MEDYA KÖŞESİ

Ahmet Hakan hükmünü verdi…

: Ergenekon diye bir örgüt varmış... Bu işi bu örgüt planlamış... "Katil" dinci değilmiş...

Ahmet Hakan hükmünü verdi…
GAZETECİLER.COM

Artık mahkeme heyeti de boşuna kafa patlatmasın. Danıştay Cinayeti olarak arşive geçen vahşi katliamın zanlısı cinayeti, Ergenekon adı verilen zarfı temiz, mazrufu kanalizasyondan beter terör örgütü üyesidir.
Hükmü değerli Türk büyüğü Ahmet Hakan vermiştir.
Eh yani.
Koskoca Ahmet Hakan bu.
Yalan veya yanlış yazacak değil ya.
BU arada bir iyilik yapsa hakan. Şu; Uğur Mumcu, Bahriye Üçok, Çetin Emeç, Muammer Aksoy dosyalarını da bir incelese de şu katilleri ve bağlı oldukları örgütü bir öğrensek.
Kardeşim; bu memlekette 10 tane daha Ahmet Hakan olsa, faili meçhul cinayet kalmaz.
Meraklısına not: Giriş, Ahmet Hakan'ın "ironi yaptım" defiine karşı böyle yapılmıştır.
Bakın nasıl da şıpıdanak çözüvermiş olayı:


Danıştay saldırısına dair kişisel tutanak

YAZILIP çizilenlerin hepsini okudum... Verilen her ifadeye baktım... Dava dosyasına girdim... Sanık ve tanık ifadelerine göz attım... Birleştirme tutanaklarını inceledim...

Ve bir kanaat oluşturdum.

Fikrim hür, vicdanım hürdür...

Tarihe "Danıştay saldırısı" diye geçen olayla ilgili "kişisel" tutanağımı açıklıyorum...

* * *

- Memlekette ortalığı karıştırmak ve sivil hükümetin aleyhinde kamuoyu oluşturmak isteyen bazı güçler, Cumhuriyet Gazetesi'ni bombalamaya çalıştılar. Cumhuriyet Gazetesi'nin bombalanması için birkaç kez girişimde bulundular, ancak girişimleri başarısızlıkla sonuçlandı.

- Tam bu sırada Danıştay'dan "türban" ile ilgili hayli tartışmalı ve hayli zorlama bir karar çıktı. Çıkan karar, hükümetin tepkisini çekti. Provokatörlüğü ile tanınan bir gazete ise, "İşte kararı veren üyeler" diye manşet atıp Danıştay üyelerinin resimlerini manşetten yayınladı. Danıştay üyeleri, "Hedef gösteriliyoruz" açıklamaları yaptılar. Yani provokasyona çok açık bir ortam doğdu.

- Cumhuriyet Gazetesi'ni bombalatmaya çalışan karanlık güçler, bir durum değerlendirmesi yaparak, çok daha şahane bir hedefin oluştuğuna kanaat getirdiler. Yeni hedef Danıştay'dı...

- Planları şuydu: Danıştay'a silahlı bir baskın yapılacak, yargıçlara ateş açılacaktı... Türban hakkında olumsuz karar veren yargıçlar, dinci bir militanın silahından çıkan kurşunlarla katledilmiş olacaktı. Bu gelişme, hükümetin alaşağı edilmesine yol açacak olayları tetikleyecekti. Zaten hedef de buydu.

Bu iş için çok uygun bir "tetikçi" bulundu... "Biraz ülkücü, biraz İslamcı, biraz psikopat, biraz ulusalcı, biraz karanlık, biraz milliyetçi" bir avukat... Adı: Alparslan Arslan... Avukat Alparslan Arslan, bin türlü vaatlerle eyleme gönderildi. Her şey planlandığı gibi gitti... Güvenlik zaafları had safhadaydı... Ve "avukat" kimliğinden yararlanan saldırgan elini kolunu sallayarak Danıştay'a girdi... Yargıçlara ateş açtı... Ancak bir aksilik oldu: Kahraman bir polis, Alparslan Arslan'ı olay yerinden kaçarken yakalamayı başardı.

Ama failin yakalanması, ilk etapta sonucu değiştirmedi... İlk etapta provokasyon tuttu, beklenen sonuç alındı... "Katil hükümet" sesleri yükseldi, olay "Bir dinci militan, türban kararı yüzünden yargıç kurşunladı" şeklinde yorumlandı.

Dönemin Cumhurbaşkanı Sezer, muhalefet partilerinin sözcüleri, merkez medyadaki kalemler, laik kesim ayağa kalktı. Karar verilmişti: "Hükümet azmettirdi, dinci katil kurşun saçtı." Saldırıda hayatını kaybeden yargıcın cenaze töreni, hükümet karşıtı protestolara döndü, bazı bakanlar törende saldırıya uğradı.

- Ve çok sonra şunlar anlaşıldı: Ergenekon diye bir örgüt varmış... Bu işi bu örgüt planlamış... "Katil" dinci değilmiş... Veli Küçük ve tayfası ile ilintiliymiş... Cumhuriyet'i de bu ekip bombalatmış... Ümraniye'de ele geçirilen bombalar ile Cumhuriyet'e atılan bombalar arasında bir ilişki varmış... Ve hepimizin ama hepimizin çok uyanık olması gerekiyormuş..

-

Ahmet Hakan'ın diğer yazılarını

ÇOK OKUNANLAR
Yorumlar