Ahmet Hakan'ın anlayamadığı ayrıntı...
"Haklısın ama" deyip danayı işaret etmiş, "bu benim mesleğim"... Sonra da yere serdiği seccadeyi göstermiş......
ADNAN BERK OKAN
Önce bir fıkra.
Köylünün birisi danasını çaldırmış...
"Bulurum" umudu ve burnunda danasının kokusuyla düşmüş yola...
Yakın köylerden birine taşımış ayakları onu...
Ve...
Bir mezarlıkta, mezar taşlarından birine bağlı duran danasını görmüş...
Hemen yanıbaşında bir adam namaz kılıyormuş...
Köylü hışımla namaz kılan adamın yanına koşmuş...
Bağırıp çağırmaya, küfürler yağdırmaya başlamış ama adam oralı bile değil...
Namazını sürdürmüş...
Az sonra selam vermiş adam...
Dudakları kıprı kıpır içinden duasını okuyup iki eliyle yüzünü yuğmuş...
Başını kaldırıp sakin bir sesle sormuş:
"Neden öfkelendin hemşerim?"
"Danamı çaldın... Utanmadan bir de namaz kılıyorsun?" diye bağırmış köylü küfürlerine devam ederek...
Namazını bitiren adam sükûnetini hiç bozmamış:
"Haklısın ama" deyip danayı işaret etmiş, "bu benim mesleğim"... Sonra da yere serdiği seccadeyi göstermiş: "Namaz ise borcum"...
Şimdi sözü Ahmet Hakan'ın bugünkü (10.09.2011) Hürriyet'te başlığı altında yayımlanan yazısına getireceğim...
Ahmet makalesinin bir yerinde BİRGÜN Gazetesinin manşetinde yayımlanan "Bodrum'a siz gidiyorsunuz da Kürtler neden gidemesin?" sorusunu " 'sanki Kürtler Bodrum'a gidemez' diyen varmış gibi" diyerek püskürtüyor önce...
Sonra da BİRGÜN Yazı İşlerin'e posta atıyor...
Meselenin o olmadığını hatırlatıp, asıl meseleyi ortaya koyuyor...
Bakın neymiş asıl mesele...
Sen eline taş alıp Diyarbakır sokaklarında gerilla tiyatrosuna oyunculuk yapacaksın.
Diyarbakır'ın gariban çocuklarına gaz verip dağlara çıkmalarına teşvikçi olacaksın...
Bu tiyatroyu bitirdiğin anda da...
Soluğu Bodrum'da alıp "mayolu gerilla" haline dönüşeceksin.
Evet efendim...
Hakan aynen bu şekilde itiraz ediyor BİRGÜN Yazı İşlerine...
Bendeniz bu polemikte BİRGÜN Yazı İşleri'nden tarafım...
Ve...
Yukarıdaki fıkrayı da işte o "taraflılıkla" ve Ahmet'in yazdıklarını okuduktan sonra hatırlayıp anlattım...
"Değişik" bir pencere açmak istedim...
Yani...
Ahmet Hakan kendi penceresinden haklı olabilir...
Haklı olabilir ama...
Mayolu gerillalar da haklı...
Birincisi adamların meslekleri...
İkincisi ise belli ki borçları...
Ya da ideolojileri...
[email protected]
Önce bir fıkra.
Köylünün birisi danasını çaldırmış...
"Bulurum" umudu ve burnunda danasının kokusuyla düşmüş yola...
Yakın köylerden birine taşımış ayakları onu...
Ve...
Bir mezarlıkta, mezar taşlarından birine bağlı duran danasını görmüş...
Hemen yanıbaşında bir adam namaz kılıyormuş...
Köylü hışımla namaz kılan adamın yanına koşmuş...
Bağırıp çağırmaya, küfürler yağdırmaya başlamış ama adam oralı bile değil...
Namazını sürdürmüş...
Az sonra selam vermiş adam...
Dudakları kıprı kıpır içinden duasını okuyup iki eliyle yüzünü yuğmuş...
Başını kaldırıp sakin bir sesle sormuş:
"Neden öfkelendin hemşerim?"
"Danamı çaldın... Utanmadan bir de namaz kılıyorsun?" diye bağırmış köylü küfürlerine devam ederek...
Namazını bitiren adam sükûnetini hiç bozmamış:
"Haklısın ama" deyip danayı işaret etmiş, "bu benim mesleğim"... Sonra da yere serdiği seccadeyi göstermiş: "Namaz ise borcum"...
Şimdi sözü Ahmet Hakan'ın bugünkü (10.09.2011) Hürriyet'te başlığı altında yayımlanan yazısına getireceğim...
Ahmet makalesinin bir yerinde BİRGÜN Gazetesinin manşetinde yayımlanan "Bodrum'a siz gidiyorsunuz da Kürtler neden gidemesin?" sorusunu " 'sanki Kürtler Bodrum'a gidemez' diyen varmış gibi" diyerek püskürtüyor önce...
Sonra da BİRGÜN Yazı İşlerin'e posta atıyor...
Meselenin o olmadığını hatırlatıp, asıl meseleyi ortaya koyuyor...
Bakın neymiş asıl mesele...
Sen eline taş alıp Diyarbakır sokaklarında gerilla tiyatrosuna oyunculuk yapacaksın.
Diyarbakır'ın gariban çocuklarına gaz verip dağlara çıkmalarına teşvikçi olacaksın...
Bu tiyatroyu bitirdiğin anda da...
Soluğu Bodrum'da alıp "mayolu gerilla" haline dönüşeceksin.
Evet efendim...
Hakan aynen bu şekilde itiraz ediyor BİRGÜN Yazı İşlerine...
Bendeniz bu polemikte BİRGÜN Yazı İşleri'nden tarafım...
Ve...
Yukarıdaki fıkrayı da işte o "taraflılıkla" ve Ahmet'in yazdıklarını okuduktan sonra hatırlayıp anlattım...
"Değişik" bir pencere açmak istedim...
Yani...
Ahmet Hakan kendi penceresinden haklı olabilir...
Haklı olabilir ama...
Mayolu gerillalar da haklı...
Birincisi adamların meslekleri...
İkincisi ise belli ki borçları...
Ya da ideolojileri...
[email protected]