Ahmet Hakan neden ayıp etti?..
Altmışlı yıllarda Aziz isimli Dinarlı bir yurttaş, sekiz ya da dokuz kişiyi öldürdükten sonra yakalanmıştı...
Geçtiğimiz günlerde, Ahmet Hakan’a “Dalaksız” diyen Şamil Tayyar’ı eleştirmiş, Hakan’dan yana tavır almıştım…
Tayyar’ın, Hakan'a hitap şekli sadece bir köşe yazarı olduğu için değil, sıradan bir insan da söylese yine ayıptı…
Şuraya bakın ki bugün, Şamil Tayyar’ı, Ahmet Hakan’a karşı savunmak durumunda kaldım…
Neden mi?..
Bu kez de Ahmet ayıp etmiş…
Belli ki Şamil Tayyar’a “misli ile hakaret etme duygusunun esiri” olmuş…
Hem de…
Allah’ın huzurundan dönüp geldiğinin ertesi gün…
Günahlarından arındıktan(!) hemen sonra!..
Ve…
Ahmet Hakan’ın bir diğer ayıbı ise, Şamil Tayyar için “eski DSP milletvekili, sonra da AKP (Oysa Umre’ye giderken Ak Parti diye yazmaya başlamış ve ben de kendisini bu nedenle övmüştüm) aday adayı” deyişi…
Yani, Şamil Tayyar'ın "dönek" olduğunu ima edişi...
İyi de Ahmet; sen kendin için sürekli “en büyük dönek benim” tadında yazılar yazmıyor musun?..
Sen dönünce iyi de Şamil dönünce mi kötü?..
Ya da, sol - Laik DSP’den sağ – demokrat Ak Parti’ye dönüş yapmak kötü ama sağ , İslamcı Kanal 7’den renksiz – laik Hürriyet’e transfer olmak iyi mi?..
Yani, sağ – demokrat Ak Parti “kaka”…
Sağ , İslamcı Kanal 7 “kaka”…
Ama…
sol - Laik DSP ile renksiz – laik Hürriyet “cici” öyle mi?..
Yapma Ahmet yaaa!...
Ayıp ediyorsun…
Bak Ahmet…
Senin yaşındakiler hatırlamayabilir ama ellinin üstündekiler anımsayacaktır…
Altmışlı yıllarda Aziz isimli Dinarlı bir yurttaş, sekiz ya da dokuz kişiyi öldürdükten sonra yakalanmıştı...
Karakolda polislere ağlayarak, öldürdüklerinin ne kadar kötü, kendisinin ise ne kadar iyi bir insan olduğunu anlatmıştı…
Yaaaa…
İşte böyle…
Ha bu arada bir sözüm de Şamil kardeşime...
Polemik işte böyle bir şey…
Masa tenisi gibi…
Bir sen vurursun, bir karşındaki…
Yanlış yaptığında, ya da topu ıskaladığında ise sayı kaybedersin…
İnşallah, bütün oyunu kaybetmektense bir sayı kaybetmeyi tercih edersin…
