Metin Yılmaz'la konuştum, "Yahu Hadi beni tanıyorsun,
patron FETÖ'cü olsa, ben bu gazetede kalır mıydım?"
diyor... Uğur Dündar'ı soruyor, Yılmaz
Özdil'i, Bekir Coşkun'u,
Rahmi Turan'ı... birlikte yıllarca polis
muhabirliği yaptığımız Baki Avcı'yı da katıyor bu
ekibe...
-Bunlardan FETÖ'cü olur mu?
Olmaz!
E canım kimsenin bu isimleri suçladığı yok ki...
Doğru..
Sözcü'de suçlanan üç kişi var...
Biri patron...
Diğerleri iki çalışan...
Gökmen Ulu ve Mediha Olgun
yani...
Patronu bilmem, tanımam...
Fehmi Koru'nun şehadetiyle de hareket etmem,
edemem...
Ertuğrul Akbay'ın o aşağılık açıklamalarına da
katılmam söz konusu değil. Fehmi Koru'ya aslı
astarı olmayan yalanlarla öfke kusması, en hafif
ifadeyle ayıptır!
Burak Akbay'ın geçmişte,
FETÖ'nün okullarında okuduğu, oralarda yetiştiği
iddiaları velev ki doğru olsun!
Yahu arkadaş, 40 yıldan bu yana, ülkemizi yıkmak için hain
plânlar yapan FETÖ ile geçmişte
irtibatı olmayan kimse var mı Türkiye'de.. Hangi birimiz bu
hainlerin alçak tuzağına düşmedik. Abant
Platformu'nda hangi birimiz boy göstermedik. Dünyanın dört
bir yanında açtıkları okulları yerinde görüp, birlikte
gururlanmadık mı?
Hani 17-25'ti
kriter?
Soner Yalçın'a katılıyorum!
FETÖ'nün yeni bir oyunuyla karşı
karşıyayız...
Biz eğer, Cumhurbaşkanı'nın nerede olduğunu
haber yapan bir muhabiri içeri atıyorsak. Biz eğer, önüne düşen
haberi siteye koymaktan başka hiçbir günahı olmayan Melda
Olgun'u "FETÖ'cü" diye hapsediyorsak,
bunların kurduğu tuzağa çoktan düşmüşüz demektir!
Muhabir Gökmen Ulu'dan şüphe duyuyorsan eğer, o
haberin peşinden koştuğu günü irdele.. Telefon kayıtlarını
çıkar mesela, kiminle görüşmüş, kimlerle plânlar yapmış,
nasıl bir tuzak kurmuş... varsa böyle bir şey hepsi bir bir
ortaya çıkar..
Teknolojinin bu kadar geliştiği bir dönemde, hiçbir araştırma
yapmadan, sorup soruşturmadan Cumhurbaşkanı'nın nerede
olduğunu haber yapan gazeteciyi hapsetmek FETÖ'nün ekmeğine yağ
sürmekten başka bir işe yaramaz.
FETÖ'nün kaçkını Ekrem Dumanlı
denilen haini dinlediniz mi?
Vuruyorlar, kırıyorlar, öldürüyorlar, sonra da bas bas
"adam öldürdüler" diye bağırıyorlar.
Gökmen Ulu'nun, Mediha
Olgun'un, Oğuz Güven'in...
tutuklanmasında kalıbımı basarım bunların parmağı var. O yüzdendir
sahte isyanları!
Özeti şu:
FETÖ oyununu çok güzel oynuyor!
Biz de kurdukları tuzağa kolayca düşüyoruz!
MURAT KELKİTLİOĞLU'NUN ÇAĞRISI
15 Temmuz gecesi Türkiye'yi cehenneme
çeviren hainler, mahkemelerde ağız birliği etmişçesine
savunma yapıyor.
Hepsi masum!
Hepsi günahsız!
Peki biz ne yapıyoruz?
Hiç!
İzlemekle yetiniyoruz. 15 Temmuz'dan sonra bu hainlere
kök söktüren biz değilmişiz gibi, bunların istediği gibi at
koşturmasına seyirci kalıyoruz. Akşam'ın genel yayın
yönetmeni Murat Kelkitlioğlu, çok anlamlı bir çağrı yaptı geçen
gün:
- Demokrasi nöbetlerini mahkemelerin önünde
tutalım...
Yerinde ve doğru bir çağrı!
15 Temmuz'dan sonra yaptığımızı bir kez daha yapmalıyız
ki, bu alçaklar amacına ulaşmasın. Mahkeme salonlarında
her ağızlarını açtıklarında, dışarıdan gelen sesle titretmeliyiz
bunları. Hepsi düştüğü çukurda debeleneceğine, kahraman
edasıyla konuşuyor. Gelin Murat Kelkitlioğlu'na
kulak verelim ve mahkeme önünde demokrasi nöbetlerini
başlatalım.
249 şehidin hatırına bunu yapalım..
Onca gazimizin hatırına bunlara bir kez daha kök söktürelim.
Var mısınız?
NİHAT HATİPOĞLU MEVSİMİ
Ramazan ayı gelip çattığında, bildik koro,
Nihat Hatipoğlu'nın yaptığı güzel şeylerden ziyade, aldığı
ücret gündem oluyor.
Neymiş!
Güzel dinimizi anlatan Nihat Hatipoğlu gibiler,
hizmetinin karşılığını almaması gerekiyormuş!
Bu fetvayı veren de
Diyanet'in ta kendisi...
Neden şimdi?
Niye 12 ay boyunca Nihat Hatipoğlu'na ses
edilmiyor da, Ramazan ayı gelip çattığında dillerde zehir
saçılıyor?
Nihat Hatipoğlu bir tek Ramazan ayında
konuşmuyor ki...
Yılın 12 ayında, her Perşembe ve Cuma günleri atv'de
başarılı programlar yapıyor. Ramazan'daki saldırıların
nedeni, ekrandaki hoca enflasyonundan kaynaklanıyor. Nihat
Hoca'nın hızına kimse yetişemeyince, yaptıklarından çok,
aldığı ücret konuşuluyor.
Bu zırvacılara söyleyecek tek söz var...
Çalışın sizin de olsun!