Yılmaz Özdil’in modern ailesi nasıl bir şey?..…

Yılmaz Özdil’in modern ailesi nasıl bir şey?..…

Adnan Berk Okan adnanberkokan@gmail.com

Bu köşede ne zaman Emin Çölaşan, Yılmaz Özdil, Uğur Dündar ve Soner Yalçın’ın adı geçse; mail kutum, omuzlarının üstünde kafatası yerine fosseptik taşıyanların ürünleriyle kirletiliyor…

Biliyorum yine küfür yiyeceğim…
Yine hacı anacığıma, karıcığıma, kızıma küfür edecekler…
Ama umurumda değil…
Çünkü ben “kişi” ile değil, zihniyetle mücadele ediyorum...
Ne Çölaşan benim muhatabım, ne Özdil, ne Dündar ne de Yalçın
Ben bu arkadaşların kimlikleri üzerinden ”çağ dışında kalmış zihniyetleri” anlatıyorum lütfedip okuyanlara…
Kendi ahlâk anlayışlarını toplumun geneline dayatmalarını kabullenemiyorum…
Kendi İslâmi yaşayış biçimini Laik sisteme yüreği ve aklı ile bağlanmış yurttaşlara dayatmaya kalkışanlar nasıl ki çağdışı ise (bana göre);
kendi hayat tarzlarının ve cinsel tercihlerinin “modern" olduğunu iddia ederek o yaşam tarzlarını muhafazakâr milyonlara kabul ettirmek, etmeyenleri ise aşağılamak da en az o kadar çağdışıdır…
Nereden mi icap etti?..
Anlatayım…

Efendim;
Yılmaz Özdil dünkü Hürriyet’te “Bedevi” başlığı altında yayımlanan makalesinde Amerikan televizyon kanallarından birinde gösterilen bir dizi filmi övüyordu…
Obama ve Romney de aileleriyle birlikte o diziyi izliyorlarmış…
Neymiş konusu?..
Birkaç küçük örnek vereyim:

65 yaşlarında, saçı başı ağarmış, göbekli ve eşinden boşanmış, inşaat malzemeleri satan hâli vakti yerinde bir adam…
İlk evliliğinden 40'lı yaşlarda bir oğlu, bir kızı ve bir de yeni evlendiği eşinden torunlarıyla yaşıt küçük bir üvey oğlu var...
Adamın yeni eşi ev kadını, kızından bile genç ve (Yılmaz’ın tarifine göre) taş gibi tabir edilenlerden.
65 yaşındaki adamın kızından olma üç torunu var.
İkisi kız, biri oğlan.
En büyük kız üniversite öğrencisi, lisedeyken bekâretini kaybetmiş…
(Yani henüz on sekizini bulmadan…)
65 yaşlarındaki adamın avukat oğlu eşcinsel...
Müzik öğretmeni olan eşcinsel partneriyle karıkoca, anne-baba hayatı yaşıyorlar.
Şimdi dikkat!..
Yılmaz işte bu aileye “Modern Family” diyor…
“Modern Aile”…
Hayret bi şey yani…
En çok hayret ettiğim ise kürtaj ve eşcinsel evliliğine şiddetle karşı çıkan cumhuriyetçi Romney’in filme bayılıyor olması!..
Yani;
Eşcinsel evliliğinin “sevimli” gösterilmesine, bir kızın on beşinde bile yokken bekâretini kaybetmesine Romney kah kah kah; kih kih kih ha…
E vallahi pes yani…

Oysa…
Yılmaz’a göre olsa da dünyanın hiçbir ülkesinde bu aileden “modern” diye söz edilemez zira “modernlik” bu değildir…
Haliyle on milyonlarca Amerikalı için de o aile “modern” olmaz, olamaz…
Olsa olsa bu bir “cinsel ve özel yaşam tercihi”dir…

Tabii ki o tarz bir hayatı seçenlere saygı duyarım...
Ancak duyduğum saygı o hayat tarzını onayladığımdan değil, demokrasi ve birlikte yaşama anlayışımdan kaynaklanır…
Ama…
Bu ülkede;
(ben demesem de) Yılmaz’ın “modernlik” diye tanımladığı o hayat tarzına, “dejenere, kokuşmuş, ahlâksız” diyecek on milyonlarca vatandaş yaşıyor…
Kaldı ki…
Bilmem ne baba türbesine çaput veya tel bağlamak, mum yakmak, madeni para atmak nasıl dindarlık değilse;

bir anne babanın erkek çocuğunun bir başka erkekle evlenmesini kabullenmesi, 15 yaşındaki kızının hamile kalmasını “aaa ne kadar hoş” diye sevinçle karşılaması da “modernlik” değildir…
Ya nedir?..
Biri dinin, diğeri ise modernliğin yozlaştırılmasıdır…

Hâsılı…
Elbette karşılıklı olarak dini inanışlarımıza, inançlarımız gibi yaşamaya ve hatta cinsel tercihlerimize saygı duyacağız…
Ama…
Saygı, dayatmaya, hoşlanılmayan bir hayat tarzını hoşlanılır olması gerekirmiş gibi anlatmaya gelmez…
Saygı, “dayatma” içermez…
Saygı, yaşam tarzı tercihlerinden sadece birisine “modern” sıfatını yakıştırma hakkını kimseye vermez…
Yılmaz’ın “modern aile” dediği o gurup (benim için asla öyle olmasa da) on milyonlarca mütedeyyin, muhafazakâr (her dinden) yurttaş için “ahlâkı infisah etmiş, ahlâksız aile” demektir…
Benim o on milyonlar gibi düşünmemem bu gerçeği silip atmaz…
Tıpkı; o on milyonların karşısındaki başka on milyonların da; sekuler yaşam tarzıyla laik yönetim biçimine cephe alanları “gerici” olarak tanımladıkları gerçeğini değiştirmeyeceği gibi…

Dostlar!..
Bu topraklar ne sadece Yılmaz’ın tanımladığı her türlü cinsel tercih ve özgürlüğü tercih edenlerindir…
Ne de Yılmaz’ın modern ailesine “o.ospu” gözüyle bakanlarındır…
Bu ülke, bu vatan bu devlet hepimizindir…
Bu ülkenin ayakta kalmasını istiyorsak; birbirimizi anlamaya çalışacak, hoş göreceğiz…
Dayatmadan, birbirimizi aşağılamadan, incitmeden…