MEDYA KÖŞESİ

Ahmet Hakan yine mi 'Döndü'?..

"Bay Yüksek karakter" siz, şimdiye kadar İsrail'i eleştirmeyen tek bir yazar, düşünür, siyasi gördünüz mü?..

Ahmet Hakan yine mi 'Döndü'?..
ADNAN BERK OKAN - BİR YORUMUN ANALİZİ

E pes yani!.. Sonunda bunu da yaptın be Ahmet Hakan...
Dayanamadın; senin gibi düşünmeyen herkesi "karaktersiz" kendini ise "Yüksek karakterli" ilân ettin...
Meselâ: "Katile iki çift laf etmeyip katledilene 'Sen de bilerek ölüme gitmeseydin kardeşim' demeye karakterim müsait değil" dedin...

"Bay Yüksek karakter" siz, şimdiye kadar İsrail'i eleştirmeyen tek bir yazar, düşünür, siyasi gördünüz mü?..
Hani, biz görmedik, duymadık da...
Gördüklerini, duyduklarını "ismen" bizlerle de paylaşsan...
Rafael Said bile İsrail Hükümeti için" beceriksiz katiller" diyor...

Yani, ortada İsrail'i savunan tek bir Allah'ın kulu yokken...
Herkes ağız birliği ile "Katil İsrail Hükümeti" derken "Katile iki çift laf etmeyip" kelimelerini hangi akıl ve mantıkla yan yana getirebiliyorsun?..

Ve "Bay Yüksek karakter" siz; İsrail yetkililerinin arsız ve küstah açıklamalarını hiç dikkate almadan Başbakan Tayyip Erdoğan’a “Ama sen de çok öfkelisin” diye laf sokan/ların kim/ler olduğunu açıklar mısınız?..
Açıklasanız da öğrensek...
Çünkü işim gereği elimde zapping aleti ile "zap delisi" oldum, izlemediğim haber kanalı kalmadı...
Hiç birinde, İsrail'i övenine buna karşılık Başbakan Erdoğan'a “Ama sen de çok öfkelisin” diyen, diyebilen bir "Kötü Adam Karakteri"ne rastlamadım...
Aksine hemen herkes (geminin Gazze'ye gitme ısrarını anlamsız bulanlar ve benzerleri) Başbakan'ın yaptığı konuşmayı (yalakalığa kaçmadan) alkışladı...
İşi savaşa sürükleyebilecek aceleci bir heyacandan arındığı için övdü...

İyi ama "Bay Yüksek karakter" siz; Başbakan için çok sık kullanıldığı halde bu son olayda tek kişinin bile ağzından çıkmayan “Ama sen de çok öfkelisin” ithamını nere/niz/den çıkardınız?..
Gerçi bir başka yazında Asmalı Mescid'e takılmakla malul olduğunu itiraf ediyorsun ve bendeniz eski bir Asmalı Mescid sakini olarak o meret ateş suyunu şişede durduğu gibi durdurduğum için hiç hayal görmedim ama Asmalı Mescid belli ki seni fena vurmuş...
Ateş suyu da, tasındaki çatlaklardan beynine sızmış olmalı...

Bak..
Şunları da senin mezkûr yazından alıntıladım:

"Ablukayı ve ambargoyu ısrarla sürdürene iki çift laf etmeyip, ablukayı ve ambargoyu delmek için canını ortaya koyan insanları sorgulamaya karakterim müsait değil."

Ben Türkiye medyasında, siyasetinde, iş, sanat ve diğer meslek dünyalarında, Gazze'deki İsrail ambargosunu kınamayan tek bir Ademoğlu ya da kızına rastlamadım...
Bu kısmı İsrail Başbakanı Netenyahu için yazmış olmalısın...

Ya şu yazdıkların?..
Gerçekten de karakter tahlili için harika(!) cümleler:

"Sanki İsrail otoritesi Gazze’ye yardım taleplerine 'Ne demek efendim... Buyurunuz... Her türlü yardımı yapabilirsiniz' diyormuş da Gazze’ye yardım götürmeye kalkanlar buna rağmen İsrail otoritesinden izin almamış gibi davrananlara hak vermeye karakterim müsait değil."

Yahu Ahmet!..
"Bizim arkadaşlar Gazze'ye yardımı Kızılay eliyle yapıyorlar" diyen Fethullah Gülen de mi "Karaktersiz" yoksa?..
Ve...
"Bizim aracılığımızla gönderilen yardımlar Gazze'ye ulaşıyor" diye açıklama yapan Kızılay yöneticileri de mi karakter fukarası?..

Ve diyorsun ki:

"Acılar arasında hiyerarşik bir düzen kurup, 'Önce benim acım, sonra Arap’ın acısı' gibi laflar etmeye karakterim müsait değil."

Bak Ahmet...
Bu lâfı söyleyenlerden biri de benim ve söylemeye devam edeceğim çünkü...
Bu söylemin mefhumu muhalifi şudur:
"'Önce Arap'ın acısı, sonra benim fukara milletimin acısı"...
Ben böyle demem, diyemem...
Ama sen diyebiliyorsun çünkü senin karakterin buna müsait!..

Ve yine senin yazdıklarına devamla:

"Bir devletin devlet raconuna uygun davranıp davranmadığını mesele etmeden, aktivistin aktivistlik raconuna uygun davranıp davranmadığını mesele etmeye karakterim müsait değil."

Bir devletin devlet olma raconuna uymaması, bir aktivistin de aktivist olma raconuna uymamasını gerektirmez...
"Aktivist" dediğin "savaşçılar"ın asıl amaçları "barış" ve "yardım" olsaydı; bugün Furkan ve diğer samimi sekiz Müslüman yaşıyor olurlardı...

Süleyman Çakmak ve Bülent Yıldırım'ı (sanırım senin programında) ekranda gördüm...
Yüzlerinde "bir çizik" bile yoktu...
Hele Bülent Yıldırım; "İsrailli komandonun elinden bıçağı aldım" diye bir palavra sıktı ki Erzurum'lu Teyo Dayı duysa, "ben niye bu kadar büyük palavra atamiyrem gardaş" diye kıskançlıktan çatlardı...
Bu arada, Le Monde gibi 65 yıllık yayın hayatında belki tek bir haberi bile tekzip edilmemiş, "Doğru" haberciliğiyle bütün dünyanın saygınlığını kazanmış bir gazete için "yalan yazıyor" diyerek söylediklerini inkâr edişi tam bir "kendini bilmezlik" örneğiydi...
Ve sen bu yalan karşısında sustun...
Yılların diplomatı ise belli ki "pes" etti çünkü karşısında çok kolay "yalan" söyleyebilen biri vardı...

Ve son olarak...

"Dünyanın en eğitimli ve en donanımlı özel birliklerine karşı iki tane kıytırık sopayla direnmeye çalışan insanlara 'Ama siz de İsrail askerlerine saldırmışsınız... Çok ayıp...' demeye karakterim müsait değil."

E vallahi pes kere pes...
İsrailli komandoların "Dünyanın en eğitimli ve en donanımlı özel birlikleri" olduğuyla, o komandolardan birinin elinden bıçağını aldığı halde sağ(!) kaldığını, hatta tek bir çiziklik yara bile almadığını söyleyen Bülent Yıldırım'a aynı anda inanman, karakterin hakkında nasıl da net bir fikir veriyor...

Pardon...
Sakın Aydın ağabeyin sana şöyle bir şey söylemiş olmasın:
"Hadi koçum göreyim seni... Fırsat bu fırsat... Sen her zaman 'her şerde bir hayr vardır' demez misin?.. Şu şerri hayra çevir de Başbakan'la bizi barıştır.. Yap yapıştır, tak takıştır Başbakanımızı memnun edecek yazılar yaz bu günlerde"...

Hani son günlerde pek bi böyle yazıyorsun da dikkatimi çekti...

Not: Bu kıyağımı da unutma!.. Bu yazı, seni eski dostlarına iyice yaklaştıracak, en yakın zamanda (bir ara bol bol sövdüğün Vakitçilerle bile) sarmaş - dolaş olmana yarayacaktır... Barış çubuğunu tüttürdükten sonra beni arayıp bir teşekkür edersin herhlalde! (A.B.O.)

adnanberkokan@gmail.com



Yorumlar