MEDYA KÖŞESİ

Ahmet Altan'ın hedefinde 'dindar medya' var

"Tercihlerine karışamayız ama yaptıkları zorbalığı bize "dindarlık" diye yutturmaya kalktıklarında "hadi oradan" deriz."

Ahmet Altan'ın hedefinde 'dindar medya' var
GAZETECİLER.COM  - Taraf genel yayın yönetmeni Ahmet Altan, köşesinden hem iktidara hem de "dindar" medyaya çaktı. Dindarlığın temelinde dürüstlüklük olması gerektiğini söyleyen Ahmet Altan,

Aslında başlık çelişkili bir ifade taşıyor, hangi dinden olursa olsun "dindar" dediğin insan dürüsttür çünkü, "dürüstlük" dindarlığın başlangıç noktası, orda sektiysen zaten daha ileri gidemezsin, dindar olamazsın.

Ama "dindar ve dürüst" olarak yola koyulup da yol üstünde "iktidara" rastlayanlar bazen yoldan sapabiliyorlar, hâlâ "dindar" gözüküyorlar hatta dindar gözükebilmek için herkesten daha fazla sofuluk taslıyorlar ama dürüstlükten ayrılıyorlar.

Zorbalığı "din" kılığına sokmak isteyenlerin dünyada da geçeceği "imtihanlar" oluyor, onlara "işkence hakkında ne düşünüyorsun" dediğinde eğer "işkenceciyi" iktidar atadığı için sessiz kalıyorsa, Uludere'de ölenleri unutturmak istiyorsa, şike yasasındaki ahlakı zorlayan unsurları görmezden geliyorsa, anlıyorsun ki onlar "dürüstlükten" ayrılmış.

İKTİDAR NİMETLERİ DAHA TATLI GELMİŞ

İktidar nimetleri onlara "dürüstlükten" daha tatlı gelmiş.

Onlar için yapılabilecek bir şey yok.

Yol onların, tercih onların.

Yollarına, tercihlerine karışamayız ama yaptıkları zorbalığı bize "dindarlık" diye yutturmaya kalktıklarında "hadi oradan, bunun dinle ve dürüstlükle ilgisi olmadığını biliyoruz" deme hakkına da sahip oluruz.

Bize bu hakkı, bu ülkenin gerçek ve dürüst dindarları veriyor.

Bu dürüst dindarlar, bir dindarın nasıl davranması gerektiğini bize de, dürüstlükten ayrılan dindarlara da öğretiyorlar.

AKP iktidarı "işkenceden" mahkûm olmuş bir polisi terfi ettirerek İstanbul'da çok önemli bir makama getirdi, o işkencecinin kurbanları günlerden beri yaşamış oldukları acıları bizim gazetede anlatıyorlar.

DİNDAR MEDYADA ÇIT YOK

"Dindar" olduğunu söyleyen medyada "çıt" yok.

İktidarımızın "dindar" yöneticileri "hem sağır, hem kör", işkenceyi de, işkenceciyi de görmüyorlar, aksine sahip çıkıyorlar.

Ama "vicdanlarını, inançlarını, dürüstlüklerini" iktidar nimetleriyle takas etmeye yanaşmayan "dürüst ve vicdanlı" gerçek dindarlarımız da var bizim bu ülkede.

Dün onların bir kısmı isyan etti.

İşkenceci bir polisin terfi ettirilmesine karşı çıktılar.

Anlayan olursa, "dindar kılığında" gezip de dürüstlükten ayrılanlara ciddi bir uyarı bu.(...)

ŞİİR OKUDUĞU İÇİN MAHKUM OLAN BAŞBAKANIN USTALIK DÖNEMİ

İstanbul'a bir işkenceciyi atadılar, dün de Siirt'in "seçilmiş" belediye başkanını "bir konuşmasından" dolayı mahkûm oldu diye görevden aldılar.

Bu da, "şiir okuduğu için" mahkûm olan bir başbakanın "ustalık" döneminde oldu.

Özgürlükleri daraltıyorlar.

Baskıyı aratırıyorlar.

Kürtleri, Alevileri, "dürüst dindarları", demokratları, solcuları dışlayarak "Türk-İslam" sentezi denen "kavmiyetçi" ucubenin dışında kalanları sindirmek, Peygamber'in çoktan unuttukları "veda hutbesine" rağmen bir kavmiyetçiliğin arkasında oy toparlamak istiyorlar.

(...) Belki dürüst dindarların isyanı "gittikleri yolun" yanlışlığı konusunda onları uyandırır.

Müslümanlığın bir vicdanı olduğunu onlara hatırlatır.

ÇOK OKUNANLAR