Yüzde 51.4 "EVET" için kâfi...
Bu milletin yarısı, korku ritmine teslim olmadı.
Bu milletin yarısı, kara bir kuşatma altında
olduğumuzu bildiği için, 15 Temmuz gecesi
üzerimizden geçen tanklara direndiği
gibi, bir puanlık farkla da
olsa "HAYIR"a geçit vermedi.
Ama karşı koyamayanlar da oldu!
Yüzde 49'un bir kısmı bunlara inandı. Bir kısmı
aidiyet duygusuyla partisinin "HAYIR" hanesine oy
taşıdı. Bir kısmı nefretini kusmak için
sandığa koştu.
Bir kısmı da, "EVET"in karnını
doyurmadığını düşünüp, yoksulluğunu, sefaletini ve
açlığını sandığa yansıtarak, "HAYIR"a umut
bağladı...
"HAYIR"ı besleyen başka sebepler de
var..
Yüzde 49, üzerindeki saldırgan bakışlardan rahatsız oldu
mesela. Sosyal medyadaki robotik
yaratıkların, "HAYIR" cephesininkarısına, kızına
dil uzatması mesela. "HAYIR" diyenlerin,
baştaFETÖ/PKK ile bir tutulması mesela. Zihinleri
karıştıran danışmanların, "eyalet" söylemleri mesela..
Liste uzun...
Başbakan Binali Yıldırım'ın da belirttiği gibi
elzem olan, politikadaki zehirli dilin yerine
geleceğe yönelik yeni şeylerin söylenmesi gerekiyor.
Yüzde 49'un da, kafasındaki kaygıların
sonlandırılması lazım gelir. Özellikle
sahil kesimlerinde yaşayan seçmenin,
doğruları yanlış sunan kalemlere, referandum sürecinde korku
dizginlerini elinde tutan politikacılara neden kandığını
araştırmak gerekiyor.
Bu insanların içindeki yangının söndürülmesi, onlara dokunmaktan
geçer. Tayyip Erdoğan'a karşı bastırılamayan nefretin
dindirilmesiiçin, bu insanlara sokulmaktan başka
çare yoktur.
Bana göre, referandumdan çıkan asıl sonuç
budur!
AK Parti, 2019'un Kasım ayında, (erken
seçim olmazsa) 7 Haziran benzeri bir felaket yaşamak
istemiyorsa, bu mesajı iyi okumalıdır. AK Parti
içinde gevşeklik kuyusunda debelenen kişiler ayıklanmalı, "öze
dönüş"ün tekrarı yapılmalıdır. Toplumun yarısına gönül
kulağını kapatan, herkesle, ve her şeyle kavga
halindeki(kendileriyle de kavga
ediyorlar) robotik yaratıklara, yazarlara, çizerlere,
toz zerresi kadar kıymet verilmemelidir.
Yüzde 49'u yaralayıp, AK Parti'ye yabancılaştıran bir
ruh var. Bu kesimin varlığı, toplumun bütün kesimlerine giden
yolun önünde en büyük kasistir. Millete oynamak yerine,
millete giden yolun önündeki engellerin kaldırılması
elzemdir.
Dokunmak, duymak, görmek için çalışmak lazım birde!
İl Başkanları, il yöneticileri, belediye
başkanları, milletvekilleri... eskiler, yeniler,
herkes... 15 yıl boyunca AK Parti
iktidarlarının yukarılara taşıdığı kim varsa...
Referandum yolculuğuna çıkanların doğru istikamete
yürüdüklerine dair şüphelerim var. Bir çok il
başkanının bırakın yanlış yola doğru gitmeyi, "EVET" için hiç kanat
çırpmadığını öğreniyoruz... Büyükşehirler'in sofrasına 15 yıldır
konulan nimetler, bizzat bu illeri yöneten belediye
başkanları tarafından talan edildi referandum sonuçlarına
baktığımızda.
Teşhir benim işim değil!
Sonuç ortada...
Direnmek yerine teslim olmak!
Ya da "adam gibi" başarısızlığını kabullenip
çekilmek...
Bunu yapmıyorlar, tek başına yüzde 51'e ulaşan Tayyip Erdoğan'ın
etrafında poz verip, twitter üzerinden boş gevezelik
yapıyorlar.
AK Parti'nin kendisiyle konuşma vaktidir!
Aksi takdirde yaşadığımız tüm güzelliklerin ateşe verilmesi
yakındır!