Şu Hizmet (Cemaat) medyası çok
ilginç…
Neden mi?..
Ne zaman ne yapacakları hiç belli değil de ondan…
13 Şubat 2013 tarihli
gazeteciler.com’da “Hesap uzmanları
cemaate dalar mı?..” başlığı altında yayımlanan makalemi
hatırlayan var mı bilmiyorum…
Biliyor musunuz?..
Ya da daha önce yazmış mıydım hatırlayamadım...
Şimdi söylüyorum:
O makalemin yayımlandığı gün Hizmet medyasından
işitmediğim küfür ve hakaret kalmamıştı…
İlle de Hizmet’in (Cemaat) yakınındaki
Akın İpek’in Bugün Gazetesi
yazarlarından…
Hakkımda yapmadık tezvirat bırakmamıştılar…
Yani, kendi mahallemde “Emin Çölaşan’ım”
olup çıkmıştılar karşıma…
“Kendi mahallemin” diyorum çünkü
hayatımın tek gününde bile Emin Çölaşan ve
yandaşlarıyla aynı mahalle sakini olmadım…
Bundan sonra da ölürüm ama yine
Çölaşan’ların oturduğu mahalleli olmam…
Ve ey güzel
insanlar!..
Bugün 3 Aralık 2013…
O günkü “Uyarı” yazımın üzerinden yaklaşık
10 aç geçti…
Ve…
Önce, Hizmet’e yakın olduğu bilinen
Boydak Gurubuna daldı maliyeciler…
Dün de sosyal medyada bir haber yayımlandı:
“Maliye, Kanaltürk’ün de sahibi olan Koza İpek
Gurubu’nu da incelemeye aldı”…
Buyurun efendim…
Lütfen buradan yakın…
Ama hele durun
daha…
Bu bir şey değil…
Koza İpek Gurubu
kimin?..
Akın
İpek ve ailesinin…
Yani…
Hizmet’in en güçlü
patronlarından birinin…
Yani…
Son günlerde her bulduğu
fırsatta Hükümet’e ve Başbakan
Erdoğan’a çakanların toplandığı Bugün
Gazetesi’nin de sahibi…
Yani…
Hizmet’in okul açıp ilim ve
irfan sahibi yapmaya çabaladığı Afrika’nın
fukara halklarına “Yamyam” diyenlerin
gazetesi Bugün’ün…
13
Şubat tarihli uyarı yazımdan ders
çıkaracaklarına bana, “temennilerini yazıyorsun
sahtekâr” diye saldıranların
çalıştığı Bugün’ün…
Ve görün…
Hesap uzmanları (Maliye), benim
o uyarı yazımdan 10 ay
sonra dalıvermiş Hizmet’e…
Kim bilir?..
Hizmet’in aklı evvelleri,
kıskançları, kendilerinde “gazetecilik yeteneği
vehmeden” sıradanları belki onu da benden
bilirler…
|
Asıl tehlike Zaman için…
Neden mi Zaman için?..
Çünkü…
Zaman “abone” gazetesi…
Bayi satışı 10 – 12 bin var ya da
yok…
Yani, bir milyon tiraj abonelerden
sağlanıyor…
Ve sıkı durun…
Zaman’a abone olanların isim ve adreslerinin
hepsinin MİT’in elinde olduğu
söyleniyor…
Ve Hizmet Hareketi için asıl tehlike o
abone listesi…
Neden mi?..
Abonelere tek tek bazı mektuplar giderse ne
olacak?...
Ve…
O abonelerin iş yerlerine maliyeciler, sigortacılar
(Bürokratlara müfettişler) falan gitmeye başlarsa ne
olacak?
Ve, ve,
ve…
Ya bir de finans kurumlarıyla hastanelere
dalarlarsa?..
“Olmaz” mı?..
Neden olmasın?..
O finans kurumlarının ve hastanelerin ayrıcalıkları,
dokunulmazlıkları mı var?..
Hele bu kadar vaveylâdan sonra…
Türkiye’nin gelmiş geçmiş en güçlü
medya patronu Aydın Doğan’ın başına gelenleri
unutmayın…
İdeolojileri sayesinde bir yerlere
getirilmiş;
kanun, nizam, hukuk tanımayan;
biat ve yüksek sadakat kültürüyle yetiştirilmiş üç
– dört maliye memuru; dünya tarihinin en büyük vergi cezası
tahakkuk ettirip adamın nefesini kesmediler mi?..
Diyebilirsiniz ki: Bizim açığımız yok, üzerimize gelirlerse
gelsinler…
O zaman ben de size derim ki:
Aydın Doğan da kendisinden ve hesaplarından
emindi…
Ve hatta…
Başına gelen o baskından sonra açtığı bütün davaları
da kazandı…
Ama...
Kazandığı davalar kaybettiklerinin hiçbirini geri
getirmedi…
Demek istemem o ki…
Maliye bir dalar da milyarlarca liralık vergi cezaları
tahakkuk ettirirse; gidin derdinizi Marko Paşa’ya
anlatın…
Amman ha!..
“Gidin de Hükümet’e teslim olun”
dediğimi falan zannetmeyin…
Ama…
İpin ucunu kaçırdığınızı da görün artık…
Ve ey Cemaat-i
Gülen!..
Bugüne kadar bütün öngörülerimde haklı olduğum halde beni
“gazeteci / yazar” kabul etmeyen Cemaat-i
Gülen!..
Size göre ben gazeteci değilim…
Ama…
Her seferinde yanılan, bir dedikleri birbirini tutmayan,
rüzgârgülü gibi sürekli yön değiştiren sizin
çocuklar “gazeteci” ha?..
Vay beee!..
Ey Cemaat-i Gülen…
Bugüne kadar 16 kitabı yayımlanan, kimseye
küfür hakaret etmeyen bu fakir değil size göre gazeteci
değil…
Ama…
Okul açtığınız o fukara ülkelerin fukara halklarına
“yamyam”; her iki seçmenden birinin oyunu almış
Başbakan’a “Satılık başbakan”
diyen edepsiz “Gazeteci” ha?..
Eh o
zaman…
Buyurun…
Onlar sizin olsun; ben benim olarak kalmaya devam
edeyim…
Siz bu ülkenin seçilmiş hükümetiyle kavga edin…
Ettiğiniz kavgadan dolayı başınızın belâya gireceğini yazıp
söyleyenlere de “küfür ve hakaret” edin…
Ne diyeyim?..
Allah sizi bildiği gibi yapsın inşallah…