Ahmet Hakan: Dilipak'a tuhaf bir şey oldu
Hürriyet yazarı Ahmet Hakan, "Dilipak'a tuhaf bir şey oldu ve kendini yenileyemedi" dedi.
Hürriyet gazetesi yazarı Ahmet Hakan, bugünkü köşesinde "Abdurrahman Dilipak için bir portre denemesi" ara başlığını kullanarak Dilipak'a ilişkin 80'li yıllardan 2000'lere bir portre çizdi. Hakan, Dilipak için "Sonra bir şey oldu. Tuhaf bir şey! Dilipak kendini bir türlü yenileyemedi" dedi:
ABDURRAHMAN DİLİPAK İÇİN BİR PORTRE DENEMESİ
80’lerin ortasıydı... 12 Eylül sonrası politikaya, konuşmaya, tartışmaya, ideolojiye aç olduğumuz günler... Ve işte böyle bir ortamda başladı “paneller dönemi”.
Bir komünist, bir İslamcı, bir Kemalist ve bir liberalin konuşmacı olarak katıldığı ve bizim de büyük bir heyecanla takip ettiğimiz paneller... Bu panellerin starı, hiç kuşkusuz “İslamcı” kategorisinden olaya katılan Abdurrahman Dilipak’tı. Öyle etkili, öyle güzel, öyle destansı konuşmalar yapardı ki Dilipak... BİLSAK’ın, Mülkiyeliler Birliği’nin tüm solcuları, sanki Sartre’ın Nobel’i ret konuşmasını dinliyorlarmış gibi büyülenirlerdi. Avuçları patlardı alkışlamaktan.
“Din” dendiğinde akıllarına sadece “halklar” ve “afyon” kelimeleri gelenler, Dilipak’ı dinlediklerinde “Yahu aynı bizim gibi konuşuyor, yahu bütün İslamcılar böyleyse amma da güzel” derlerdi. Çünkü Dilipak, öyle bir özgürlük tasavvuru çiziyordu ki... Bir özgürlük tasavvuru ancak bu kadar çizilebilirdi. 12 Eylül Anayasası’yla öyle bir kafa buluyordu ki... 12 Eylül Anayasası’ndan nefret eden solcular kendilerinden geçiyordu. Uzun süre bu böyle gitti. Hem de çok uzun süre... Dilipak destansı konuşmalar yapmaya, farklı kesimleri şaşırtmaya, yasakçılarla mücadeleye devam etti. Sonra bir şey oldu. Tuhaf bir şey! Dilipak kendini bir türlü yenileyemedi. Paneller döneminde söylediği sözlere yenilerini ekleyemedi. Sekterleşti. Donuklaştı. Tutuculaştı. Kendi kesiminin politikacıları yükseldikçe Dilipak’ın etkisi azaldı. Farklı kesimlerin itibar ettiği bir aydın olmaktan uzaklaştı. Bu da onu daha içe kapalı bir hale getirdi. Son durum? Onu yazmak istemiyorum. Son durumu ortada zaten.