POLEMİK

Ahmet Kekeç Ahmet Altan'a çaktı: Hocasının Demokratı

Bu Altan ailesi iç savaş çıkarmaya niçin bu kadar meraklı? diye soran Star yazarı Ahmet Kekeç, Ahmet Altan'a çaktı.

Ahmet Kekeç Ahmet Altan'a çaktı: Hocasının Demokratı

Bu Altan ailesi iç savaş çıkarmaya niçin bu kadar meraklı? diye soran Star yazarı Ahmet Kekeç, köşesinde Taraf gazetesinin eski genel yayın yönetmeni Ahmet Altan'ın cemaat kanalında yeni kitabını pazarlamak için çabaladığını yazdı ve ekledi: "Ahmet Altan “diktatör”den kurtuluşun ancak iç savaşla mümkün olacağını söylüyor... Kimler savaşacak ve biz Ahmet Altan’ı Bağdat Caddesi-Göztepe steplerinde Tatar Hasan Paşa Konağı’nı müstevlilere karşı kahramanca savunurken ve “No Pasaran” diye ünlerken görecek miyiz?"

İşte Ahmet Kekeç'in yazısındaki dikkat çeken bölümler:

(...)

Hatırlarsak (unutmak mümkün mü)Taraf gazetesinde “Paşasının Başbakanı” diye bir manşet atılmıştı. Ahmet Altan’a yeniden şan, şöhret ve itibar getiren bu manşette Başbakan (yani dönemin Başbakanı) Erdoğan eleştiriliyor, cihet-i askeriyeyle kurduğu “problemsiz” ilişki yerin dibine sokuluyordu.

Konumuz, Ahmet Altan... Anlaşılmıştır herhalde.

Kelimelere dans ettirme becerisine sahip ve kadın ruhundan anlayan usta romancı, geçenlerde bir cemaat kanalına çıkmış ve “hırsızlar, ayakkabı kutuları, faşizm, diktatörlük” diye esip gürlemiş.

Şimdi “izlemedim” desem, kızacaksınız... “Hep de aynı şeyi söylüyorsun. İzlemedim diyorsun ama üzerine bir kamyon laf ediyorsun” diyeceksiniz.

Gerçekten de izlemedim...

Kendimi izlemeye tahammül edemiyorum... Ahmet Altan’ın şuursuz laf kesmelerine mi katlanacağım!

İzlemedim ama okudum...

(...)

Bir sürü laf ediyor Ahmet Altan.

Erdoğan’ın ne kadar kötü, ne kadar berbat, ne kadar kof bir adam olduğunu anlatıyor. Birkaç yıl öncesine kadar, “Erdoğan büyük bir siyasetçi, büyük bir kahraman... Erdoğan’la aynı çağda yaşadığım için kendimi şanslı hissediyorum” mealinde laflar ediyordu oysa...

Hayır, Altan’ın iki dönemi arasında çelişki aramıyorum...

Dün öyle düşünüyordur.

Bugün böyle düşünüyor.

Bu farklılığı kendi vicdanında gerekçelendirsin... Utanacak yüzü varsa, utansın. Bana ne...

Benim peşinde olduğum soru şu:

Bu Altan ailesi iç savaş çıkarmaya niçin bu kadar meraklı?

Hatırlarsak (ki, çok iyi hatırlıyoruz)MİT krizinin hemen ertesinde ortaya çıkan “Hükümet-Cemaat” gerginliğinde Ahmet Altan tarafını seçmiş, “Olası bir hükümet-cemaat savaşında benim yerim hükümetin yanıdır” demişti. Çünkü hükümet, açık ve meşru siyasetin (temsil mekanizmasının) bir ürünüymüş. Yani, “açık” bir yapıymış... Ama cemaat, görünen yüzünün ötesinde, bir “kapalılığa” işaret ediyormuş. Ruhunda “demokratlık” olduğu için, açık siyaseti her zaman “kapalı hiyerarşik yapılara” tercih edermiş... Bu nedenle, yeri hükümetin yanıymış. Böyle söylüyordu.

Böyle söyleyen Ahmet Altan, şimdi cemaatin yayın organlarına kurulmuş, hem satmayan romanının reklâmını yapıyor, hem “hocasının demokratı” rolünü oynuyor, hem de “iç savaş” istiyor: “Erdoğan Başkan seçilirse, iç savaş çıkar.” Bunu neredeyse temenni sadedinde söylüyor.

Hani, Türkiye’yi, bize çok acılar çektirecek “büyük bir altüst oluş” kurtarabilirdi... Kendisiyle yapılan bir röportajda böyle söylemişti. Şimdi bu düşüncesini “çeşitlendiren” açıklamalar yapıyor ve“diktatör”den kurtuluşun ancak iç savaşla mümkün olacağını söylüyor. Kardeşi Mehmet Altan da akademik destek alıyor tabii... Kardeşi de, “iç savaşın kanlı cehenneminden geçmeden işlerin düzelemeyeceğini” söylemiş, Erdoğan’ı muhayyel savaşçılara havale etmişti.

İyi de, kimleri savaştıracak Altan ailesi?

Hangi “halkları” karşı karşıya getirecek?

Beyaz Türklerle karaşın Türklerin savaşı mı olacak bu?

Büyük burjuvaziyle küçük burjuvazinin savaşı mı?

Bağcılar’la Cihangir’in savaşı mı?

Ne olacak?

PKK da işin bir ucundan tutacak mı?

Bildiğimiz kadarıyla PKK “meşgul” veriyor... Yani Erdoğan’ı bertaraf edecek iç savaşta PKK kendisinden bekleneni veremeyebilir... Çünkü, Zaman gazetesi yazarı Lale Kemal’in “üzüntüyle” bildirdiğine göre, aynı anda IŞİD belasıyla uğraşan ve iki cephede birden savaşan PKK “kaos” için uygun adres olmayabilir, yeniden Türkiye’ye silah doğrultmayabilir.

O zaman kimler savaşacak ve biz Ahmet Altan’ı Bağdat Caddesi-Göztepe steplerinde Tatar Hasan Paşa Konağı’nı müstevlilere karşı kahramanca savunurken ve “No Pasaran” diye ünlerken görecek miyiz?

ÇOK OKUNANLAR