Yürüyün gidin be, dallamalar siz de…

Yürüyün gidin be, dallamalar siz de…

Adnan Berk Okan adnanberkokan@gmail.com

Fatih Sultan Mehmet Köprüsü bakıma alındığında medya ortalığı ayağa kaldırdı…
Trafiğin bir cehennemi andırdığı, evinden çıkanların işe, işinden çıkanların evlerine gidemedikleri anlatıldı…
Kameralar ve mikrofonlar direksiyon başına kurulmuş “tek kişilik” kalabalık otomobil sürücülerine çevrilip, Karayolları Genel Müdürü’ne, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’na ve Ulaştırma Bakanı’na hakaret etmeleri için çanak tutuldu…
Dikkat lütfen…
Üzerinden aynı anda on binlerce insanın geçtiği bir boğaz köprüsünün bakımından söz ediyoruz…
Bakım, bakım…
Yani; daha fazla ihmal edilmeye gelmeyecek ve sadece bizim değil bütün dünya köprüleri için yaşanması için geçerli bir süreç…
Gelişmiş ülkelerde aynı durum yaşandığında sadece vatandaşları uyarmak için haber yapılan bir konu…
Bizim medyamızda ise iş yapan insanları karalamak, yaralamak, çamurlamak, halkı tahrik etmek için haberleştirilmekten öte “çamurlaştırılan” bir çalışma…

Şimdi de Taksim Meydanı’nda yapılan çalışmalar haberleştirilerek, pardon çamurlaştırılarak halk tahrik ediliyor…
Oysa Taksim gerçek bir meydan haline getiriliyor…
Yani; insanlar için, yayalar için hazırlanıyor…
Yani; otomobil trafiği yer altına alınıyor…
Yani…
Her şey önce İstanbullu sonra da dünyalar güzeli İstanbul için yapılıyor…
Gelin görün ki medya yine memnun değil…
Halkı kışkırtıyor, yolların tıkandığını, trafiğin kilitlendiğini falan anlatıyor İstanbul’da yaşamayanlara da…

Yahu arkadaşlar!..
Dünyada ve ülkemizde yol inşaatı teknolojisi gelişti ama henüz Tatlı Cadı Samenta yeteneğine ulaşamadı…
Yani Başbakan veya Ulaştırma Bakanı yahut da Belediye Başkanı burunlarını oynatınca otomobiller yer altına girip, yaya o güzelim meydanda fink atamıyor…
Belirli bir süre geçecek ondan sora…
Yahu bir çiçek bile akşamdan sabaha açmıyor…
Bu ne sabırsızlık?..
İstanbul bu…
Ne yazık ki önce yıkacak sonra yapacaksınız…
Çünkü belediye yönetimi “İslâmcı” diye küçümsediğiniz bu inançlı kadroların eline geçinceye kadar her karış toprağıyla işgal ve iğfal edilmişti…
O işgal ve iğfalin tahribatını yok etmek o kadar kolay mı?..

Ulan eskilerin deyimiyle tam dayaklıksınız ha…
Nenize gerek sizin basın özgürlüğü…
Kıymetini bilmiyor, özgürlüğün içine sıçıyorsunuz…
Hani tam da boğaz köprülerinin, çevre yollarının bakımı ve trafiğin rahatlaması, toplu taşımacılığın yaygınlaştırılması için kazılan tünellere bile tahammül edemeyip, “İstanbul köstebek yuvası” diye attığınız manşetler gibi şimdi de Taksim Meydanı’nın çağdaş bir meydan haline getirilmesine tahammülünüz yok…
Hadi yürüyün gidin be, dallamalar siz de…

adnanberkokan@gmail.com