Zaman gazetesinin İran’a dönük rahatsız edici tutumuna ilk
dikkat çekenlerden biriyim.
Zaman grubunun İran’ı ‘düşman’, değersiz,
Türkiye aleyhtarı gibi gösterme çabasına ilk dikkat çektiğim
dönemlerde gazete bu çabasını biraz üstü kapalı, biraz utanarak
yapıyordu.
‘İran ajan hemşireleri Türkiye’ye gönderiyor’
gibi tuhaflıklarla başladı. Şimdi daha açık olarak ‘İran
Suriye’de katliam yapıyor’,‘İran Türkiye’ye gazı
fahiş fiyata satıyor’ gibi, kaynağı da verilmeyen
kışkırtıcı haberler çıkıyor.
Görünen o ki Zaman'daki arkadaşlar üzerlerindeki çekingenliği
atmışlar.
Kulaktan kulağa yayılan “Bütün dünyadaki okullarını ABD
ve İsrail baskısından kurtarmak için böyle bir çaba
içerisindeler” iddiaları ne kadar gerçek, bilmiyorum.
İsrail’in ve ABD’nin hedefi olan bir ülkeyle, bir komşuyla
alakalı hergün aleyhte bir haber yapmaktan, bu komşunun bütün
olumsuz yönlerini bu toplumun gözünün içine sokmaya çalışmaktan ne
bekliyorlar olabilirler ki?
Zaman grubu hakkında oluşturulmaya çalışılan “İsrail,
İran ve Suriye meselesini bunlara ihale etti” gibi akıl
almaz imajın yaygınlaşmasını ve geçerlilik kazanmasını sağlayacak
tutumlardan niçin kaçınmadıklarını aklım havsalam almıyor.
Zaman gazetesini yöneten arkadaşlar İsrail ve ABD ile aynı safta
olmanın getirdiği tahribatı neye karşılık göze alıyorlar?
Bu kadar yazdık, bu kadar uyardık. Bu çabaların gerek gruba,
gerekse grupla özdeşleşen cemaate zarar verdiğinin altını defalarca
çizdik. Buna rağmen bu çabalarında milim gerileme olmadı.
Anlaşılan kararlılar ve bilinçliler. Bir amaca matuf olarak
yapıyorlar bu haberleri.
Başbakan Erdoğan’ın siyaseten bu kadar baskıya rağmen İran’ı
korumaya çalışması ortadayken ne umuyor olabilirler ki?
Bu tür çabaların nelere mal olduğunu zamanla hep beraber
öğreneceğiz. Bu tutumun altında yatan gerekçeyi süreç bize
gösterecek.
Ama benim asıl dikkat çekmek istediğim kısım başka.
Zaman gazetesi bu uğraşında; yani İran’ı değersiz ve aslında
Türkiye ilgili gizli hesapları olan bir ‘düşman’
gibi gösterme çabasında başarılı olabilir mi?
Yıllardır onlarca gazetenin, onlarca TV’nin, Kemalist aydınların
ve yazarların başaramadığını Zaman gazetesi ve aynı gruba bağlı
birkaç TV kanalı ve üç-beş yazar başarabilir mi?
Siz buna ihtimal veriyor musunuz?
Bu toplum komşusuna İsrail istiyor diye düşman olur mu?
Bu halk kendi menfaati için İran’ın kuyusunu kazanlara
inanır mı?
Bu kadim gelenek, Zaman grubu istiyor diye bu sefer bozulur
mu?
Medya Türkiye’nin İran ile sıcak, sağlam ilişkiler kurmasının
önüne geçti ama asla bir muarız haline sokamadı.
Bu durum İran’ın çok makul, çok matah, çok değerli bir ülke
olmasından da kaynaklanıyor değildi. Bu millet başkası istiyor diye
bir başkasına düşman olmayı kendi şahsiyetine, kimliğine, görgüsüne
yediremedi.
Zaman grubundaki arkadaşlar ellerinde tespih, dillerinde Allah,
göğüslerinde Kuran olduğu için bu çabalarında başarılı olacaklarını
düşünüyorlarsa gerçekten yanılıyorlar.
Türkiye’de insanlar Müslümanlığın bir sembol değil bir şahsiyet,
bir karakter, bir ahlak olduğunu biliyor. İşte bu nedenle, İsrail
istiyor diye İran aleyhine çalışanların ‘dindar’
olması da sonucu değiştirmeyecektir.
Göreceksiniz, burada kaybeden Zaman grubu olacaktır.
Toplumla bugüne kadar değerler üzerinden kurduğu, gönül alma
üzerine inşaa ettiği bütün yapı büyük bir yara alacak.
Zaman gazetesi de kendisinden önce aynı işe soyunan Cumhuriyet
gibi yayın organlarının içine düştüğü durumdan kendisini
kurtaramayacaktır.
Zaman’ın toplumla bağları kopacak, haberlerinin samimiyetten
değil, hesaba dayalı, şaibeli ilişkilerden kaynaklandığı
anlaşılacaktır.
Yazdığım ‘Lütfen tutumunuzu gözden geçirin, kötü bir
görüntü veriyorsunuz’ içerikli yazılardan sonra bana,
“Nedir senin bu İran aşkın?” diye soran
arkadaşlara da bir çift sözüm var.
Mesele söz konusu ülkenin İran olması değil. Müslüman bir ülke
olması da bu konudaki hassasiyetimin temel nedeni değil.
Kaldı ki İran ile Türkiye’nin tarihsel rekabetinin de
farkındayım.
İran yöneticilerinin zekadan, derinlikten uzak üslubunun
ilişkilere ne tür zararlar verdiğini de görüyorum.
Mesele İsrail’in kendisine engel olarak gördüğü bir ülkeyi yok
etmeye kalkıştığı bir zamanda bu amaca hizmet eden tutuma
girilmesidir.
Mesele İsrail’in saldırı planları yaptığı bu dönemde manipülatif
haberlerle öncü kuvvet gibi hareket edilmesindedir.
Bilmem bu sefer anlatabildim mi? twitter.com/acikcenk