Ahmet Hakan yazdı: Işıl Özgentürk’ün naftalin kokulu kibri
Hürriyet yazarı Ahmet Hakan, Batmanlılara ilişkin hakaret dolu yazısıyla büyük tepki çeken Cumhuriyet yazarı Işıl Özgentürk için "Işıl Özgentürk’ün daha önce de benzer yaklaşımlar içinde olan yazılarını okuduğum, bildiğim için... Yadırgamadım. Naftalin kokulu bir kibri vardır" ifadesini kullandı.
Hürriyet gazetesi yazarı Ahmet Hakan, Batmanlılara yönelik itfamlarıyla tepki üstüne tepki çeken Cumhuriyet gazetesi yazarı Işıl Özgentürk'e bugünkü köşesinde "IŞIL ÖZGENTÜRK HİÇ BATMAN’A GİTTİ Mİ?" başlığı altında eleştirilerde bulundu.
Özgentürk'ün o yazısını "korkunç bir yazı" şeklinde tanımlayan Hakan, Işıl Özgentürk için "Naftalin kokulu bir kibri vardır" dedi:
"Işıl Özgentürk’ün daha önce de benzer yaklaşımlar içinde olan yazılarını okuduğum, bildiğim için... Hiç gitmediği, hiç bilmediği, hiç tanımadığı bir şehir hakkında böyle tasvirler yapma hakkını kendinde görmesini yadırgamadım. Çok eski moda bir kibri var Işıl Özgentürk’ün. Ta 1970’lerden kalma. Naftalin kokulu... Hep tepeden bakan, tepeden bir saniye bakınca olayın tamamını çözdüğünü sanan bir kibir. İşte o kibirdir Işıl Özgentürk’e... Gitmeye tenezzül etmediği bir şehri, sofralarına hiç oturmadığı kadınları, üç dakika çay içip sohbet etmediği insanları, acımasız bir genellemenin kurbanları yaptıran."
Yazının tamamı için tıklayınız
CUMHURİYET YAZARI IŞIL ÖZGENTÜRK BATMANLILAR İÇİN NE DEDİ?
Cumhuriyet gazetesi yazarı Işıl Özgentürk “Porno çukurunda debelenirken” başlıkı yazısında uzman çavuş Musa Orhan'ın tecavüz ettiği iddiasıyla intihar eden ve hastanede hayatını kaybeden İpek Er'in ölümünden yola çıkarak Batmanlılar için büyük tepki çeken şu ifadeleri kullanıştı:
"Batman kadın intiharlarının en çok olduğu kenttir. O bölgeyi çok iyi bilen, bir öğretmen dostum şöyle anlatmıştı: 'Buralarda kız çocuklarına hiç değer verilmez, babalar kız çocuklarını çocuktan saymaz, onlar okutulmazlar, mal gibi satılırlar. Mirastan onlara hiçbir pay düşmez. Herhangi bir beceri edinmeleri, yaşamlarını kendi ayakları üstünde sürdürmeleri için hiçbir yardım almazlar. Bu durumdaki genç kızların iki seçeneği vardır: Ya dağa çıkmak ya da kentlerinde görev yapan asker, bürokrat biriyle evlenerek kurtulmak. Bu nedenle pek çok genç kız umutsuzca kendini kandırır, evlilik hayalleri kurar ve ansızın bürokrat, asker bir başka bölgeye tayin olur gider. Çoğu bekâretini kaybetmiş genç kızlar için intihar, bir kurtuluş olur.'”
“Şu anlattığım durum, bu güzel ülkenin porno çukurunda debelendiğine bir örnek. Çünkü porno, sadece cinselliğin abartılı biçimi değildir, insana aykırı her davranış, her söz pornoya girer!”