Uyuşturucu madde neden yasaktır?
İnsan, kendisine ve çevresine zarar vermesin
diye.
Peki “selfie”
çeken biri kendine ve çevresine zarar vermiyor mu?
“Selfie” çekerken
kayalıklardan düşen var.
Arkasından at teptiği için sakat kalan var.
Otobanda üzerlerinden kamyon geçtiği için ezilip ölenler
var.
Yunusların ölümüne neden olanlar da var.
Bir imama şehit cenazesiyle selfie çektirecek kadar
insanın kanına girmesine ne demeli?
Her özel anında selfie çekerek, o anı yaşamayı
atlayanlar, hayatı ıskalayanlar cabası.
Pokemon Go oyununu yasaklayan, sınırlayan ülkeler gibi,
biz de selfie çekenlere bir yaptırım getirsek…
Selfie çekme işine uyuşturucu madde muamelesi
yapsak…
Bence güzel olur…
Dahası, teknolojiyi üretenlerin bizi ebleh yerine
koymasına bir tavrımız olmuş olur.
DOĞAN GRUBU İÇİN KÖTÜ, KENDİSİ İÇİN
İYİ
Redhack, mail’lerini yayınlayınca Doğan Yayın Holding
CEO’su Mehmet Ali Yalçındağ istifa etti.
Oysa. O göreve Hükümete sunulmuş
zeytin dalı işleviyle gelmişti. Bu konuda
başarılı da olmuştu.
Grup için kötü, kendisi için iyi oldu Yalçındağ’ın
istifası.
Bir kere, “Aydın Beyin kızları
konseyi” içerisinde damadın şansı zaten
olmazdı.
İkincisi, kadınların yönettiği yerde
duygular iş zekâsından önce gelir.
Üçüncüsü, (eğer gerçekse) Yalçındağ’ın mail trafiğine
bakılırsa, Yandex’deki iş zekâsı Doğan Grubunda pes etmiş
görünüyor.
Dördüncüsü, Aydın Beye o kadar çok akıl veren var ki,
odasındaki o tavlanın dili olsa da konuşsa. (Her akıl veren de işi
kendine yontuyor.)
Beşincisi, Yalçındağ’ın zaten bir koltuğunda birçok
karpuzu varken bu işe de atlamasının hiç gereği yoktu.
Altıncısı, sadece Doğan’lar değil, İstanbul sermayesinin
Ankara’yı, siyasetçileri basite alıp kolayca yöneteceğini sanmak
gibi kendini çok önemseyen bir tarafları var.
ŞAPKA ÇIKARIYORUM
Eskilerin ne güzel bir deyimi vardı, şimdilerde pek
kullanmaz olduk.
Hayran olunan bir durum karşısında
“şapka çıkarıyorum”
denirdi.
Aynen öyle, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Lozan’a vurması
karşısında şapka çıkardım.
Yok efendim, haklı bulduğumdan değil. Gündem değiştirme
konusundaki maharetinden ötürü.
Tam CHP lideri, FETÖ’den mağdurlar konusunda hızını alıp
koşarken, Cumhurbaşkanı
“Lozan” diyerek çelmeyi
takıverdi.
ÇOK GÜLDÜM…
Genelkurmay Başkanı Akar, ikinci bir darbe hazırlığı
söylentileri için “Herhangi bir organize bir
şey olacağına ihtimal vermiyorum”
demiş.
15 Temmuza kadar, adamlar burnunun dibine kadar girmiş.
Girmekle kalmamış, kendisini derdest etmişler de haberi olmamış
biri bunları deyince ne yaparsınız?
Ben çok gülerim.
SÜPER İŞ ÇIKARIYOR
FETÖ kapsamında el konulan Zirve Üniversitesi’nin
bağlandığı Gaziantep Üniversitesi’nin Rektörü Prof. Dr. Ali Gür
iletişim açısından süper iş çıkarıyor.
Zirve’de FETÖ’ye ait bulduğu her şeyi, medyayı çağırıp
gösteriyor. Gizli oda buluyor, medya orada.
Gizli atış poligonu buluyor medya orada.
KENDİMİ KÜÇÜK DEĞİL, ÇARESİZ
HİSSEDİYORUM
Çok özel bir sanatçı olan Cem Adrian’a, sanki her
insanoğlu İstanbul’da yaşamak zorundaymış gibi,
“Neden İstanbul’da yaşamadığını”
sormuşlar.
“Sevmiyorum İstanbul’u”
demiş. Kısa, kesin, net.
Benim gibi.
Devam etmiş: “Çok kalabalık ve
kendimi küçük hissediyorum. Trafikte küçük hissediyorum, sokakta
küçük hissediyorum.”
Ankara’da ve evindeki kanepede otururken yaşadığı huzur
gibisinin olmadığını da ekleyivermiş.
Şehre teslim olan, kendisini yaşayamayan
insanların şehri İstanbul.
İnsanları, trafikte ve sokakta çaresiz birer kurban gibi
görüyorum.
Dahası, İstanbul’dayken boynuna boyunduruk bağlanmış gibi
oluyorsun. Çıkarmak istesen çıkaramıyorsun, durmak istesen
duramıyorsun.
ŞİMDİ RESİM ŞU
15 Temmuz darbe girişimi
“imamlar” üzerinden
konuşuluyor.
Oranın imamı kaçtı, buranın imamı tutuklandı minvalinde
ilerliyor iş.
Şehit cenazesinde huşu içinde dua okuması beklenen imam,
tabutla selfie çektiriyor! “Şu tabutu az bu
tarafa itiverin hele” demiş bile
olabilir.
Camiye Kuran kursuna gelen çocukları tacizden yargılanan
imamlar da var, “Tatile gittim, ibadete
ara” diyen imamlar da.
Şimdi bu soru İmam Hatip’i bitiren Ahmet Hakan’a: Kardeş,
İmam Hatip camiası zıvanadan çıkan imamlar konusunda ne düşünüyor
olabilir?
Bu soru da Diyanet’e: İmamların atama ve
görevlendirmelerinde neye bakıyorsunuz?
İLAHİ SPOR MEDYASI
Fatih Terim, Arda Turan’ı Milli Takıma almadı ya. Boş
gezenin boş kalfalığından meşhur spor medyamız ne yazacağını, ne
yorum yapacağını şaşırdı.
Oysa bu Terim’in, o Arda’yı takıma almaması değil, alması haber
olurdu.
AKLIMDA KALAN
Savaş sözcüğünü
daha çok kullandığımız günlerde iki güzel
barışma; Birincisi, uzak çok
uzaklarda olduğundan pek oralı olmadığımız Kolombiya’ya barışın
gelmesi. Düşünsenize bir, ABD politikalarına, silah tüccarlarına,
dünyanın her yanının kan gölü oluşuna inat, bir ülkeye barış
gelmesi ne demek! Burnumun dibinde olmuş gibi sevindim. İkincisi,
en iyi habercilerden Nazlı Çelik’in eski eşiyle barışması.
Düşünsenize bir, ayrılıkların birlikteliklerden daha çok olduğu
zamanda, aynı adamla yeniden denemek ne güzel şey.