MEDYA KÖŞESİ

Ahmet Altan ve Murat Belge'yi sakallarından vurdu...

Ahmet Altan ve Murat Belge'yi tiye alan Salih Tuna, "Belge ve Altan'ı uçakta ellerinde Kuran'la görsem Kim lan bunlar, intihar bombacısı mı? diye bi ufaktan panik yaparım." dedi.

Ahmet Altan ve Murat Belge'yi sakallarından vurdu...
GAZETECİLER.COM
Yeni Şafak yazarı Salih Tuna, oryantilizm ve Türk aydınının İslam'a bakışını konu aldığı yazısında Taraf yazarları Ahmet Altan ve Murat Belge'yi tiye aldı. 11 Eylül sonra batıda derinleşen müslüman algısının Türkiye'de de geçerli olduğunu savunan Salih Tuna, Taraf yazarlarının sakallarını hatırlatarak ilginç bir örnek verdi:

"Ahmet Altan'ımız veya Murat Belge'niz Avrupa'ya uçak seyahati yapsalar, bu Müslümanların kitabı ne yazıyor tecessüsüyle de ellerine birer Kur'an meali alıp okusalar, ecnebi yolcular şöyle dursun, ben bile, "Kim lan bunlar, intihar bombacısı mı?" diye bi ufaktan panik yaparım."

İşte Salih Tuna'nın "Başbakan'ın zihnindeki kadın profili bu mu?" başlıklı yazısındaki ilgili bölüm:
 
Kemalizmin zihnimizde açtığı yaraların kolayından kapanmayacağı belliydi; yüz yıllık yara üç beş yılda savacak değil ya! Lakin...
Böylesine ibret verici şekilde uç vereceğini de sanmazdım.
Evvela, Ahmet Altan'dan o "film" paçavrasına gösterilen tepkilerden hareketle "İslam'ın ortaçağı" yazısı geldi.
Neresinden tutsanız elinizde kalacak bir yazıydı.
Bir "göbeğini kaşıyan Müslümanlar" demediği kalmıştı işte.
Hayır, üzerinde durmayacağım.
Zaten bu saatten sonra ne desek nafile! Rasim özdenören veya Hilmi Yavuz yıllardır söylüyor da ne oluyor sanki. Oryantalizmin köküne kibrit suyu döken L6vi Strauss mezarından kalkıp gelse ne fayda! Yanlış anlaşılmasın, Ahmet Altan'ı falan ayıplamıyorum.
Hepimiz aynı eğitimden geçtik; biliyorum kolay değildir; her şey düzelse algıların tortuları kalır zihinde.
Algı deyip geçmeyin; 11 Eylül 2001 saldırısı ardından ABD öncülüğünde öylesine korkunç İslamofbbi heyulası yayıldı ki dünyaya, biz "Müslümanlar" bile birbirimizden korkar olduk.
Misal...
Ahmet Altan'ımız veya Murat Belge'niz Avrupa'ya uçak seyahati yapsalar, bu Müslümanların kitabı ne yazıyor tecessüsüyle de ellerine birer Kur'an meali alıp okusalar, ecnebi yolcular şöyle dursun, ben bile, "Kim lan bunlar, intihar bombacısı mı?" diye bi ufaktan panik yaparım.
Öyle ya, hem iki sakallı adam, hem de ellerinde Kur'an var! (Biraz abarttım biliyorum Şinasi, başka türlü arılamıyorsun çünkü. Yoksa Ahmet Altan'ı da Murat Belge'yi de tanıyorum, niye şaşayım. Hem tanımasam da ne gam; yükseklik korkum var çok şükür, uçağa binmiyorum.) Ecnebi yolcuların işi biraz daha zor tabii. Hem Altan ve Belge'yi tanımazlar hem de, "Bizim sakallarımız öyle sakal değil, bakın bıyıklarımız da ne güzel ağzımza giriyor" lakırdılarından anlamazlar.
Hulasa, öyle aşağılık bir yabancılaştırma oluştutuldu ki, Kur'an, tekbir, namaz bile terörist olmanın göstergesi sayılır oldu.
Nasıl ki, küresel ölçekte on küsur yılda (11 Eylül 2001'den itibaren) mahut algı oluşturuldu, yerel ölçekte de Kemalist "eğitim" (yüz yıllık süre içinde) İslam'a bakışta benzer bir algı / iğva oluşturdu.
Düşünsel köklerini isterseniz Renan'ın 1883'teki konferansına, isterseniz daha eskilere, hatta topyekûn oryantalizme dayandırabilirsiniz.
Örnek çok, hangi birini sayayım.
Mesela, Kılıçadaroğlu'nun "AKP bu ülkeyi Ortaçağ karanlıklarına sürükleyecek" ifadesi Kemalist iğvanın dışavurumundan başka bir şey değildi.
Kılıçdaroğlu'nu da ayıplamıyorum. Daha evvel söylediğim gibi bir nevi "Zelig sendromuna" tutulduğu için mazur görüyorum.
Gelgelelim...
BDP Genel Başkanı Selahattin Demiıtaş geçen gün, "Başbakan'ın zihninde, kendisinin ayaklarını yıkayan, ona köle olan hatta 2-3 kumayı kabul eden kadın profili var.." demekle çok ayıp etmiştir.

Yazının devamı için
ÇOK OKUNANLAR