Sedat Laçiner'in bu yaptığına ne denir?

Sedat Laçiner'in bu yaptığına ne denir?

Levent Gültekin acikcenk@gmail.com

Uluslararası ilişkiler uzmanı, Star yazarı değerli bilim adamı Sedat Laçiner’in Pazartesi günü PKK terörü üzerine Vatan gazetesine verdiği röportajı okudunuz mu? Okumadıysanız okuyun da bir bilim adamının cümlelerindeki hesaplı çabayı siz de görün.

Röportajı okuduğunuzda bir hesaba matuf olduğu açıkça belli olan cüretin ve korkunun resmini tek bir karede göreceksiniz.

İran, Irak ve Suriye’nin adını zikretmedeki cüreti, ABD, İsrail ve İngiltere’nin adını saklama çabasındaki korkuyu.

Sedat Laçiner verdiği röportajda “herhangi bir bilgiye dayanmıyor, bunlar benim yorumlarım’ diyerek PKK’yı destekleyen ülkeleri açıklıyor.

Sedat Laçiner’e göre Türkiye’ye yönelen terörü üç halkadan oluşuyor.  Laçiner PKK'nın kendisini üçüncü, İran, Suriye ve Irak’ı ikinci halkada gösterirken, birinci halkayı ısrarlara rağmen "Bunu söyleyemem" diyerek teleffuz etmekten özellikle kaçınıyor.

İran, Suriye ve Irak’ın adını bu kadar rahat, bu kadar sorumsuzca, bu kadar pervasızca ve de defalarca dile getiren bir dış politika uzmanı, esas olan ‘birinci halka’daki ülkeleri niçin söyleyemiyor? Israrların sonunda yaptığı imalardan anlıyoruz ki birinci halkada ABD, İsrail, İngiltere var.

Şimdi röportajdan bir bölümü sizin dikkatinize sunayım da ne demeye çalıştığımı daha iyi anlayın.

 “- Yani Amerika mı veriyor PKK'ya bu sıcak istihbaratı?

 Hayır, bunu demiyorum. Ama "Birileri PKK'ya bu bilgileri veriyor" diyorum. Bu teknolojiye sahip ülke sayısı da sınırlı. Ama "Kesin Amerika'dır" demiyorum.

- Bu teknoloji İran'da ve İsrail'de var mı?

İran'da yok, İsrail'de var. Dediğim gibi Amerika, Rusya, Fransa ve İngiltere'de var. Genelde Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi üyeleriyle, bunlara ilaveten bir de İsrail'de var bu teknoloji.

- Peki, Amerika'nın da burada bir dahli olabilir mi? Çünkü siz daha önce yaptığımız bir söyleşide "Amerika, Türkiye'yi değil PKK'yı seçti" demiştiniz.

 O zaman öyleydi.

- Şimdi bir değişiklik var mı görüşünüzde?

Burada ben somut olarak tahmin ettiğim şeyleri söylüyorum. PKK'ya anlık, çok nitelikli istihbarat aktığı anlaşılıyor. Aynı zamanda çok nitelikli silah ve mühimmat verildiği de anlaşılıyor. PKK, İran, Irak ve Suriye topraklarında çok rahat bir şekilde hareket ediyor. Hatta İran bazı karakollarını PKK'ya terk etmiş durumda. Suriye ve İran'da PKK'lılara askeri eğitim veriliyor. Yüzlerce, hatta binden fazla PKK'lı bu askeri eğitimden geçti. Özellikle de Irak üzerinden ciddi silah akışı oluyor. Bunun kaynağı İran da olabilir.”

Görüyorsunuz değil mi? İran, Irak ve Suriye’nin adını hiçbir tereddüt ve sorumluluk  göstermeden  açık açık defalarca zikreden Laçiner, sıra ABD ve İsrail’e gelince birden tereddüt edip delile ihtiyaç duyuyor.

Doğrusu sormak isterdim Sedat Laçiner’e: Daha önemli olan birinci halkadaki ülkeleri açıklamayıp ikinci halkadaki ülkeleri bu kadar rahatça açıklamak bir aydının, bilim adamının ahlakına sığar mı?

Niçin İran, Irak, Suriye adını telaffuz ederken gösterdiğiniz cesareti ABD’, İsrail, İngiltere ve Almanya’nın adını zikrederken göstermiyorsunuz? Nedir sizi bundan alıkoyan? Hangi hesaba matuf olarak toplumun dikkatini küresel güçlerin tam da hedefindeki bu üç ülkeye çekmeye çalışıyorsunuz?

Diyeceğim o dur ki illa ülke adını vererecekseniz bir aydına yakışan bütün ülkelerin adlarını vermektir. Pervasız bir tutumla İran, Suriye, Irak’ın adını zikredip sira  İsrail ve ABD’ye geldiginde ima yolunu tercih etmek ayıp sayılmaz mı?

Gerçekten bu insanları anlamıyorum. Toplum bütün öfkesini bu üç ülkeye yönelttiği zaman ne olacak? İsrail’in bu bölgeye dönük çabaları perdelendiğinde biz muhtemel belalardan kurtulmuş mu olacağız?

Bütün toplum olarak etrafımızdaki bu üç ülkeye büyük bir öfke duyar hale geldiğimizde Laçiner hoca ne kazanacak?

Toplumdaki öfkeyi bu üç ülkenin üzerine kanalize etmek esas olan ‘birinci halkadaki’ ülkeleri dikkatlerden kaçırmak değilse nedir ki?

Elbette İran, Suriye ve Irak PKK’ya destek veriyor olabilir. “Evet böyledir” veyahut “böyle değildir” diyecek bir veriye sahip değilim.

Fakat bir bilim adamının bütün "tahmin"lerini bugün hedefte olan üç komşu ve Müslüman ülkeye yöneltmesi neye matuftur?

İsrail’in İran’ı hedefe koyduğu bir dönemde toplumun öfkesini İran’a yönlendirmenin İsrail ve ABD’nin işini kolaylaştırmaktan başka kime ne faydası var Allah aşkına?

İstiyorlar ki İran’a saldırı olacağı zaman Türkiye’nin İran’a en azından psikolojik destek verecek takati kalmamış olsun.

Ne yazık ki Türkiye’de bunu sadece Sedat Laçiner yapıyor değil. Toplumun dikkatini ve öfkesini komşu ülkelerin üzerine çekme konusunda kalabalık bir ekibin büyük bir çabası var.

İran ve Irak’ta da bazı kesimlerin de tam da küresel güçlerin planına uygun olarak Türkiye aleyhine bir çaba içerisinde oldukları ortada.

Son dönemde peş peşe ‘İran ajanlarının’ yakalandığı haberlerini sanırım siz de okuyorsunuz.

Peki siz Türkiye’de bugüne kadar tek bir CIA veyahut MOSSAD ajanının tutuklandığını duydunuz mu?

‘İran ajanlarına’ göz açtırmayanlar niçin tek bir tane de CIA veyahut MOSSAD ajanı tutuklayamıyor?

Bu merakımı zahmet olmaz ise Sedat Laçiner hoca giderebilir mi? twitter.com/acikcenk

Bu yazıya Facebook'ta yorum yapmak için tıklayın