Medyamızın son günlerdeki özeti bu: "Salak"
diyor biri, "Sensin salak!" diyor öteki.
İlkokul seviyesi bile değil.
"Ağır abilik" iddiasıyla medyada yer
tutanlar soluğu soytarılıkta alıyorlar. Genel çizgi bu,
nadiren dışına çıkılıyor.
Az biraz teşneyseniz. Hamurunuz cıvımaya uygunsa soytarılığa
varan süre daha kısalıyor.
Her zaman savunduğum bir tez var: bu ülkenin aydından
yana hiç şansı olmadı. Sanırım bu tez en çok medya ortamı
için geçerli.
Özel bir kastım yok. Hedef aldığım kimse yok.
Ama. Bu düşüncelerin zihnimdeki resmi geçidinden Ahmet
Kekeç sorumlu.
Today's Zaman'ın yayın yönetmeni, Kekeç'e
"salak" demiş. Kekeç'in yalancısıyım.
İşin başında.
Kekeç medyaya "ağır abi" sırasından girmişti. O
kadar ki medyanın terbiyeci başı edasıyla sağa sola ayar
veriyordu.
"Acaba ne yazmış" merakı uyandırıyordu.
Yeni bir bakıştı. Sağduyulu bir kalem.
Gibiydi.
Suyu bulandırmaz. Bulanık suyu
çomaklamazdı.
Kafa karıştırırdı. Zihni dürterdi.
Ne olduysa "sıra dışı" tanımıyla oldu.
Hep sıra dışı, daha sıra dışı,
en sıra dışı derken. Kekeç zıvanadan
çıktı.
Sağa sola "dan dun girişmeye" heveslenen,
kafasından çok bilek gücüne güvenen külhanbeyine döndü.
Kendini yitirme hali, önce parmak, sonra yumruk sallamaya, yapay
düşmanlar yaratıp onlara omuz atmaya vardı.
Bel altına indi. Bel üstüne çaktı. Derken. En sıra dışı
hali sıradanlaştı.
Kendi mahallesinde bile istenmeyen adam.
Kendi çizdiği kalıpların esiri oldu. Kör saplantılara düştü.
Mesela, içinde neredeyse hiç Kemalist'in kalmadığı CHP'yi,
halâ Kemalist kategorisinde okuması, hep aynı ezberin
işaretiydi.
Sözünün değeri kalmadı.
Ne yazmış merakı bitti.
Ağır abiye en çok ihtiyaç duyulan ortamda Kekeç'in düştüğü
duruma bakın. Öğrencilerim için kötü örnek kategorisinde bile
değil.
MEDYA İLETİŞİMİNİ YÖNETEMEZSENİZ MEDYA
SİZİ YER
Son örneği Ünal Aysal.
Dünyanın en zengin adamlarından. Paranın getirdiği özgüvene
sahip.
GS'nin başına gelirken sanki hiç gitmeyecek sanıyorduk.
Parayı basan koltuğu alır ya o yüzden.
Ne var ki. Aday olmayacağını açıklarken gerekçesini
medya olarak gösterdi.
İnsan şaşırıyor. Bu kadar paranız olacak. Türkiye'nin en önemli
medya kişilerinden Ali Kırca iletişiminizden
sorumlu olacak.
Ve siz, spor tarihine "iletişim faciası" olarak
geçeceksiniz.
Kıssadan hisse bir: İletişimi yönetmek için
paradan önce kafa gerekir.
Kıssadan hisse iki: Kim olursanız olun, kamusal
yaşam süreniz iletişim yönetme becerinizle doğru orantılıdır.
ESKİDEN
Eskiden diyalog şöyleydi:
Kadın: Hamileyim, evlenmemiz gerek.
Adam: Lanet olsun, peki.
Şimdi diyalog şöyle:
Kadın: Hamileyim, büyük olasılık bebek
sendendir.
Adam: Kesin bendendir, bendendir.
AKLIMDA KALAN
Chp'deki iki kadın:
Biri Selin Sayek Böke. Pırıl pırıl genç bir
ekonomist. Sosyal demokrasi ve piyasa ekonomisini harmanlamış. Bu
işin hayallerle olmayacağını hatırlarsa. Ve bir de daha az
"ben... ben..." derse. CHP için bir fırsat. Diğeri
Aylin Nazlıaka. Popülist. Gündem yaratmaktan
yorgun. Vitrin önü yaşamaya hevesli. Siyasi konumunu medya değeri
var mı yok mu sorusuyla belirliyor. Kaş yapayım derken göz
çıkarıyor. Şebeke suyuyla, evinin kuyu suyunu karıştıracak kadar
dünyayı kendi dünyasından ibaret sanıyor. Az biraz kenara çekilip
dinlenmesinde yarar var.