Ahmet Hakan
Herkes kendi kutsalını koruyor, karşısındakinin kutsalına hiç saygı duymuyor... Hatta daha da öte; aşağılıyor...
Köşelerde konu aynı bile olsa eğer bakış açısı "farklı" ise o yazı hemen ön plâna çıkıyor...
Bu konuda son yılların en başarılı yazarlarından biri (ilk üçe girer) Ahmet Hakan...
Bu girişten sonra asıl konumuza başlayalım...
Hemen herkes karşılıklı olarak birbirini suçluyor medyamızda...
Hemen herkes birbirine "iki yüzlü" muamelesi çekiyor...
Ama...
Bu riyakârlıklar sloganlaşmış aynı kelimelerden oluşan cümleler ve "referanslarla" anlatılıyor...
Herkes kendi kutsalını koruyor, karşısındakinin kutsalına hiç saygı duymuyor...
Hatta daha da öte; aşağılıyor...
Meselâ, Baykal ve MHP'li vekillerin evlilik dışı hayatları olduğunu gizli kamera görüntüleriyle kamuoyuna duyurup "ahlâk polisliği" rolüne soyunanlar, kendi kutsalları (merhum) Adnan Menderes'in "evlilik dışı" ilişkilerini görmezden geliyorlar...
Ahmet Hakan bu ikiyizlülüğe bir başka "pencere" daha açıyor...
Başta "Dersim Zulmü" olmak üzere bölge insanına yapılan Devlet baskısından sadece Atatürk ve İnönü'yü sorumlu gösterenlere; kendi kutsalları olan "Hafız Genelkurmay Başkanı" olarak bilinen Fevzi Çakmak'ın Atatürk ve İnönü'den daha fazla sorumlu olduğunu belgeleriyle açıklıyor...
Ve soruyor:
"Fevzi Çakmak Paşa’nın da seçim meydanlarına taşınması gerekir mi acaba?"
"Okunası" bir makale...
Ve makalenin yazarı Ahmet Hakan, ...