Yok, hayır...
Yazımın sonuna kadar bekleyemeyeceğim...
Ve açıklayacağım:
Türkiye’de son altı aydır söylenen en
büyük yalan şu:
“Dış mihraklar Türkiye’nin büyümesini
istemiyor”…
Bu yalanın uydurukçusu kim?..
Önce İktidar medyası uyduruyor…
Sonra Başbakan da ya sahi sandığı, ya da
işine geldiği için o büyük yalana sarılıyor…
Peki…
Dış mihraklar kim?
Onu söylemiyorlar…
Yani…
Bir kumandan düşünün…
Askerlerine “savaş emri” veriyor…
Askerler soruyor:
“Kiminle savaşacağız kumandanım?”
Cevap:
“Dış mihraklarla…”
Askerler bir kez daha hep bir ağızdan
haykırıyorlar:
“Tamam ama hangileriyle?.. Orduları nerede
bunların?”
Bu sorunun cevabı ise şöyle:
“Bu bir istiklâl savaşı”…
Bu defa bütün askerler işte buna inanıyorlar…
Ve…
Kim oldukları açıklanmayan…
Ne ismen bilinen…
Ne cismen görünen dış mihraklar isimli düşmanla savaşmaya
başlıyorlar…
Yani…
Boşa kılıç sallayıp, boşa ateş
ediyorlar…
Görünmeyen adama…
Hani vardı ya Oğuz Aral’ın bir çizgi roman
kahramanı…
“Utanmaz Adam Şeref Haktanır”…
Bazen “görünmez” oluyordu…
Belki de işte onunla savaşıyorlardır…
Ancak…
Onlar isimlerini açıklamasalar da yapılan imalardan
“dış mihraklar” belli (Gibi)…
Kimler mi?..
Bazı müttefik (Dost) devletler…
İsmi açıklanmasa da işaret edilenleri şöyle
sıralayabiliriz:
ABD,
İsrail,
İngiltere,
Almanya,
Fransa…
İlk anda akla gelenler…
Ama…
İktidar medyasının askerleri (Nedense) adları açıklanmadan
hedef gösterilen bu ülkelere ateş açmıyorlar…
Pardon…
Sadece İsrail’i hedef alıyorlar…
Ortak askeri tatbikat yaptığımız
İsrail’i…
Komedi gibi ama değil…
Olsa olsa “Kara Mizah”…
Oysa…
Çok değil…
Sadece altı ay önce…
İktidar medyası, ABD Başkanı Obama’nın
bizim başbakanımız Erdoğan’ı nasıl güler yüzlü
karşıladığı…
Ona ne büyük değer verdiğini…
Saygı gösterdiğini ballandırılıyordu
köşelerinde ve manşetlerinde…
Bir günde tam üç saatini ona ayırdığını…
Ve…
Beyaz Saray’da konuk ettiğini,
sanki çok büyük ayrıcalıkmış gibi anlatıyorlardı okurlarına,
izleyicilerine…
AB’ye gelince…
En büyük ilk üç ülke Almanya, İngiltere,
Fransa’dır…
Hatırlayın…
Daha birkaç ay önce, tam üyelik müzakerelerinde yeni
paragraflar açıldığı için onları da yere göğe sığdıramadı iktidar
medyamız…
İsrail Başbakanı Netanyahu,
Obama’nın emrivakisiyle de olsa
Erdoğan’a telefonda “Merhaba”
deyince “tamam işte özür dilediler” deyip bütün
kavgaları unutan da iktidar medyası ve iktidarın dışişleri bakanı
değil miydi?..
İyi de…
Şimdi ne oldu?..
Niye aynı ülkeler şimdi bize “tuzak
kuranlar” olarak tanımlanıyor?..
Niçin savcı ve
yargıçlarımızın aklını çelip onları kendi
ülkelerine karşı bir tür “tetikçi” olarak
kullandıkları iddia ediliyor(!)?..
Madem ediliyor…
ABD Büyükelçisi Ricciardione niye
“Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu
telefonla aradı, medyada yazılanlara aldırmamamı söyledi”
diyor…
Ey güzel
insanlar!..
Kimse kusura bakmasın ama bu yalanları ben ve benim gibi
yemeyen on milyonlarca insan var bu ülkede…
Hani bir “Gulyabani”ye ihtiyaç varsa
uydurulsun…
Uydurulsun ama be arkadaş…
Dost ve müttefik ülkelerden “Gulyabani”
üretemeyeceğinizi de lütfen kabul edin…
Not:
Türkiye'nin, Dünyanın 17. Büyük
Ekonomisi olduğuyla övünenler...
Lütfen arşive girip bakınız...
1995'te dönemin Başbakanı Çiller, 16.
Büyük ekonomi olduğumuzu söylüyor sık sık.
18 yılda rakiplerimiz büyümüş biz ise geri
düşümüşüz ama siz övünüyorsunuz...