Turkuaz grubunda neler oluyor?

Turkuaz grubunda neler oluyor?

Levent Gültekin acikcenk@gmail.com

Ne zamandır Turkuaz grubunda duyduğum, gördüğüm bazı gelişmeleri sizinle paylaşmak istiyordum. Farklı konular öncelik kazanınca, yazmak istediklerimi ertelemek zorunda kaldım.

Fakat son dönemde bu grubun satılacağına dair haberlerin sıklaşması, özelliklede Murdoch gibi ‘sabıkalı’ birinin talipler arasında adının geçmesi herkes gibi beni de rahatsız etti.

Murdoch meselesine geçmeden daha önce, yazmayı düşündüğüm fakat ertelediğim konulardan size bahsetmek istiyorum.

Birkaç hafta önce yine bu köşede Zaman gazetesinin Taraf’a verdiği abone-dağıtım desteğini anlatırken, “Abone-dağıtımı zordur. Sabah gazetesi bile bu kadar uğraşmasına rağmen bir arpa boyu yol kat edemedi” demiştim.

İşte bu cümlem üzerine Sabah grubundan arkadaşlar arayıp “Meselenin öyle olmadığını ciddi anlamda yol kat ettiklerini hatta 50 bin civarında da aboneleri olduğunu” söylediler.

Önce inanmadım. Fakat sonra bu söylediklerini test etmeye karar verdim ve Sabah’a abone oldum.

Çengelköy’de oturuyorum. Öyle merkezi bir yerde değil anlayacağınız. Yaklaşık bir aydır Sabah gazetesi abonesiyim. Şaşkınlıkla gördüm ki Sabah abone işinde büyük yol kat etmiş. İstisnasız her gün sabah 8’de gazete kapıma kadar geldi.

Valla ne yalan söyleyeyim bu başarıyı müşahede etmekten hoşnutluk duydum.

Fakat gelin görün ki abone-dağıtım gibi bu kadar çetrefilli bir işte gösterilen başarı,  gazetenin yayın işlerinde gösterilemedi.

Gazete her gün evime geliyor ama gerek yazarları gerekse yayın politikasındaki heyecansızlık gazeteyi iştahla okumamı engelliyor. Yayına sinen başarısızlık abone dağıtımında gösterilen başarıyı ne yazık ki gölgeliyor.

Sabah gazetesinin yazar kadrosu, birkaç değerli kalem hariç, gazeteyi “yan gelip yatma yeri” olarak görüyorlar sanki.

Bu yazarların aslında okunma gibi bir dertlerinin olmadığı, hatta yazarlık kariyerlerini esaslı, çok okunan, sağlam yazı yazmaktan çok Başbakan Erdoğan’ın siyasi kariyerine bağladıkları öyle aşikar ki.

İşte bu tablo bugün grubun satılma çabasının zeminini oluşturuyor. Bugünkü tablodan yazarlar, gazeteyi hazırlayanlar kendilerine bir pay çıkarıyorlar mı bilmiyorum ama ben onların yerinde olsaydım başım öne eğilirdi.

Yazmayı ertelediğim bir diğer konu ise yine Turkuaz grubu tarafından geçtiğimiz aylarda kurulan haber kanalı Ahaber’in takdire şayan çabası.

Bilmiyorum Ahaber’i izliyor musunuz? Eğer izlediyseniz gerçekten bir grup genç insanın olağanüstü çabasını ve ekrana yansıyan büyük özverisini fark etmişsinizdir. Ahaber mutfak çalışması anlamında esaslı işler çıkarıyor. Kanalı hazırlayan arkadaşlar başarılı ve hızı temel alan işlere imza atıyorlar. Fakat hak ettikleri ilgiyi görmedikleri kanaatindeyim.

İlgi görmüyorlar çünkü o kanalda olup bitenden izleyicinin haberi yok.

Çok güzel tatlı satan pastanenin sadece konu komşu tarafından bilinmesi gibi bir durum var ortada.

İşte bu nedenle Ahaber’deki ekibin ortaya koyduğu çabanın vitrine çıkarılmaya ihtiyacı var. Kanal kurulduğu günden beri piyasa şartlarına uyumlu bir oyuncu olmadı. İçerideki çabadan, elde ettiği başarıdan izleyiciyi haberdar edemedi.

Doğrusu gruba sinen durgunluk Ahaber’deki emeği de heba ediyor.

İşte gruptaki atılım motivasyonunun bir bölgede de olsa yoğunluk kazandığı bir dönemde satışın gündeme gelmesi can sıkıcı bir durum.

Hele muhtemel alıcılar arasında Murdoch’un adının geçmesi  ‘yeni medya’nın yenilgisinin ironik bir fotoğrafıdır.

Genel olarak medyanın özel olarak da ‘yeni medya’nın başarısızlığını belgeleyen haberler beni gerçekten üzüyor.

Uzun zamandır, medyanın Türkiye’de sağlam, esaslı, yüksek kültürlü, yüksek karakterli bir işleve sahip olması hayalini kuranlardanım.

İstedim ki medya Türkiye’nin yüz akı olsun. İstedim ki medya mensupları ideolojik tarafgirliği bir tarafa bırakıp, yüksek kültürle siyasete, topluma, iş dünyasına, eğitime, kültüre, müziğe mimariye yön versin.

Hem siyaseti, hem toplumu hem de iş dünyasını etkileyen bir işleve sahip olsun.

İstedim ki sektör olarak Türkiye’deki ahlakın, değişimin, adaletin, gelişmenin öncüsü olsun

Fakat ‘eski medya’ bunu başaramadı. Çünkü ‘eski medya’ her zaman Türkiye’de kalitesizliğin öncüsü oldu. Yavan, banal, değersiz, ilkesiz, fırsatçı bir tutum sergileyegeldi. AK Parti iktidarı ile gücünü arttıran ‘yeni medya’ belki olumlu bir misyon üstlenir diye umutlanmıştık ama bu umudumuz da tükenmek üzere. Çünkü ortaya çıkan tablodan büyük bir hayal kırıklığı yansıyor.

Kim ne derse desin Sabah grubunun satılıyor olması  ‘yeni medya’nın başarısızlığının ilanı olarak algılanacaktır.

Bir umudun, bir heyecanın, bir geleceğin harcanması olarak görülecektir.

İşte meseleye buradan baktığım için Sabah grubu alıcıları arasında Murdoch’u görünce, olup bitenin benimle hiç alakası olmadığı halde kendimi yenilmiş hissettim.

Sabah grubunun Murdoch’a satılacak olması zihnimde, yenilenin kurtuluş için malını ‘düşmanına’ satmasına benzer bir fotoğraf oluşturdu.

İnşallah bu fotoğrafın gerçekleşmesine izin verilmez. Verilmekle kalınmaz bir de örnek bir medya için sağlam bir seferberlik başlatılır.

Çıkmadık candan umut kesilmez. Öyle değil mi?