Erdoğan'la başladı.
Arınç-Gökçek'le zirve yaptı.
Davutoğlu nokta koydu. Yan rollerde
Kılıçdaroğlu ve Demirtaş
vardı.
Böyle yazınca. Durum normal görünüyor. Yakından
bakarsanız. Durum tuhaf ötesi.
"Çözüm sürecine katılmıyorum, hiç de haberim
yok" diyen Cumhurbaşkanı, herhangi bir cumhurbaşkanı
değil.
Türkiye tarihinde olmazları olur yapan, çözüm sürecini de ortaya
atan kişi.
"Haber vermediler" dediği Hükümet ise. Başbakan
dahil, hepsi Cumhurbaşkanının has adamı. Çözümden sorumlu bakan en
has olanı.
"Paralelci" diyen Gökçek, herhangi bir yerin
değil, başkentin başkanı. Onun
"paralelcilikle" suçladığı Arınç, Başbakan
yardımcısı! Üstelik zaman, paralelciliğin büyük suç olduğu
zaman.
Gökçek'in başkenti parsel parsel sattığını söyleyen kişi,
ülkedeki her tür haksız hukuksuz işle mücadele görevi olan
Başbakan yardımcısı.
Kılıçdaroğlu, Hükümeti sarsması gereken
muhalefetin lideri. Hükümet ilk kez deprem yaşıyor, depreme
Kılıçdaroğlu'nun uzaktan yakından dahli yok. Depremin
sorumlusu, iktidarın kendisi! Muhalefeti sıfır etki noktasına
itercesine hem de.
Demirtaş'a gelince. Düne kadar terör örgütüne
sözcülük yapardı, şimdilerde milli kahramanlık yolunda
hızla ilerliyor.
Bu krizde Erdoğan'ı en çok eleştiren gazeteci Abdülkadir
Selvi, mesleğini Erdoğan'a adamış biri halbuki.
Ülke böyleyken. Televizyon haberlerimizin baş konusu, yürüyen
merdivenlerde bile yürüyemeyen muhalefet milletvekilleri!
Hep birlikte saykoya bağlamış bulunuyoruz. Haydi
hayırlısı!
BİZİM DİZİ
OSCAR'LARIMIZ
Arkadaşlarla toplandık. Fox Tv'de "Aşk
Yeniden"i izledik.
Dizi süresince kimse yerinden kalkmadı. Susuzluktan ölen
olacaktı, reklam arasına kadar kimse mutfağa gitmedi. Heyecandan
değil, sahne kaçmasın diye.
Bir kısmımız Özge Özpirinçi'yi, diğer kısmımız
Buğra Gülsoy'u tuttu. Zaten onların da kimyası
birbirini tutmuştu.
"Aşk Yeniden"in romantizmi ülkedeki karabasan
durumlara tercih edildi.
Dizi bitti. Her birimiz derin bir iç geçirdikten sonra. Kendi
dizi Oscar'larımızı dağıtmaya karar verdik. Liste şöyle;
"En iyi dizi" kategorisinde ödülü romantiklere
verdik: "Aşk Yeniden" ve çirkinlerin oynadığı
güzel dizi "Poyraz Karayel."
"En iyi kadın oyuncu" ödülü Özge
Özpirinççi'ye gitti. Öyle içten oynuyor ki hak ediyor.
"En iyi erkek oyuncu" ödülü Poyraz'a,
İlker Kaleli'ye gitti.
"En iyi yardımcı erkek oyuncu" ödülü,
"Güllerin Savaşı"nda Cihan'ı oynayan
Sercan Badur'un oldu.
"En iyi yardımcı kadın oyuncu" ödülünü,
"Aşk Yeniden"in Yadigâr'ı Nazlı
Tosunoğlu aldı.
"En iyi çocuk oyuncu" ödülünü, tüm çocuk
oyuncuları açık ara geride bırakan "Poyraz
Karayel"in Sinan'ı Ataberk Mutlu'ya
verdik.
"En iyi dizi müziği" ödülünü ise tüm kalbimizle
"Şeref Meselesi"ne sunduk.
TÜM HİKAYE YAĞ
DOKUSU
Geçen hafta. İki futbolcu sahada forma üslerini çıkarıp
koştular.
Biri GS'dan Burak Yılmaz'dı. Gol sevincini
soyunuk koşarak kutladı.
Diğeri FB'den Emenike'ydi. Kızgınlığını soyunuk
koşarak gösterdi.
Erkekler her durumda soyunuyor. İzleyenler de tempo tutuyor.
Bu durum bir kadının başına gelse. Sonu kesin ahlak
masasında biter.
Ahlakla, kadınların göğüslerindeki yağ dokusu arasında bir
ilişki var ama tam çıkaramadım.
AKLIMDA KALAN
Ömer Toprak'tan adamlık
dersi: Bayern Leverkusenli Ömer
Toprak milli takım çağrısını geri çevirdi. "Gökhan
Töre varsa ben yokum" dedi ve ekledi: "Bir şey
olmamış gibi davranılmaz!" Çünkü Gökhan Töre milli takım
odasını silahla basmıştı! Bir şey olmamış gibi milli takıma devam
etmişti. Ömer bir sözle, unuttuğumuz ne varsa
hatırlatıverdi. Adamlığını profesyonellik uğruna feda
etmedi. İlkelerini, gururunu çiğnetmedi. Şimdi. Bu
delikanlı Futbol Federasyonu'ndan ceza yiyecek. Alkışı
kime, cezayı kime vereceğini bilemeyen bir tuhaf
ülkeyiz.