Türkiye'nin neconları ABD neoconlarına niçin karşı?

Türkiye'nin neconları ABD neoconlarına niçin karşı?

Levent Gültekin acikcenk@gmail.com

ABD seçimleri Türkiye'de bu sefer tatlı bir heyecana neden oldu. 
Seçim gecesi Türkiye de ABD gibi Obamacılar ve Romneyciler olarak ikiye bölünmüştü. 
Türkiye'de AK Parti iktidarının devamından fayda umanlar Obama'yı, AK Parti iktidarından kurtulmak isteyenler ise Romney'i destekliyorlardı. 
Toplum olarak iktidarlarımızın cesareti ve dirayeti nereden aldığını anlayacak bilinç seviyesine ulaşmış olmamız fena bir durum değil.
Ülkemizdeki iktidarların meşruiyetinin, devamlılığının ve etkinliğinin ABD siyaseti ile doğrudan alakalı olduğu giderek daha netlik kazanıyor. 
Bu iyi bir durum. 
Fakat ben Türkiye'deki bu kamplaşmayı gözlemledikce şaşkınlıktan kendimi alamıyorum.
Şaşkınlığım kamplaşmanın kendisine değil, şekline ve gerekçelerine. 
Nasıl mı? Anlatayım, eminim siz de şaşıracaksınız. 
Türkiye'de Obama'yla paralel politikaları savunanlar Romney'i, Romney'le paralel politikaları savunanlar ise Obama'yı destekliyor. 
Mesel Romney de AK Parti gibi kürtaj karşıtıydı. Romney de AK Parti gibi eşcinsel evliliklere karşıydı. Romney de AK Parti gibi dînin sosyal hayatta daha belirgin olmasını istiyordu. Romney de toplumun dindarlaşmasını ülkenin sigortası olarak kabul ediyordu. 
Obama ise AK Parti politikalarından uzaktı.  Onun önceliği kürtajın da, eşcinsel evliliklerin de serbest olduğu, dînin sosyal hayata pek müdahale etmediği bir ABD. 

Türkiye'nin necon'ları kim?

Terslik sadece Obama- Romney çelişkisinde değil. Mesela Türkiye'de necon tarzı şahin bir tutumu benimseyenler "Romney de çok sert, bu adam gelirse yakar yıkar" diyerek Romney'in kazanmasını felaket olarak sunuyorlar. 
Diğer taraftan Suriye'de savaşı tercih edenlerin Obama'nın Ortadoğu politikalarını uygularken benimsediği tarzı daha serin ve makul bulması ise tam komedi.  
Bir de tersi var. Türkiye'de savaş karşıtı ve muhafazakar politikalara eleştirel yaklaşanlar  "Obama da çok töleranslı" diyerek Romney'i destekliyorlar.
Bana göre bugünkü iktidar ve onlara destek veren aydın, yazar, gazeteciler Türkiye'nin necon'larıdır
Abartıyor muyum acaba?
Mesela Ahmet Davutoğlu'nun Ortadoğu'ya nizam vermek için kullandığı dil ve argümanların, tercih ettiği yöntemlerin, ABD'li necon'lardan ne farkı var ki?

Tayyip Erdoğan kendisi gibi birini ABD'nin başına niçin istemiyor?

Ya da Tayyip Erdoğan'ın üslubu ve  öncelikleri -toplumsal damardan bahsetmiyorum- daha çok Obama'ya mı benziyor yoksa Romney'e mi? 
Tayyip Erdoğan kendisi gibi birini niçin ABD'nin başına istemiyor ki? 
Ya da Davutoğlu tarzını, üslubunu benimsediği Wolfowitz gibi birinin seçilmesini niçin istemez? 
ABD Suriye'ye müdahale etsin, Esad'ı devirsin ama Romney gibi sert değil de, Obama gibi yumuşak bir yöntemle yapsın, öyle mi? 
Mesele sadece bu tutarsızlıklardan ibaret değil. Bu Obama nasıl sihirli bir kişilikse hem Yahudileri, hem de islamcıları aynı potada eritmeyi bile başardı
Bütün dünyada, özellikle de Türkiye'deki islamcılar da, ABD'deki Yahudiler de Obama'da kendilerinden bir parça bulabildier. 
Yani Haham Menachem Posner'a da, Fethullah hoca'ya da istediğini verecek türden biri bu Obama. Ne kadar ilginç değil mi? 
Üstelik Yahudilerle aramızın bu kadar açık olduğu bir dönemde. 
Tuhaflıklar bitmedi. ABD siyasetine hakim olan nezaket, saygı, efendilik, kibarlık bizde bir çok kişiyi kendinden geçirdi. Toplum olarak ABD'deki bu nezakete imrenmekten helak olacağız. 
İşin ilginç yanı siyasetin üslubunu ve seviyesini düşürenler bile bu tabloya olan hayranlıklarını dile getirmekten çekinmediler.
Dile getirilen bu özlemlerden benim en çok hoşuma giden ise kendisine 'Şanssız bedevi' polemiğini hatırlatan gazetecilere başbakanın "Umarım ABD siyasetindeki seviye Türkiye'ye de örnek olur" demeseydi. Ben de bu hayranlığa hayran kaldım.
Bütün bunlardan anlıyoruz ki Romney diyenlerin de, Obama diyenlerin de derdi üzüm yemek değil, bağcıyı dövmektir. Sorun, o bağcıyı kimin döveceğidir. 

Tek tutarlı gazeteci

Fakat bu kadar zıtlığın ve tuhaflığın olduğu bir tabloda tutarlılığı ile dikkatimden kaçmayan bir gazeteci hanımefendi var. O kişi: Aslı Aydıntaşbaş.
Hem ABD'deki necon'ları destekliyor, hem de Türkiye'deki necon politikaları. Her şartta savaş taraftarı. Bazıları gibi ABD'de demokratları, Türkiye'de ise necon'ları desteklemiyor.  Bu kadar tutarlı bir çizgide yürüyen başka da kimseyi görmedim diyebilirim.
Peki söyleyin bakalım, Türkiye'de bağcı olmak mı zor, yoksa bağcıyı döven olmak mı? Hangisi? twitter.com/acikcenk

Bu yazıya Facebook'ta yorum yapmak için tıklayın