Abbas Güçlü
Bir Başbakan, ekranda, bir "sözde" meslektaşımızın gazıyla, bir başka ve "özde" meslektaşımız olan Abbas Güçlü'yü tehdit
Biz izlemedik çünkü; Başbakan'ı konuk eden arkadaşı "gazeteci" olarak kabul etmiyoruz...
"Bir gazeteci ille de muhalif olur" diyenlerden değiliz ama "bir gazeteci yeri geldiğinde muhalif de olur" diye düşünüyoruz...
Ve o arkadaşımız "hiç muhalif" olmadığı ve hatta siyasal iktidara verdiği destek yüzünden kendi genel yayın yönetmeni tarafından bile "ben de saçıma jöle mi süreyim yani?" denilerek eleştirilen bir "müzmin iktidar destekçisi"
Kenthaber'de o program için bakın neler yazıyor:
(Başbakan'ın) "Bunlar bedelini çok ağır ödeyecekler” tümceleri karşısında, programı gene günlerce yazılıp çizilecek, konuşulacak, tartışılara konu olacak diye gözleri ışıldayan Bulut’un dudaklarından “Vicdanen mi, hukuken mi?” sorusu döküldü.
Başbakan, “Hukuken de olabilir. ÖSYM Başkanı'nın dava açması lazım.. Onun da hakkını araması lazım. Manen ciddi bir mağduriyete uğradı. 1 milyon 700 bin gencin üzerinden rant elde etmeye çalışıyorlar. Başta Kılıçdaroğlu... Ali Bey'in profesörlüğüne hakaret etti, söylenmedik laf bırakmadı...” dedi.
Anlaşılan o ki… Gazeteci-yazar Abbas Güçlü’nün başı, yaptığı gazetecilikten ötürü dertte, ciddi biçimde ağrıyacak!..
Düğmeye de, seçimlerden sonra başlanacak!..
Güçlü’nün, YGS sınavındaki “şifre skandalı”nı, seçim sürecinde ortaya çıkarmasına çok fena kızılmış!..
Başbakan’ın “… bedelini çok ağır ödeyecekler…” demesi sanki, Abbas Güçlü’nün “çete üyesi olmak”la suçlanacağının, YGS sınavındaki “şifre skandalı” gazeteciliğinin “çetecilik”le ilişkilendirileceğinin ve Silivri’ye tıkılacağının işareti!..
Süreç, Başbakan’ın canlı yayında “ÖSYM Başkanı'nın dava açması lazım” diyerek, adeta “talimat” verdiği ÖYSM Başkanı Prof. Dr. Ali Demir’in dava açmasıyla başlayacak!
Abbas Güçlü yalnız bırakılmamalı!..
Evet...
Baki Karakol bunları yazıyor...
Ve biz de kendisine katılıyoruz tabii ki...
Çünkü...
"Abbas Güçlü yalnız bırakılmamalı!.."
Değerli dostlar;
Başbakan'ı alkışladığımızda yazdıklarımıza inanıp "tebrik postası" gönderenler; eleştirdiğimizde "ana - avrat küfür" ediyorlar...
Ne morukluğumuz kalıyor, ne komedyenliğimiz...
"Ulan sana yazdı yazdıranın...." diye başlayan edebi(!) maillerin ardı arkası gelmiyor...
İyi ama...
Bir Başbakan, değerli meslektaşlarımızdan biri olan Abbas Güçlü'yü tehdit edecek; "onu da içeri atttıracağım" mesajını verince biz iktidar yalakaları gibi "Bravo!" mu diyeceğiz yani?..
E vallahi "pes"...
Buradan söz veriyoruz:
"Abbas Güçlü'yü, siyaset destekli yargı zulmü karşısında yalnız bırakmayacağız..."
Ve...
Kendisini hapisle tehdit eden Başbakan'a bugünkü (22.05.2001) Milliyet'te başlığı altında yayımlanan makalesiyle verdiği yürekli cevabı için değerli meslektaşımız Abbas Güçlü'yü "Günün Köşe Yazarı" seçtik...