İyi hesaplanmamış, yanlış politika Türkiye'yi büyük bir ateş
çemberinin içine çekti.
Olayların başlamasının üzerinden daha 2 hafta bile geçmemişken
silaha başvuran Suriye muhalefetini, diplomasi kaidelerini,
hassasiyetlerini hiçe sayıp Ankara'nın göbeğinde ağırlamanın,
Hatay'da üs vermenin, bunlara gizli-açık destek sağlamanın bir
bedeli elbette olacaktı.
İşte o bedeli ödüyoruz.
Acı ama gerçek. Ödediğimiz, hesapsız adımların
bedelidir.
Ne yazık ki o bedeli en çok Akçakale’deki gariban çocuklar
ödüyor.
‘Yanlış’ı yapan ile bedelini ödeyen bu sefer de
aynı kişiler değil.
Düşen uçağımızın ardından otaya çıkan sorular da, ABD’deki
enstitüde yapılan ‘Suriye- Türkiye savaşı' konulu
simülasyon da, Akçakale’ye düşen top mermisinin kaynağının
belirsizliği de gösteriyor ki Türkiye ile Suriye’nin savaşmasını
isteyenler boş durmuyorlar.
Dışarıdan bu savaşı kışkırtmak isteyenlerin yanında, içeride de
bu çabaya katkı sunan, ortalığı daha da elverişli hale getirenler
de bir hayli kalabalık.
Gerekçeleri de ilginç: Türkiye’nin çizilen karizması.
Suriye’den gelen saldırılara cevap vermezsek “büyük
itibar kaybı olurmuş...”
“Ne yani Suriye saldırsın, biz bakalım da şamar oğlanı
mı olalım” diye Türkiye-Suriye savaşına ortamı ısındırma
gayretindeler.
Lafı eğip bükmeden söyleyeyim: ABD’deki Türkiye- Suriye
savaşı simülasyonunu hazırlayanlar ile “Türkiye cevap
vermezse karizması çizilir” diyenlerin aynı amaca hizmet
ettikleri kanısındayım.
Düşen uçağın ardındaki sorulara cevap aramayanlar ile düşen top
mermisinden sonra savaş tamtamları çalanların aynı odağa
çalıştıklarını düşünüyorum.
Top mermisinin arkasını, önünü araştırmadan muhaliflerden mi,
yoksa Esad’ın askerlerinden mi geldiğini merak dahi etmeyenlerle, o
topları Türkiye topraklarına gönderenlerin aynı amaç için
çabaladıklarını düşünüyorum.
Buna rağmen yine de sormadan edemeyeceğim.
Diyelim ki ‘bir el’ yok. Türkiye’nin başına
kimse çorap örmek istemiyor. Gerçekten Esad Türkiye’ye saldırıyor.
Peki niçin?
Üzerimize kan sıçrayacak ortamlara ülkeyi kim, niçin çekti?
Niçin kaybedecek bir şeyi kalmamış bir diktatör ile dalaşmak
gibi tehlikeli bir işe kalkıştık?
Üstelik hala devam ediyoruz.
Kim bizi bu belanın ortasına kadar getirip ‘Esad’ın kontrolsüz
ellerine hedef yaptı?
O Akçakale’ye düşen bombayla sebep olduğu ölümlerde tüm bu
ortamı hazırlayanların sorumluluğu yok mu?
Tartışmanın gözden kaçırılan bir yönü bu. Bir başka yönü daha
var.
Diyelim ki Esad’ın saldırılarından Türkiye’nin karizması
çiziliyor. Diyelim ki Esad sıkıştığı çembere bizi de çekmek istiyor
ve Türkiye’nin karizmasını çiziyor.
Peki Türkiye'nin karizmasını kurtarmak için Suriye’de kaç
çocuğun ölmesi gerekiyor?
Kaç sivil gariban ölürse Türkiye itibarını kurtarmış olacak?
Kaç Müslüman Suriye askeri ölürse Türkiye’deki aklı evvellerin
gazı alınmış olacak?
Türkiye’nin aynı şekilde Suriye’ye cevap vermesini
isteyenlerin, mesele Türkiye’nin karizması olunca vicdanı bir
tarafa bırakmaları sizin de dikkatinizi çekiyor mu?
Şu tuhaflığa bakın ki “Esad, Suriye halkını katlediyor,
mutlaka halka destek olmamız lazım” deyip vicdan vurgusu
yapanlar ile “Türkiye’nin karizması çizildi, Suriye’ye
bomba yağdıralım” diyenler aynı.
Ne tuhaf değil mi? Birinde halka yardımı vicdani gerekçe
yapıp belaya dahil oluyorlar, diğerinde ise ‘Türkiye’nin
itibarını bu beladan kurtarmak’ için aynı halkı
öldürmeyi öneriyorlar.
Atılan bomlara sanki adres verdiler, "halkı değil,
sadece Esad’ı öldür" diye!
'Karizmanızı kurtarmak için' attığınız o
bombalarla kimlerin öleceğini hiç düşündünüz mü?
“Türkiye Suriye’de olup bitenlere karşı sessiz
kalamazdı” mavalını bize okumaktan vazgeçmeyenlere de bir
sorum var: Daha geçtiğimiz günlerde ABD Afganistan’da yine onlarca
sivili katletti. Afganistan’daki katliamlar niçin sizin
gündeminizde değil? Afganistan’da olanlara sessiz kalmayı nasıl
başarıyorsunuz?
Afganistan’da ölenler insan ya da Müslüman değil mi?
Niçin vicdanınız sadece Suriye’dekilere kabarıyor?
Hadi diyelim ikisine de kabardı. Niçin Suriye’de şahin,
Afganistan da serçesiniz?
İsrail’in 8 vatandaşımızı öldürmesi üzerine hükumete itidal
çağrısı yapanların, “İsrail özür dilese de bu işten
kurtulsak” diyenlerin, Suriye’den gelen ‘hata
oldu’ açıklamasına burun kıvırıp hükümeti karizmayı
kurtarmaya çağırmaları şahsiyet yoksunluğu değilse nedir ki?
Türkiye ile Suriye arasında bir savaş çıkarsa bunun
sorumlusu Esad değil, Türkiye’yi Suriye meselesine silahlı
muhalefetten taraf yapanlardır.
Esad’a söverek bu gerçeği değiştiremezsiniz de, gizleyemezsiniz
de. twitter.com/acikcenk
Bu yazıya Facebook'ta yorum yapmak
için tıklayın