Ahmet Hakan, Ertuğrul Özkök'ü niye kıskandı?
"Kıskançtır aramaz. Bir de sabah otelden alıp götürdüler, kendini kahraman gibi hissediyor. Burnu büyüdü"
GAZETECİLER.COM
Şair Eşref der ki:
Şaka, şaka, şaka...
Ortada kıskançlık falan yok...
Özkök, Ali Poyrazoğlu - Nilgün Belgün ikilisini izlemeye gidince sohbet arasında yapılmış bir espri...
Bakın nasıl...
Oyundan sonra kulise giriyorum.
Ali Poyrazoğlu, her zamanki harika enerjisi ile anlatıyor.
Nilgün Belgün, oyundaki kadar canlı, fettan, cazibeli.
"Geçen gün seni televizyonda izledim. Tam benim kafamdasın.
Ahmet Hakan'a ara söyleyeyim dedim. Arayacaktı, ama vazgeçti" diyor.
"Kıskançtır aramaz. Bir de sabah otelden alıp götürdüler, kendini kahraman gibi hissediyor. Burnu büyüdü" diyorum.
Gülüyoruz.
Sonra dövme muhabbeti başlıyor.
Bileğinde "N" harfi, ayağında bir kelebek var.
Omzunu açıp gösteriyor. Oraya da yıldızlardan oluşan bir dövme yaptırmış.
"Öyle bir gün ayrılacağım insanların adını falan yazdırmıyorum" diyor.
Ne güzel; alacakaranlık kuşağı bile yaşama tutkumuzu öldüremiyor.
Ne diyeyim? Allah hepimizi korusun.
Bir de Ali Poyrazoğlu'na, Nilgün Belgün'e, sanatçılarımıza, müzisyenlerimize teşekkürler.
Alacakaranlık kuşağı onlar sayesinde biraz aydınlanıyor, içimiz açılıyor.
Dayanıyoruz...
Ertuğrul Özkök'ün makalesinin tamamını
Şair Eşref der ki:
Duyan yok söyleme başında bin türlü belâ olsa
Sakın her şahsa açma hatta bu bir pârsa olsa
Sokar akrep gibi fırsat bulunca akraban olsa
Bütün ebnâ-i âlem zehirli bir mâre dönmüştür
Şaka, şaka, şaka...
Ortada kıskançlık falan yok...
Özkök, Ali Poyrazoğlu - Nilgün Belgün ikilisini izlemeye gidince sohbet arasında yapılmış bir espri...
Bakın nasıl...
Oyundan sonra kulise giriyorum.
Ali Poyrazoğlu, her zamanki harika enerjisi ile anlatıyor.
Nilgün Belgün, oyundaki kadar canlı, fettan, cazibeli.
"Geçen gün seni televizyonda izledim. Tam benim kafamdasın.
Ahmet Hakan'a ara söyleyeyim dedim. Arayacaktı, ama vazgeçti" diyor.
"Kıskançtır aramaz. Bir de sabah otelden alıp götürdüler, kendini kahraman gibi hissediyor. Burnu büyüdü" diyorum.
Gülüyoruz.
Sonra dövme muhabbeti başlıyor.
Bileğinde "N" harfi, ayağında bir kelebek var.
Omzunu açıp gösteriyor. Oraya da yıldızlardan oluşan bir dövme yaptırmış.
"Öyle bir gün ayrılacağım insanların adını falan yazdırmıyorum" diyor.
Ne güzel; alacakaranlık kuşağı bile yaşama tutkumuzu öldüremiyor.
Ne diyeyim? Allah hepimizi korusun.
Bir de Ali Poyrazoğlu'na, Nilgün Belgün'e, sanatçılarımıza, müzisyenlerimize teşekkürler.
Alacakaranlık kuşağı onlar sayesinde biraz aydınlanıyor, içimiz açılıyor.
Dayanıyoruz...
Ertuğrul Özkök'ün makalesinin tamamını