AK Parti’ye yakın arkadaşların büyük çoğunluğunun Gezi
olaylarına yaklaşımı ilginç.
Daha ilk günden “Bu gösterilerin bir Ergenekon
operasyonu olduğunu, AK Parti’den kurtulmak isteyen dış güçlerin
provoke ettiğini, asıl hedefin Başbakan Erdoğan olduğunu”
yazıp duruyorlar.
Hatta öyle ki "Tayyip Erdoğan’ı yedirmeyiz"
diyerek işi kampanyaya bile çevirdiler.
Bu arkadaşlara göre “büyüyen, gelişen Türkiye’nin
iyiliğini istemeyen çevreler AK Parti’yi sandıkla gönderemediler,
bu yolu deniyorlar.”
Tamam, Başbakan Erdoğan’ın ötekileştirici üslubunu
görmüyorsunuz.
İnsanların yaşam tarzlarını küçümsemesi sizi rahatsız
etmiyor.
"Biz karar verdik üç beş çapulcunun sözüyle vaz geçecek
değiliz” diyerek insanların haysiyetine dokunduğunun
farkında değilsiniz.
İslamcı, solcu, liberal bütün Türkiye’nin karşı çıkmasına rağmen
Çamlıca camii projesine benzer kararlarında geri adım atmamasının
bu insanları kırdığının fark etmiyorsunuz.
Her icraatını, her adımını ‘öteki’ne nazire
haline getirmesi de sizin dikkatinizi çekmiyor.
Kısacası toplumun bir kısmının gururunun, haysiyetinin kırılmış
olabileceği sizin için çok önemli değil.
Diyelim ki böyle. Diyelim ki Ergenekoncular ve bilumum AK Parti
düşmanları bir araya geldi ve halkı AK Parti iktidarına, özellikle
de Tayyip Erdoğan’a karşı kışkırtıyorlar.
Peki Başbakan Erdoğan bu "tuzak" karşısında ne
yapıyor?
Niçin kendisine kurulan ‘tuzağı’ boşa
çıkaracağına üzerine benzinle gidiyor?
“Bazı odakların” sokağa çekmeye çalıştığı halkı
“Haa Taksim’e cami de yapacağız” diyerek
niçin daha çok kışkırtıyor?
“Çapulcular” diyerek Ergenekoncuların veyahut
AK Parti düşmanlarının işini kolaylaştırmış olmuyor mu?
İlk gün çıkıp “Tamam sevgili vatandaşlarım sizi
anlıyorum. Görünen o ki sizi incitmişim. Bu durumu fark ettim artık
evinize dönebilirsiniz” diyerek tuzak kuranların oyununu
bozma ihtimali varken, “üç beş çapulcunun sözüyle mi
hareket edeceğiz” demesine sizin bir yorumunuz yok mu?
Kendisine oyun kuruluyorken bu oyuna işlerlik kazandıran birini
siz daha önce hiç gördünüz mü?
Hadi diyelim yapısı alttan almaya müsait değil. Sizin
deyiminizle "delikanlı" bir kişiliğe sahip, o
yüzden "özür" olarak algılanacak konuşmalar
yapamıyor.
Peki Kadir Topbaş’ın ve Bülent Arınç’ın ilk gün yaptığı
açıklamaları niçin etkisizleştirdi?
Hadi diyelim ilk günler olayların büyüyeceğini göremedi.
Peki Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün ortalığı sakinleştirme amaçlı
sözlerini niçin değersizleştirdi?
Doğan grubu dahil bütün gazeteler Gül’ün sözlerini manşet
yaparken Başbakan Erdoğan’a yakın gazetelerin bu önemli konuşmayı
manşet yapmamış olması ne anlama geliyor?
Eğer niyetiniz bu "tuzağı" boşa çıkarmaksa
niçin itidal tavsiye eden ve önemsenen bu konuşmaların
kıymeti yok?
Eğer “göstericiler arasında 1000 yabancı ajan
varsa” ve büyük bir oyun kuruluyorsa, Başbakan Erdoğan ve
ona yakın gazeteciler bunu daha da körüklemekten başka ne
yapıyorlar?
Bir "oyun" yoktur demiyorum. Olabilir. Ama siz
hangi taraftasınız, bunu bir türlü çözemiyorum.
Tamam, biliyorum, Başbakan Erdoğan’ı çok seviyorsunuz. Biraz
Müslüm Gürses ile hayranları arasındakine benzer bir ilişkiye
benziyor ama olsun.
Sizin kadar olmasa da biz de seviyoruz. Türkiye için değerli
biri. Çünkü Türkiye için iyi işler yapıyor.
Belli başlı odakların Başbakan Erdoğan’a diş bilediğinin biz de
farkındayız.
Ama biz daha iyi olması için yanlışlarına da dikkat çekiyoruz.
Toplumun bir kesimine incitici söz söylediğinde üzülüyoruz ve bunu
eleştiriyoruz.
“Ben yaptım oldu” tutumunun önce kendine, sonra
da ülkeye zarar verdiğini görmesini istiyoruz.
Ama bunu sizin gibi istemiyoruz. Biz zengin olalım ama
haysiyetimizi de, kişiliğimizi de koruyalım istiyoruz.
İyi işler yapan biri yaptığı işlerin karşılığında bizim
özgürlüğümüzü, onurumuzu almasın istiyoruz.
Diyeceğim o ki ortada bir tuzak, bir "yeme
operasyonu" varsa, Başbakan Erdoğan ve ona destek olanlar
bu "tuzağın" başarıya ulaşması için niçin bu kadar
istekliler?
Var mı bir cevabınız Twitter.com/acikcenk
Bu yazıya
Facebook'ta yorum yapmak
için tıklayın