Semra Özal Fatih Ürek'le kıyametten kaçarken...

Semra Özal Fatih Ürek'le kıyametten kaçarken...

Adnan Berk Okan adnanberkokan@gmail.com

Aslında konu “siyasi” değil…
En azından aradan geçen bunca yıldan sonra siyasi olmaması gerekir…
Ama burası Türkiye ya…
Burada her konuda mutlaka ortadan ikiye bölünmek gerekir ya…
Aynen öyle oldu…
Asma kabağı gibi ortadan ikiye bölündük…
Hangi konuda mı?..
Merhum cumhurbaşkanlarımızdan Turgut Özal’ın öldürülüp öldürülmediği konusunda…
“Yok efendim; eceliyle öldü” dediğinizde, zehirlenerek öldürüldüğüne iman edenlerin hücumuna uğrayacağınız kesin…
“Zehirlenerek öldürüldü” dediğiniz zaman; “seni gidi hınzır seni; 28 Şubat’ın gerici hükümetine kan kusturan dönemin Başbakanı’nı zan altında bırakıp, 28 Şubat’ın intikamını almak istiyorsun” diyenler tarafından karakter linçine uğratılma ihtimaliniz çok yüksek…
Ama…
Ortada kalırsanız; yani bazı köşe yazarlarının her konuda yaptıkları gibi: “öldürülmüş olduğuna ilişkin yoğun belirtiler olmakla birlikte son Adli Tıp Raporu’ndan da anlaşılacağı gibi ortada zehirlendiğini gösterir somut bir kanıt yok” derseniz rahatsınız..

İyi de dostlar nedir bu?..  
Ben söyleyeyim: Oyun…
Birileri kamuoyuyla eğleniyor…
Bu arada sonuç merak yarattığı; tartışma ortamı doğurduğu için hem yazılı basın memnun hayatından; hem de televizyonlar…
Kanuni’nin orası çok tartışıldı…
Biraz da Özal’ın şurası tartışılsın istenildi…
Yahu;
“öldürüldüğü” iddia edilen 8. Cumhurbaşkanı’nın oğlu bile tartışanlar kadar meraklı değil…
Dün gece CNNTÜRK’de yayınlanan ve olay yeri inceleme uzmanlarımızın en deneyimlisi Prof. Sevil Atasoy’un sunduğu “Suç ve Delil” programında Adli Tıp Uzmanı Nevzat Alkan, “ailenin elinde merhum Cumhurbaşkanı’nın saçı vardı Adli Tıp’a verip vermedikleri bilinmiyor” dedi…

Bir süre sonra yayına bağlanan oğul Ahmet Özal, merhum Özal’ın saçını vermediklerini zaten saçın zehirlenme olup olmadığının tespitinde iç organlar kadar etkin kabul edilmediğini sandığını (ne demekse) söyledi…
Oysa Napolyon’un zehirlenerek öldürüldüğünün vefatından yaklaşık 200 yıl sonra saç kılına yapılan otopside ortaya çıktığını Tevfik Diker yazdı geçenlerde…
Yani;
Demek istemem o ki;
Aslında medya egemenleri Özal’ın zehirlenip zehirlenmediğiyle ilgili değil…
Onlar bu reyting cümbüşünü daha ne kadar sürdürebileceklerinin hesabında…
Gerisi fasa fiso…
En güzelini Semra Özal Hanımefendi yapıyor...
Kıyamet kopacak ya,
Türkiye'nin en erkeksi erkeği Fatih Ürek'i de yanına alıp Şirince'ye gitmiş...
Bir elinde Fatih Ürek, diğer elinde merhum Özal'ın saçı...
Umurunda mı kim kazanacak otopsideki maçı!.. 

Hâsılı ey dostlar!..
Özal öyle öldü böyle öldü ama öldü...
Yaşasaydı da Semra Hanım'ın en yakın dostlarının kimler olduğunu görseydi daha mı iyiydi?..
Kendisi kıyametin kopacağı konusunda sadece Kuran'da yazılanlara inanırdı...
Yaşasaydı Semra Hanım'ın Kuran'a değil, Mayaların kehanetine inandığını görecekti...
Sizce buna rağmen yaşayabilir miydi?.. 
Gerçi çok hoşgörülüydü; ona rağmen yaşayabilirdi ama ona yaşamak denir miydi?.. 

adnanberkokan@gmail.com