Ahmet Hakan kaybetti çünkü...
Üzerinde "Gizlilik yasağı" bulunan soruşturma dosyasından birer sureti ele geçirip
Gazeteci - Muhabir kamuoyunu yönlendirmez, bilgilendirir...
Gazeteci - Muhabir kendini savcı yerine koyup şüphelinin cezalandırılması ya da aklanması gerektiği yolunda beyanda bulunamaz...
Gazeteci - Muhabir ne şüphelinin ne de müştekinin avukatlığı rolüne soyunur...
Gazeteci - Muhabir müşteki hakkında ceza kesemez, infaz edemez, beraat veremez...
Gazeteci - Muhabir üzerinde "Gizlilik yasağı" bulunan soruşturma ve kovuşturma dosyalarını ele geçirmeye çalışamaz, buna rağmen ele geçirmişse dosyaları yayımlayamaz...
Çünkü...
Üzerinde "Gizlilik yasağı" bulunan soruşturma ve kovuşturma dosyalarını ele geçirmek, bir banka yetkilisinden bankayı soyup aldığı paraları kendisine vermesini istemekten farksızdır...
üzerinde "Gizlilik yasağı" bulunan soruşturma ve kovuşturma dosyalarını ele geçiren ve yayımlayan gazeteci - muhabir, gazetenin genel yayın yönetmeni, yazı işleri müdürleri "hırsızlık" suçu ile yargılanmalıdır...
Gazeteci - Muhabir, yargılama konusunda iddia - savunma ve yargılama ayaklarından hiçbirine "payanda" olamaz, dışarıdan izler, kamuoyuna bildirir...
Şimdi...
Bütün bunlara rağmen, bir gazeteci - muhabiri, üzerinde "Gizlilik yasağı" bulunan soruşturma ve kovuşturma dosyalarını ele geçirdiği, kendini savcı - avukat - yargıç yerine koyduğu için alkışlamak, suç ortaklığıdır...
Üzerinde "Gizlilik yasağı" bulunan soruşturma dosyasından birer sureti ele geçirip CNN-TÜRK'te yönettiği "Tarafsız Bölge" programında kamuoyuna duyuran Nedim Şener ve Mehmet Baransu'yu "tebrik ederek" suçlarına iştirak eden Ahmet Hakan "kaybetti"...