Abdurrahman Dilipak'tan çok tartışılacak YSK sözleri! 'Kopyala-yapıştır yöntemi ile....'
Yeni Akit yazarı Abdurrahman Dilipak, bugünkü yazısında YSK'nın 230 sayfalık metnine değindi.
Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK) 6 Mayıs'ta iptal ettiği İstanbul Büyükşehir Belediye seçimlerinin gerekçeli kararı açıklandı. YSK'nın 11 üyesinden 7 sinin iptal 4'ünün de 'iptale gerek yok' kararı verdiği biliniyordu.
Hükümete yakın Akit gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak, bugünkü yazısında YSK’nın gerekçeli kararını eleştirdi.
Abdurrahman Dilipak, “YSK gerekçeli kararı açıkladı da!” başlıklı yazısında, “Geciken adalet adalet değildir.’ YSK bir yargı kurumudur ve toplumun bu kadar ilgisinin yüksek olduğu bir konuda açıklanan kararda geç kalınmıştır” ifadelerini kullandı.
“KARARIN VİCDANLARI TATMİN EDECEĞİNDEN EMİN DEĞİLİM”
“Kaldı ki, kararın vicdanları tatmin edeceğinden emin değilim” diyen Dİlipak şöyle devam etti:
“Karar ‘Karşı oy’larla birlikte 250 A4 sayfa. 4 karşı oy ise yaklaşık 40 sayfa. İlk karşı oy başkana ait 9 sayfa. 2. karşı oy yaklaşık 6, 3. karşı oy 5.5 sayfa. 4. karşı oy Yunus Aykın’a ait. O da 15 sayfa yazmış.
Bakın çoğu tekrar, ‘kopyala – yapıştır’ yöntemi ile yazılmış, roman boy 600 sayfalık kitap. 30 ramazanda Kur’an-ı Kerim mealini bile okumuyor ki insanlar, bu ‘Gerekçeli karar’ı okusunlar.
Hemen göz gezdirecekler ve arama motorundan, mesela ‘oy hırsızlığı’nı aratacak, ki, ilk aranan o olmuş. 600 sayfalık dokümanda böyle bir şey geçmiyor. Birileri bunu tartışacak. Ve herkes hemen ve daha çok ‘Karşı oy’ yazılarını okuyacak. Ve tabii baştan başkanın yazdığı ilk 9 sayfalık bölümü. Ve bütün metni o ilk bakış açısı ile değerlendirecek, fanatik taraftarlar ve uzmanlar dışında.”
“BAKIN ADALETE GÜVEN SARSILIRSA BARIŞ TEHLİKEYE GİRER”
Abdurrahman Dilipak, “İlk düğmeyi yanlış iliklemişseniz, ötekileri size doğru geldiği gibi iliklemenizin bir faydası yok” diyerek eleştirilerini şöyle sürdürdü:
“Bana kalırsa bu iş, daha seçim günü başladı ve hâlâ domino etkisi ile yanlış süreç devam ediyor.
Bakın bu süreçte alınan kararlar geçmişe ve geleceğe sirayet edecek. Yani metastaz yapma riski çok yüksek. Yani kriz bir kara deliğe dönüşme istidadı gösteriyor. Hukukun dejenere olması ile ortaya çıkacak kara delik hakikatleri yutsa da doymayacaktır.
Daha ilk günden, gerekçeli kararın yazılması aşamasında yine sorun yaşandı. Karar vericiler, kısa kararla sınırlı kalmayıp, genel değerlendirmelerle oldu bitti yeni hükümler şeklinde yorumlanacak ifadeler kullanınca, karşı oy sahipleri, gerekçeli karardaki bu yeni tesbitlere mukabil de karşı görüş yazmak istediler. Ve zaman doğal olarak uzadı.
Hukuk, polemik konusu yapılmamalı. Adaletin terazisi hassastır.
Bakın adalete güven sarsılırsa barış tehlikeye girer. Adalet mülkün temelidir. Adalet yoksa barış teslimiyettir. Adalet yoksa barış da yoktur. Bu evrensel bir kuraldır. Adalet ve barış yoksa hiçbir özgürlük güven altında değil demektir.”
“TOPLUM VİCDANINDA TATMİN EDİCİ BİR AÇIKLAMA ORTAYA KONULMAMAKTA…”
“Karşı oy’ yazılarında birçok tartışmalı, çelişkili, yoruma açık konu, tekrar liste halinde sunularak aslında tartışma gündemi için yeni bir zemin oluşturulmuş oldu” diyen Dilipak şöyle devam etti:
“Ancak, bu çelişkili durumlarla ilgili hâlâ toplum vicdanında tatmin edici bir açıklama ortaya konulmamakta, taraflar kendi siyasi çıkarlarına göre tartışmaya devam etmektedir. Merakla beklenen gerekçeli karar konunun vuzuha kavuşması ve adil bir sonuç için mevcut beklentilerin aksine, tartışmayı şiddetlendirici ya da arada kalan insanların siyasetten uzaklaşmasına sebeb olacak bir siyasi ortamın doğmasına vesile olacak bir süreç başlatacağından ciddi anlamda endişe ediyorum.
Neyse olan oldu. Hayat devam ediyor. Can sıkıcı başka olaylar da var ülkemiz, bölgemiz, dünya ile ilgili. Bazan gelince gelir işte. Sonra gün gelir bu da geçer ya hu!
Bu anlamda gözden kaybetmememiz gereken tek bir gerçek var: İmtihan oluyoruz. Sahi bütün bunlar olmasa, cennete ya da cehenneme gidecekler nasıl belli olacak. İman edenler için gam yok! Bizi gören, duyan, bilen, hüküm sahibi bir Allah var. ‘Sebeb ey!’ Sabır! Allah’ın yardımının bize ulaşmasını engelleyen söz ve işlerden uzaksak ne gam! Selâm ve dua ile.”