Bu köşede ne zaman Emin Çölaşan, Yılmaz Özdil, Uğur
Dündar ve Soner Yalçın’ın adı geçse; mail
kutum, omuzlarının üstünde kafatası yerine fosseptik
taşıyanların ürünleriyle kirletiliyor…
Biliyorum yine küfür yiyeceğim…
Yine hacı anacığıma, karıcığıma, kızıma küfür edecekler…
Ama umurumda değil…
Çünkü ben “kişi” ile değil, zihniyetle mücadele
ediyorum...
Ne Çölaşan benim muhatabım, ne
Özdil, ne Dündar ne de
Yalçın…
Ben bu arkadaşların kimlikleri üzerinden ”çağ dışında
kalmış zihniyetleri” anlatıyorum lütfedip okuyanlara…
Kendi ahlâk anlayışlarını toplumun geneline dayatmalarını
kabullenemiyorum…
Kendi İslâmi yaşayış biçimini Laik sisteme yüreği
ve aklı ile bağlanmış yurttaşlara dayatmaya kalkışanlar nasıl ki
çağdışı ise (bana göre);
kendi hayat tarzlarının ve cinsel tercihlerinin
“modern" olduğunu iddia ederek o yaşam tarzlarını
muhafazakâr milyonlara kabul ettirmek, etmeyenleri ise aşağılamak
da en az o kadar çağdışıdır…
Nereden mi icap etti?..
Anlatayım…
Efendim;
Yılmaz Özdil dünkü Hürriyet’te
“Bedevi” başlığı altında yayımlanan makalesinde
Amerikan televizyon kanallarından birinde gösterilen bir dizi filmi
övüyordu…
Obama ve Romney de aileleriyle
birlikte o diziyi izliyorlarmış…
Neymiş konusu?..
Birkaç küçük örnek vereyim:
65 yaşlarında, saçı başı ağarmış, göbekli ve eşinden
boşanmış, inşaat malzemeleri satan hâli vakti yerinde bir adam…
İlk evliliğinden 40'lı yaşlarda bir oğlu, bir kızı ve bir de yeni
evlendiği eşinden torunlarıyla yaşıt küçük bir üvey oğlu var...
Adamın yeni eşi ev kadını, kızından bile genç ve (Yılmaz’ın
tarifine göre) taş gibi tabir edilenlerden.
65 yaşındaki adamın kızından olma üç torunu var.
İkisi kız, biri oğlan.
En büyük kız üniversite öğrencisi,
lisedeyken bekâretini kaybetmiş…
(Yani henüz
on sekizini bulmadan…)
65 yaşlarındaki adamın avukat oğlu eşcinsel...
Müzik öğretmeni olan eşcinsel partneriyle
karıkoca, anne-baba hayatı yaşıyorlar.
Şimdi dikkat!..
Yılmaz işte bu aileye “Modern
Family” diyor…
“Modern Aile”…
Hayret bi şey yani…
En çok hayret ettiğim ise kürtaj ve eşcinsel evliliğine şiddetle
karşı çıkan cumhuriyetçi Romney’in filme bayılıyor
olması!..
Yani;
Eşcinsel evliliğinin “sevimli” gösterilmesine, bir
kızın on beşinde bile yokken bekâretini kaybetmesine Romney
kah kah kah; kih kih kih ha…
E vallahi pes
yani…
Oysa…
Yılmaz’a göre olsa da dünyanın hiçbir ülkesinde bu
aileden “modern” diye söz edilemez zira
“modernlik” bu değildir…
Haliyle on milyonlarca Amerikalı için de o aile
“modern” olmaz, olamaz…
Olsa olsa bu bir “cinsel ve özel yaşam
tercihi”dir…
Tabii ki o tarz bir hayatı seçenlere saygı duyarım...
Ancak duyduğum saygı o hayat tarzını onayladığımdan değil,
demokrasi ve birlikte yaşama anlayışımdan kaynaklanır…
Ama…
Bu ülkede;
(ben demesem de) Yılmaz’ın
“modernlik” diye tanımladığı o hayat tarzına,
“dejenere, kokuşmuş, ahlâksız” diyecek on
milyonlarca vatandaş yaşıyor…
Kaldı ki…
Bilmem ne baba türbesine çaput veya tel bağlamak, mum yakmak,
madeni para atmak nasıl dindarlık değilse;
bir anne babanın erkek çocuğunun bir başka erkekle
evlenmesini kabullenmesi, 15 yaşındaki kızının hamile kalmasını
“aaa ne kadar hoş” diye sevinçle karşılaması da
“modernlik” değildir…
Ya nedir?..
Biri dinin, diğeri ise modernliğin
yozlaştırılmasıdır…
Hâsılı…
Elbette karşılıklı olarak dini inanışlarımıza, inançlarımız gibi
yaşamaya ve hatta cinsel tercihlerimize saygı duyacağız…
Ama…
Saygı, dayatmaya, hoşlanılmayan bir hayat tarzını hoşlanılır olması
gerekirmiş gibi anlatmaya gelmez…
Saygı, “dayatma” içermez…
Saygı, yaşam tarzı
tercihlerinden sadece birisine “modern” sıfatını
yakıştırma hakkını kimseye vermez…
Yılmaz’ın “modern aile” dediği o
gurup (benim için asla öyle olmasa da) on milyonlarca mütedeyyin,
muhafazakâr (her dinden) yurttaş için “ahlâkı infisah
etmiş, ahlâksız aile” demektir…
Benim o on milyonlar gibi düşünmemem bu gerçeği silip atmaz…
Tıpkı; o on milyonların karşısındaki başka on milyonların da;
sekuler yaşam tarzıyla laik yönetim biçimine cephe alanları
“gerici” olarak tanımladıkları gerçeğini
değiştirmeyeceği gibi…
Dostlar!..
Bu topraklar ne sadece Yılmaz’ın tanımladığı her türlü
cinsel tercih ve özgürlüğü tercih edenlerindir…
Ne de
Yılmaz’ın modern ailesine
“o.ospu” gözüyle bakanlarındır…
Bu ülke, bu vatan bu devlet hepimizindir…
Bu
ülkenin ayakta kalmasını istiyorsak; birbirimizi anlamaya
çalışacak, hoş göreceğiz…
Dayatmadan, birbirimizi aşağılamadan,
incitmeden…