MEDYA KÖŞESİ

375 günün bedelini kim ödeyecek?

Birand sordu: Tamı tamamına 13 ay yattılar. Genç bir insanın hayatından 13 ayın silinmesi ne demektir?

375 günün bedelini kim ödeyecek?
GAZETECİLER.COM - Posta gazetesi başyazarı Mehmet Ali Birand bugün köşesinde kaleme aldığı  375 günün bedelini kim ödeyecek? başlıklı yazısında tahliye edilen, Posta gazetesi yazarı Nedim Şener, Ahmet Şık, Cuşkun Musluk ve Sait Çakır için sordu: "Tamı tamamına 13 ay yattılar. Genç bir insanın hayatından 13 ayın silinmesi ne demektir?"

İşte Birand'ın yazısından çarpıcı bir bölüm:

YARGI BİZE KIYAK ÇEKMEDİ

Geldiğimiz noktaya bakın. Uygar dünyada son derece doğal karşılanan, işin normal gidişini dahi sevinçle karşılıyoruz . Alkışlar tutuyoruz . Nedim- Ahmet ikilisinin serbest bırakılmasını neredeyse havai fişek gösterileriyle kutluyacağız. Oysa, yargı bize bir kıyak çekmedi. Çok uzun zamandır yapması gerekeni yaptı. Yanlıştan geri döndü. Şimdi de sıra diğer uzun tutuklularda …

Nedim Şener – Ahmet Şık – Sait Çakır- Coşkun Musluk dörtlüsünün serbest bırakılması neredeyse İstanbul’un fethi kutlamalarına dönüştü. Bir, havai fişek atılmadığı kaldı.

Hepimizde bir memnuniyet, bir şenlik.

Düne kadar yerden yere vurulan “Özel yetkili mahkemeler”, şimdi omuzlarda taşınıyor.

ÇOK ÖNCE ALINMASI GEREKEN KARARI ALKIŞLIYORUZ

Büyük hediye almış çocuklar gibi neşeliyiz.

Ne garip değil mi?

Aslına bakacak olursanız, yargıçların verdikleri karar normalin ta kendisidir. Bizler de, dünyanın neresinde olursa olsun, çok daha öncelerde verilmesi gereken bir kararı alkışlıyoruz.

Düşünebiliyor musunuz, tam 375 gün tutuklu yattılar ve şimdi “Pardon, yatmamanız gerekirmiş” denip bırakıldılar.

Ne olurdu sanki, aynı karar aylar önce alınsa? Ne kaybedilirdi ki?

Tamı tamamına 13 ay yattılar. Genç bir insanın hayatından 13 ayın silinmesi ne demektir?

Şimdi sormak istiyorum: Bunun bedelini kim, nasıl ödeyecek?

AİHM DEVLETİN CANINI ACITIR

Uzun tutukluluk geçirmiş olanların tümü Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AHİM) gitmeli ve tazminat davası açmalı. T.C Devleti’ne bu gasp olayını ödetmeliler. Türk mahkemelerinde dava açarlarsa, yargıçların  dünyaları birkaç bin lira ile sınırlı olacağından dolayı, doğru dürüst tazminat alamazlar. AİHM ise devletin canını acıtır. Zira AHİM, insan hayatından silinen yılların ne anlama geldiğini çok daha iyi bilir.

Bu gelişmeyi, ileriye doğru atılmış bir adım olarak görmek istiyorum.

Bundan sonra, diğer tutuklulara sıra gelmeli.

Silivri, hukuk dışı tutuklamaların en yoğun yaşandığı yer oldu. Bu damgadan kurtulunduğu taktirde, Ergenekon ve Balyoz davaları da rayına oturacaktır. Haksız tutuklamalar sürdükçe, bu davalardan da beklenen sonuç alınamayacaktır.

SON SÖZ DE İKTİDARA

Kamuoyu gözünde, tutukluluk süreleri öylesine büyük bir haksızlık, öylesine büyük bir ceza olarak görülüyor ki; kim gerçekten suçlu, kim değil birbirine karışıyor.

Son bir söz de iktidara…

Bu düzenlemeyi daha önce yapamazlar mıydı?

Bunca zamandır, boş yere prestij kaybına uğramadan adım atılamaz mıydı?

ÇOK OKUNANLAR