Bugün sakin sakin gazetelerimi okurken gerçekten hiçbir yazısını
tamamına erdirerek okumadığım, okuyamadığım Sevilay Yükselir’in
‘Davutoğlu Akif Beki’yi nasıl ve nerede teyit
etti?’ başlıklı yazısını görünce şuna bir göz atayım
derken tamamını okudum.
Sevilay Yükselir’i pek tanımam. Hemşerilik kontenjanından elde
ettiği köşesinde Ahmet Hakan’la girdiği polemiklerden ötürü
dikkatimi çekmişti. Bu polemikler ona ilginç bir arkadaş grubu da
sağladı. Tek ortak paydası ‘Ahmet Hakan düşmanlığı’ olan bir
arkadaş grubu.
Peki, Sevilay Yükselir Akif Beki’ye neden destek çıktı?
Sevilay Yükselir, Ahmet Hakan aleyhine yazmaya başlayınca,
öteden beri Ahmet Hakan’a zıt giden Mustafa Karaalioğlu ve Akif
Beki’ye yaklaşmış oldu. “Düşmanımın düşmanı dostumdur” mantığı.
Bu yakınlık ve arkadaşlıkların sonucunda Sevilay
Yükselir’in eşi Mustafa Yükselir Star-24 grubuyla çalışmaya
başladı. Karaalioğlu ve Beki, zorda olan Yükselir’e bir destek
çıktılar. Bu desteğin bir haksız kazanç olduğunu falan
iddia etmiyorum. “Sevilay nüfuzunu kullandı” filan da
demiyorum.
Dostluklar, iş ilişkilerine dönüşür ya da yansır, normaldir.
Fakat bu çekilen kıyakların karşılığını, başkalarını lalettayin
suçlayarak, karalayarak ödemek ayıptır. Davutoğlu tabiî ki
eleştirilebilir. Tabiî ki Sevilay da bir başkası da Davutoğlu’nun
güttüğü politikalardan rahatsızlık duyabilir. Bunu köşelerine
taşıyabilir. Gelgelelim, eleştiriye, kişisel çıkar paraziti
karıştıramaz. Ayıptır. Eleştiri, gazetecilik ahlakının, yazar
sorumluluğunun kristalize olduğu alandır.
Yoksa yukarıdaki hiçbir konu benim ilgi alanımda değildi.
Görüyorsunuz değil mi, köşelerin arkasında neler neler
gizleniyor?