, canına okuyorum.

Dolayısıyla Şaban Sevinç’in ağlamalarına, hisseme düşen miktarıyla cevap verebilirim.

Tabii meseleyi yumuşatmak ve dünya beyefendisi olarak tanıdığım Şaban Sevinç’i üzmemek için “ağlamalar” diyorum.

Bu “ağlamalar”ın bolca hakaret ve küfür sözcüğü barındırdığını hatırlatmalıyım.

Daha önce Şaban Sevinç’le birkaç kez telefonda görüşmüştük.

Dediğim gibi, dünya beyefendisi bir adam... Kiminle konuşursa konuşsun, muhtemelen (“muhtemelen” değil, “mutlaka”) karşısındakinde saygı uyandırıyordur, mutlaka “bu adamla diyalog kurulur, bu adamla yol yürünür” dedirtiyordur.

Ben böyle dediğimi hatırlıyorum.

Fakat bu dünya beyefendisi adam, kamera görünce, küfürleri ve hakaretleriyle ifrit bir CHP militanı kesiliyor; Şaban Sevinç gidiyor, Eren Erdem sinizmiyle sehpalara kafa atan Aykut Erdoğdu celadetini harmanlamış tuhaf ve tahammülfersa bir adam geliyor.

Niye böyle oluyor, bilmiyorum.

Belki de ekranlarda “tribünlere oynama zarureti” hasıl oluyordur. Bilemiyorum artık...

Peki, Şaban kardeşimiz bana niçin şarlıyor?

Birkaç kez Halk TV’ye dokundurmuştum... CHP’nin yayın kuruluşu olarak bilinen bu kanalın, 15 Temmuz gecesi, evirip çevirip darbecilerin “utanç bildirisini” yayınladığını, darbe bastırıldıktan sonra bile bu eylemine devam ettiğini yazmıştım.

Saban Sevinç’ten de bir-iki nezaketli telefon uyarısı almıştım.

Eyvallah...

Hayır, öyle değilmiş... Ekranlarda esip gürleme gereği duyan Şaban Sevinç, eline bir RTÜK belgesi geçirmiş, “Bizi FETÖ’cü gibi gösteriyorlar. Bakın bu belgede ne yazıyor? Biz o bildiriyi sadece iki kez yayınlamışız... FETÖ’yle en çok mücadele eden de bizleriz, estek köstek” diye bağırıyor.

Peki, kabul güzel kardeşim...

Siz o bildiriyi “sadece” iki kez yayınladınız.

Başkaları hiç görmezken, hatta işgal altındaki kanallar bile tek neşriyatla yetinirken, siz sadece “iki defacık” yayınladınız.

Hepsi kabul.

Peki, 15 Temmuz’a kadarki “halleriniz” neydi güzel kardeşim?

Her akşam mutlaka bir yahut birkaç FETÖ militanı ağırlayıp, onlara “darbe yanlısı” konuşmalar yaptırdınız.

Fuat Avni’nin imalatçısı, isim babası ve servis sağlayıcısı olan o utanmaz adam, neredeyse ekranlarınızın değişmez konuğuydu. İhanetten kararmış çirkin ve yavşak suratıyla her akşam “gelecek olan darbeyi” müjdeliyordu, bir tarih vermediği kalmıştı.

Hiçbiriniz itiraz etmiyordunuz.

Hatta kafa sallayarak onaylıyordunuz.

Sizi FETÖ’yle iltisaklıymış gibi gösterip haksızlık ediyorlar da, haber bültenlerinizde geçit resmi yaptırdığınız “tape”ler, illegal kayıtlar, sahte telefon görüşmeleri neydi güzel kardeşim?

FETÖ’nün ürettiği “kirli malzemelerle” yayıncılık yaparken pek bir hoşnuttunuz, pek bir mağrurdunuz. Hatta pek bir pişkin ve gevşektiniz. Yaptığınız şeyin en azından “ahlaken” suç olduğunu hiç aklınıza getirmiyordunuz.

FETÖ’nün darbeci yüzü ortaya çıktığı halde bile, kirli neşriyatınıza hız kesmeden devam ettiniz.

Elinize geçirdiğiniz RTÜK belgesini ekranlardan doğru sallayıp küfretmek kolay.

Kamuoyuna bir “açıklama borcunuz” yok mu?

Bırakalım kamuoyunu...

Hiç değilse vicdanlarınıza bir açıklama borcunuz yok mu?

Yorumlar