Ahmet Davutoğlu mutlaka gitmeli ve yerine...
“Aktif” ve “Gerçekçi” için Türkiye’nin bilhassa Suriye politikalarında “Geri çekilme” yapması şart…
ADNAN BERK OKAN
Liderler beklenmeyeni yapabilme iradesi, kararlılığı ve gücüne sahip politikacıların arasından çıkar.
Liderler, gerektiğinde “geri adım” atabilen devlet adamlarıdır…
Diplomasi, “Silâhsız Savaş” olduğuna göre harp meydanındaki stratejilerin kapalı kapılar ardında da aynen uygulanması doğru bir yöntemdir…
Sakarya Meydan Muharebesi, Dünya Harp Tarihine, “geri çekilerek savaş kazanma” sanatı olarak geçmiştir…
Ne demek istediğimi açayım…
Başbakan Erdoğan; Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’na bugüne kadar devlet’e verdiği hizmetlerinden ötürü “teşekkür” edip istifasını istemelidir…
Yerine ise; birkaç gün öncesine kadar Ak Partili kimi bakan ve genel başkan yardımcılarının haksız saldırılarına hedef olan Ekmeleddin İhsanoğlu getirilmelidir…
“Aktif” ve “Gerçekçi” dış politika için Türkiye’nin bilhassa Suriye politikalarında “Geri çekilme” yapması şart…
Davutoğlu’nun niçin gitmesi gerektiğine gelince..
Gitmesi gerekiyor çünkü…
Bütün iyi niyetine rağmen; reel politikanın gereklerini yerine getiremediği için gitmeli…
“Ama Ahmet Bey çok iyi bir insan” diyenler olabilir…
Mutlaka çok iyi bir insandır…
Mutlaka bölgede olan biten vahşet en çok onun yüreğini yakıyordur…
Ama…
Unutmamalıdır ki Dışişleri Bakanlığı “Diyanet İşleri Başkanlığı” değildir…
Diyanet İşleri Başkanlığı bütün dünya insanlığı için “iyi” şeyler düşünebilir elbette…
Ama Dışişleri Bakanı önce kendi ülkesinin insanlarını düşünmek zorundadır…
Demek istemem o ki…
Davutoğlu’nun “iyi insan” olması, komşularımıza gösterdiği “merhamet” tabii ki komşularımız açısından çok asil bir tavır…
Asil olmasına asil ama Davutoğlu’nun o yüksek merhamet duygusu yüzünden Gaziantep, Hatay, Urfa, Mardin, Kilis ve bu illerin ilçelerinde kaç şirketin battığını, kaç kişinin işsiz ve aşsız kaldığını biliyor musunuz?..
Lütfen tarafgirliği bırakın…
“Müslüman kardeşimiz” edebiyatı da yapmayın…
Irak’ta bir milyondan fazla Iraklı Müslüman öldürüldü ABD ve İngiltere askeri birlikleri tarafından…
O, bir milyondan fazla şehit Iraklı Müslüman “kardeşiniz” değil miydi?..
Bırakın numara yapmayı…
O dönemde “öldürülen Iraklı Müslümanlar için ağlayıp da ortalığı germeyin” talimatı verildiği için ağlamadınız…
Çünkü o dönemde Hükümetimiz ile Bush Yönetimi “kan kardeş” idi…
İçtikleri su ayrı gitmiyordu…
Yine o dönemde öldürülen Iraklı Müslümanlar için miting düzenlemenize izin verilmediği için camii önlerinde ya da ABD – İngiltere büyükelçilikleri veya konsoloslukları önünde toplanıp da gösteri yürüyüşleri yapmadınız…
Yani bugünkü mitingleriniz falan palavra…
Yani birkaç yıl önce haklı olarak sevip saydığınız Ekmeleddin İhsanoğlu gibi bir beyefendiye birden “lânet” okumanızın temel sebebi başka…
Nedenini söylersem çok kırılırsınız…
Onun için söylemeyeyim…
Yazımı bitirirken tekrar edeyim:
Başbakan Erdoğan, Davutoğlu’nu mutlaka görevden alıp yerine; bütün Müslüman âleminin ve gelişmiş Batı demokrasilerinin saygı duyduğu; Batı ile İslâm ülkeleri arasında “Barış Köprüsü” kurabilecek Ekmeleddin İhsanoğlu’nu parlamento dışından Dışişleri bakanı olarak atasın…
Ahmet Davutoğlu da parlamento dışından atanmamış mıydı?..
Demek ki olabiliyormuş…