Ahmet Hakan kaybetti
Ahmet’in kısa yazısı insaf ve edepten yoksundu çünkü… Hakkında “Hırsız ve gaspçı” olduğuna ilişkin bir savcılık soruşturması bile olmayan Mücahit Ören’e iftira atıyor, “Hırsız, gaspçı” diyordu…
Bugün Ahmet Hakan’ın köşesinin en altta yayımlanan birkaç satırı okuyunca
yüzümün kızardığını, kalp atışlarımın hızlandığını ve midemin allak bullak olduğunu hissettim…
Çünkü…
Ahmet, Türkiye Gazetesi’nin Yönetim Kurulu Başkanı Mücahit Ören için aynen
şöyle iğrenç, mide bulandırıcı yazıyı yazıyordu:
HIRSIZ, GASPÇI MÜCAHİT’E NOT
Garibanların parasının kursağından rahat geçmesine asla izin vermeyeceğim.
Paralarını gasp ettiğin insanlar kanserden ölürken senin Miami’de, Bodrum’da,
İstanbul’da, Paris’te yaşadığın lüks ve pahalı günlerinin tek kâbusu ben olacağım.
Şurada iki gün bayram arası verdik diye gevşeme sakın.
*
Yüzüm kızardı çünkü…
Ahmet bir gün önce; kardeşi 15 Temmuz başarısız darbe girişimine katıldığı
suçlamasıyla tutuklu yargılanan Şaban Dişli’nin Cumhurbaşkanlığı başdanışmanlığına atanmasını “suçta şahsilik ilkesi geçerlidir” diyerek alkışlamıştı…
Ben de Ahmet’i “Vicdanlı” yazısı nedeniyle taltif etmiş, “günün kazananı”
seçmiştim.
*
Bir gün önce köşesinde “suçta şahsilik ilkesi geçerlidir” Ahmet bu defa bir gün
önceki vicdanını söküp atmıştı belli ki…
Üzerinden 16 yıl geçmiş, ispatlanamamış ve hem de baba Enver Ören hakkında
ortaya atılan bir iddia yüzünden oğul Mücahit Ören’e “Hırsız, gaspçı” diyordu.
*
Ahmet’in kısa yazısının içinde vicdan ve akıl yoktu zira…
Hakkında kesin yargı hükmü olmayan (İddia bile yok.) birisine “Hırsız ve gaspçı”
demek ağır cezalık bir “iftira” suçuydu…
İftiraya uğrayanın “Dünya Çapında” tanınılırlığı olan bir iş insanı, bir medya
patronu olması ise suçu hafifletmez, ağırlaştırırdı…
*
Ahmet’in kısa yazısı insaf ve edepten yoksundu çünkü…
Hakkında “Hırsız ve gaspçı” olduğuna ilişkin bir savcılık soruşturması bile olmayan Mücahit Ören'e iftira atıyor, “Hırsız, gaspçı” diyordu…
*
Ahmet, Doğan Yayın Grubu ilkelerini ve ortak değerlerini (İlle de 6. Madde d
fıkrası )yerlerde süründürerek, Türkiye’nin “en güçlü, en etkin, en çok satan, en
saygın” medya kurumunun ortak değerlerini yerlerde süründürüyordu…
*
Ve haliyle…
Hem suç işliyor…
Ve hem de kaybediyordu…
NOT: 6. Kişilik hakları ve özel hayatın korunması
d fıkrası şöyle: Somut bilgi ve belge bulunmadıkça kimseyi yasaların suç saydığı eylemlerle itham etmemeye, yasal soruşturmalarda, kişi ve kurumları peşinen suçlu ilan etmemeye, iddiaya ve savunmaya dengeli yer vermeye, soruşturmanın olumsuz etkilenmemesine, okur ve izleyicimizin yönlendirilmemesine özen gösteriyoruz.