Time’ın anketi bize aslında neyi gösterdi?

Time’ın anketi bize aslında neyi gösterdi?

Levent Gültekin acikcenk@gmail.com

Biliyorsunuz Time dergisinin geleneksel olarak düzenlediği yılın ‘en popüler kişisi’ anketinde Başbakan Erdoğan birinci olmuş.

Başbakan Erdoğan sadece anketin ‘en popülerler’ kategorisinde değil, aynı zamanda ‘en az popülerler’ kategorisinde de birinci olmuş.

“Nasıl oluyor? Olur mu böyle şey? Her iki kategoride de birinci çıkılır mı?” demeyin. Olmuş işte.

Anketteki bu tuhaf durum sanırım bir tek Türk medyasının işine yaradı. Başbakan Erdoğan’a politik destek veren gazetelerde anketin ilk bölümü önemli haber muamelesi görürken, Erdoğan’a ‘muhalif’ gazetelerde ise anketin ikinci, yani ‘en az popülerler’ kısmı önemli haber olarak yer buldu.

Yani herkes kendi meşrebine göre bir sonuç buldu ankette.

Fakat benim asıl dikkatimi çeken iki farklı, hatta iki zıt soruda da Başbakan Erdoğan‘ın birinci çıkmasına gösterilen duyarsızlık, ilgisizlik.

Haksız mıyım? Size de tuhaf gelmiyor mu? İki anket sorusu var ve iki soru da tam da birbirinin zıttı ve ikisinden de aynı kişi birinci çıkıyor.

Ortadaki sefilliğin farkındasınız, değil mi?

Bu sonucun da, bu ankete yüklenen ‘özel’ ve ‘büyük’ anlamın da Türkiye açısından küçültücü bir durum olduğu kanaatindeyim.

Bana göre bu tablo toplum olarak entelektüel fukaralığımızın bir göstergesidir.

Böyle saçma sapan şeylerden gurur duymanın pespayelik olduğunu düşünüyorum. 

Ortadaki saçmalığa bakmadan, anketten paye veyahut zayıflık çıkarmaya çalışmanın da Türk medyasının zekası ve seviyesiyle ilgili bir sorun olduğunu düşünüyorum.

Türkiye’de bazı çevreler bu anketleri o kadar ciddiye alıyorlar ki Time’ın anketinde Başbakan Erdoğan’a oy verilmesi için büyük bir kampanya bile başlattılar.

Başbakan Erdoğan’ın ankette rakiplerine fark atması için rica minnet oy talebine çıkıldı yani.

O rica içerikli davetlerden biri de benim mail kutuma düştü. ‘Lütfen başbakanımızı Time’ın anketinde yalnız bırakmayalım. Oy vermek için filan adrese gitmeniz yeterli’ diyerek sanki ‘büyük bir yarışa’ çağırıyorlardı.

Sanırım ankete katılarak bu büyük ‘vatani görevi’ yerine getirenler,  hazır oraya kadar gitmişken İngilizce de bilmediği için ‘ne olur ne olmaz’ diyerek iki farklı içerikteki anketi de işaretlemekte bir sakınca görmemişler.

Bundan dolayı iki ankette de Erdoğan büyük oy farkıyla birinci çıkmış.

Bu durum Time editörlerinin de dikkatinden kaçmamış. Nitekim anket sonucunu duyurdukları haberlerinde Türkiye’deki oy toplama kampanyalarına dikkat çekmişlerdi.

Bundan dolayı da editörler ‘yılın kişisi’ seçmek için Başbakan Erdoğan’ın adını listede finalistlerin arasına bile yazmamışlar.

Siz Time’ın editörü veyahut okuru olsanız, Türkiye hakkında ne düşünürsünüz? Bu sefalete kıçınızla gülmez misiniz?

Bir ankete verilen abartılı değer de, kampanya sonucu her iki kategoride de aynı kişinin birinci yapılmasındaki bayağılık da küçültücü. Bütün bunların Türk medyasında çok önemle ele alınması ise ayrı bir utanç kaynağı.

Bana göre bütün bu olup bitenler "3. dünya" refleksi.

Çok mu abartıyorum?  Yoksa ‘Türklük’ gururumda bir problem mi var?

Merak ediyorum, Türkiye’den başka bir ülkede bu ankete bu kadar önem atfedilip böyle bir kampanya düzenleniyor mu? Başka ülkelerde de bu anketlerden bir ’milli gurur’ çıkarılmaya çalışılıyor mu?

Oy dağılımına bakılırsa öyle bir ihtimal yok. Çünkü Başbakan Erdoğan anketin ‘en popülerler’ bölümünde kendisine en yakın kişiye yaklaşık 50 bin oy fark atarken,  ‘en az popülerler’ bölümünde bu fark neredeyse 150 bin.

Öyle böyle değil.

Verilen oy sayısına baktığınızda, özellikle ikici bölümdeki oyların neredeyse yarısı Başbakan Erdoğan için kullanılmış.

Bu tür anketlere, özellikle de yabancıların yaptığı anketlere gereğinden fazla değer vermeyi de, anketlerde öne geçmek için bir kampanya başlatmayı da ve çıkan sonuçtan bir paye çıkarmaya çalışmayı da ayıp, küçük düşürücü, 3. dünya ülkelerine yakışan bir davranış olarak görüyorum.

Sizi bilmem ama Türk toplumunun ruhuna sinen bu bayağılık beni fena halde rahatsız ediyor.

Küçük bir duyuru

Uzun zamandır Twitter’a kaydol tekliflerine direniyordum. Fakat bir arkadaşımın baskıları sonucunda “bir bakayım ‘sosyal medya’ dedikleri bu alemde neler oluyor” diye sonunda ben de @acikcenk olarak  daldım.

Bakalım ne olacak...

 www.twitter.com/acikcenk