Ahmet Hakan öyle bir kitabı reklam etti ki...
Bu ülke, “reklâmın iyisi kötüsü olmaz” deyip, her şeyin en pespaye ama en sıra dışı olanını yapanların siyasal iktidarı belirlediği
ADNAN BERK OKAN - POLEMİK
En son söyleyeceğimi baştan diyeceğim Ahmet…
İĞRENÇ BİR KİTAP Ahmet Hakan öyle bir kitaba öyle bir yazı yazdı ki Başbakan Erdoğan'a iyilik mi yaptı kötülük mü varın siz karar verin! |
SÖZ konusu kitap, “çok satanlar” arasında “bir numara”. Kapakta Hitler bıyıklı, gamalı haçlı bir Tayyip Erdoğan fotoğrafı var. Kitabın adı ise kayıtsız kalınamayacak kadar çarpıcı: “Takunyalı Führer”. Gerçi yazarı Ergun Poyraz’ın daha önceki vukuatlarını biliyorum ama yine de dayanamayıp aldım bir tane, “tatilde karıştırırım” diye... Almaz olaydım. Ben hayatımda bu kadar müptezel, bu kadar aşağılık, bu kadar faşist, bu kadar bel altı çalışan bir metinle karşılaşmadım. Bin türlü iftira... Bin türlü hakaret... Yazanın ölçüsü, insafı, izanı, daha da önemlisi ahlakı yok. *** Adam almış kalemi eline... Tayyip Erdoğan’a... “Rum” diyor... “Mehdiliğe soyundu” diyor... “Kilise açtı” diyor... “Şeriatçı” diyor... “Türk değil” diyor... Yetinmiyor... Erdoğan’ın aile kökeniyle ilgili bin türlü tezvirat yapıyor. En alçakça tezleri ortaya atıp bırakıyor. Kelimenin tam anlamıyla rezillik... Yazar, muhatabını bitirmek maksadıyla kaleme almış kitabı ama tam tersi oluyor, kendini bitiriyor. *** En azılı Tayyip Erdoğan karşıtlarının bile bu kitaba yüz vermemesi gerekir. Şu beş nedenden dolayı: -BİR: Karşı olunan kişiye alçakça iftiralar atmak kalleşliğin daniskasıdır. -İKİ: Karşıtına kalleşçe saldırılmasına göz yumarsan, yarın sana kalleşçe saldırıldığında söyleyecek lafın kalmaz. -ÜÇ: Rum olmayı, Yahudi olmayı “suçmuş gibi” yansıtan bir adam, faşistin önde gidenidir. Hiçbir faşist, siyasal rehber olamaz. -DÖRT: Vakit gibi gazetelerin o tarafa yaptıkları ile Ergun Poyraz gibilerin bu tarafa yaptıkları arasında zerre kadar fark yoktur. -BEŞ: Tezviratın bu türlüsü, hedef alınanı düşürmez, yükseltir. |
Sonra da gerekçelerimi anlatırım…
Ne mi diyeceğim?..
Buyur o zaman:
Yanlış yaptın, günaha girdin Ahmet...
Hem de bugüne kadar yaptıklarını fersah fersah geride bırakacak kadar büyük yanlış yaptın...
Hem de geçmiş günahlarına rahmet okutacak kadar büyük bir günah işledin...
Sadece yanlış yapıp günaha girmekle kalmadın...
Erdoğan Ailesine atılan çamurun daha da yayılmasına sebep oldun...
Daha doğrusu bugünden itibaren olacaksın…
Nasıl mı?...
Anlatayım…
Zemzem Kuyusu'na işeyenin reklâmı
Sevgili kardeşim Ahmet;
Bu ülke, "Fikir Özgürlüğü"nün “küfür özgürlüğü” olduğunu zannedenlerin çoğunlukta olduğu bir ülkedir…
Bu ülke "özgür yarışma"nın, "rakibin sırtına binmek" olduğunu" düşünenlerin seçim sandıklarında ezici üstünlük sağladığı bir ülkedir…
Bu ülke, “insanları övmeyi yalakalık, hakaret etmeyi mertlik” olarak tanımlayan kitlelerin kahir ekseriyeti ellerinde tuttukları bir ülkedir…
Bu ülke, “reklâmın iyisi kötüsü olmaz” deyip, her şeyin en pespaye ama en sıra dışı olanını yapanların siyasal iktidarı belirlediği seçmenlerin ülkesidir…
Bu ülke, ünlü veya tanınır olmak için “zemzem Kuyusuna işemekten utanmayanların” bütün toplumsal ve siyasal yönlendirmelerde hedef kitle olarak tercih edilen yurttaşların ülkesidir…
Hürriyet okurunu halen mi tanımadın?
Ve sen Ahmet…
İşte böyle bir ülkede…
Böyle bir okur kitlesine öyle bir kitap tanıtımı yapıyorsun ki…
Bak Ahmet!..
Bugünkü yazında, reklâmını yaptığın kitabı ve yazarını aşağılar ve okurlarına “Okumayın” derken, Hürriyet okurunun % 80'inin Başbakan Erdoğan ve ekibinden nefret ettiğini bilmiyor muydun?..
O iğrenç üründen söz ederken aslında okurlarına "bu kitabı alın okuyun ve Erdoğan'ın ne menem bir kişi olduğunu öğrenin" demek istemiş olabileceğini akıl edemedin mi?..
Yoksa bir taraftan o pisliği yayına hazırlayana çakarken diğer yandan da Başbakan Erdoğan'a "gözdağı" vermek mi istedin?..
Ve bu ülkede genel okuyucu kitlesinin, “Okuyun” denilen kitabı değil, “Okumayın” diye tavsiye edilen kitabı okumayı daha çok sevdiğini halen öğrenemedin mi?..
Necaset torbasını ortaya attın!
İşte yanlışın bu Ahmet!…
İşte günahın bu…
Bugüne kadar en müzmin Erdoğan düşmanının bile köşesine taşımadığı bir necaset torbasıyla kendi köşeni de kirlettin, mesleğimizi de…
Başbakan ve ailesine (bu arada kendine de çünkü tiksinerek okuduğum kitapta seninle ilgili de aklın almayacağı iddialar var) yapabileceğin en büyük kötülüğü yaptın...
Oysa "kitap" diye piyasaya çıkarılan o kese kâğıdından hiç söz etmemeliydin...
Ben de işim gereği okudum...
Ama şimdiye kadar tek kelime söz etmedim...
Çünkü o kitaba edilecek hakaret bile, kitabın yazarı ve kitap için övgü olacaktı...
Çünkü o kitabın okunmamasını önermek bile başka birileri için "mutlaka alın okuyun ki salyalarınızın akışını cümle aleme gösterin" tavsiyesi yerine geçecekti...
Ne yaptın Ahmet Hakan?..
Bir sen misin o necaset çukuruna düşen yazar ki köşende o pis kokuların reklâmını yaptın...
Oysa sen Ahmet Hakan...
Kim bilir ne kadar çok gencin ilk yazdığı kitabı geri çevirmiştin okumadan...
Ve haliyle o gençlerden söz etmeden...
Oysa sen Ahmet Hakan kim bilir ne kadar çok yeni yazarın kitaplarını okuduğun halde, aklının köşesinden o çalışmalardan, alın teri ürünlerinden tek satırla bile olsa söz etmek geçmemişti...
Ve söz etmemiştin de...
Neden?..
Reklâmı olmasın diye...
Peki bugün yaptığın ne be Ahmet!..
Kendine yakıştırdın mı bunu?..
[email protected]